- 2254 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Böyle Ayrılık Olmaz
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çok eskidendi,çok.
Annemin kesilen tırnaklarını toplardı çocukluğum sokak aralarında; o yüzden hiç bilyesi de olmadı çocukluğumun. Büyüdüm hâlâ yok.Ya eksik kaldı adımlarım ya da ürkekleşti parmaklarım. Bir gün yüzümdeki gamzemde biriktirmek isterdim göz yaşlarını hiç acındırmadan kendimi ergenliğime. O zaman işte,evet o zaman yüzümü sıvazlardım ve yeni doğan bir bebek gibi günahsız olurdum belki. Olmadı, kabuklarını soydum zamanın ve haykırdım yazgıma; neden ben? Yalnız kalmaktan korkan çirkin çocuklar gibi hissediyordum,zamanın esrarlı koynuna sığınırken.
Sahi,ölüm hangi renkti?
Annem ne zaman terk etti beni,bir bilen var mı?
Sarılmak isterdim mesela anneme, kadim dillerin kelimelerinden güç alarak ve kulağına fısıldamak delicesine: Bırakma elimi anne!.. Bırakırsan saçlarım ağaracak kahırdan.
‘’Seni seviyorum anne!..’’
‘’Anlamıyorum oğul!..’
"Ez de hezdıkım!..’
Neden sustun anne? Bir şey söyle.’Ben de seni…’,diyemiyorsun öyle değil mi?
Biliyorum kırgınsın bana.
Haklısın.
Çok şiir yazdım,ama hiç dokunmadı mürekkebim annemin ayaklarına. Ne zaman bir çocuk ‘’ah anne’’ dese boğazım düğümlenir,avuçlarım karıncalanır...Koşarak eve gidip,hadi anne sarıl bana artık, demek isterdim.Beceremedim,adımlarım ürkekleşti hep;çünkü sevdiğim kadında bıraktığımı hatırlardım kollarımı.Sarılacak kollarım hiç olmadı.Utandığımdan geri gelirdim yaslandığım duvarın dibine. Hani, şair demişti ya: ‘’ağlasam... dokunabilir misiniz göz yaşlarıma ellerinizle’’. Peki, ağlasam dokunabilir mi gözyaşlarıma annem? Siz de bilmiyorsunuz değil mi? Neden susuyorsunuz,yoksa sizi terk mi etti anneniz?
Beni hiç terk etmedi ki annem.Yalan söyledim; duyarsa kızar biliyorum.
Söylemeyin olur mu?
Hadi elinden tutun annemin,saklambaç oynayalım.
Tabutuma dokunurken bıraktığı ağıtlar, beni biraz daha utandırdı.Ben ölürsem anne,gelip öper misin alnımdan? Kalk oğlum,ölüm hiç yakışmıyor sana, der misin? Korkuyorum anne,toprağın altına girmekten,sana sımsıkı sarılmadan çekip gitmenden…Söyle o adamlara tabutumu bıraksınlar anne,dokunmasınlar? Sen taşı yüreğinde o soğuk tahtaların yerine,olmaz mı?
Üşüyorum.
Yüreğinde uyut çocuk yanımı ve sakın bırakma anne. Bak işte, Müslüm Gürses de öldü. Şarkılar anlamsızlığını yitirmez mi artık? Anne kefeni sarmadan bedenine dinleyelim mi hep birlikte sessiz ve derinden akan nehirler gibi? Dinleyemezsin değil mi? Günah!..
‘’Oğul!..’’
‘’Buradayım anne,uzat elini yüzüme sür.’’
‘’Bırakıp da nereye gittin böyle beni?’’
‘’Ben ölmedim ki anne,ölmedim...’’
Karanlık çöktü ve ben uyandım.
Sahi, ya bir gün ölürsem anne?
Mart 2013
YORUMLAR
yutkundum..böylesi güzel bir yazı, nasıl da içine çekti bir hortum gibi...
çocuğum yok ama ellerimde tabutunu taşıyormuş gibi hissettim ve annemi delicesine özledim birden..
bi de Ahmet Kaya'nın şarkısı geldi kulağıma uzaklardan..
"penceresiz kaldım anne" hani diyor ya "ölümü özledim anne,yaşamak isterken delicesine"
çok güzeldi,çok..ve bu kalem,kelam çok yakındı sanki....
saygılar ve haklı tebrikler...
bilmiyorum ama bu yazı çok dokundu bana...ki annemden henüz bir hafta oldu ayrılalı...hep deriz ya hani "Allah can sağlığı versin, zaman nedir ki...yine görüşürüz annem" diyemedim anneme mesala...doyasıya sarılıp seni çok seviyorum da diyemedim...çocukluktan kalma bir alışkanlık bu...ama ben altında eziliyorum işte...onlar sevgisini göstermedi, içinden sevdiler beni...neymiş efendim...ayıpmış...çocuk dediğin ulu orta sevilmezmiz...utanırlardı bize dokunmaya...(ki biz dediğim üç kardeş...en küçükleri de ben)...yanağımıza bir öpücük kondurmaya...ama bizi ne çok sevdiklerini de her hallerinden belli ederlerdi...yine bilirdik biz...bizi düşündüklerini...şimdi de ben aynısını yapıyorum...sitem değildir bu yazdıklarım asla...işte bizim zamanımızda ekmek kavgası denilen bir illet vardı...musallat olmuştu gece-gündüz soframıza...akşamdan akşama buluşur hasret giderirdik ana-babayla...yalnız bazen diyorum ki zamanı eskiye sardırabilseydik yapamadıklarımı o günlerde yapardım...onlar gösteremediler diye ben de sarılmayacağım, koklamayacağım, dokunmayacağımi okşamayacağım anlamına gelmezdi bu...bizim zamanımızda kural tanımazdı çocuklar...eskiden daha gözü tok ve bitirimdi çocuklar...korku nedir bilmezlerdi...böyle bir şey yoktu...peki neden biz de geri durduk..neden sevgimizi gösteremedik diye hep düşünüyorum bugün ve inan ki çok üzülüyorum...bu yük ağır geliyor bazen... taşıyamayacağımdan korkuyorum...oysa hep içimde taşıyorum o mutlu aile tablosunu...ve pozuna geciken gülüşlerimiz de hiç olmamıştı bizim...
şimdi annem içimde kanayan açık bir yara...
aslında susulacak bir yazıydı bu yazı benim için...ama bazen öyle bir cümleyle devrilirsin ki önünü tutamazsın hiçbir harfin...
sevgiyle...
Yüreğimize ekilmişse sevgi tohumları İşte hayatın suyu ve azığı! bize bu değerleri veren; Annelerimiz ve babalarımız!
Soluk alırken yerleştiriyoruz onları huzur evlerine. Vicdanlarımızı susturmak için sanırım koymuşuz adını ''Huzur evi'' Onlara sorsak acep ne cevap verirler.
Ölüm olsa keşke en azından yürekleri buruk ayrılmazlar bu diyardan
Okuyanların ve yorum yazanların sayısı şaşılacak boyutta. İşte tüm değerlerimize böyle sahip çıkıyoruz.
Selamlar.