- 435 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAZIK!
Yazık! Her yerde sen varmışsın ama ben o yerlere hiç ait değilmişim gibi… Seni tanımayanlar bile sana daha yakın da, ben seninle sanki aynı dünyada dahi yaşamıyormuşum gibi… Ne kadar da tuhaf hisleri, muammaları, ikilemleri, hüzünleri var Havvakızlarının; Âdemoğullarının. Ölmeyi isteyecek kadar yorgun halleri, cenneti hak etmeyecek kadar az amelleri, içinden çıkamayacakları sırları, kederleri var. Ne acı! İnsan böyle kalbinde bir kasatura, ayağının altında varmak istediği diyara gitmesine mani bir mayın, bağışıklık kazanılamayacak kadar ketum; kendi karamsarlıklarından yapılma mikroplu hücrelerle nasıl bir ömür sürer? Ya da böylesine ömür mü der? Ölümle yaşam arasında nasıl bir çizgi var bilmem ama yaşamla gamın arasında bir ahenk olduğu kesin. Ya da ne bileyim biz de öyleymiş gibi yaşıyor da olabiliriz pekâlâ… Sen benim hem kasaturam, hem mayınım, hem de hamd ki bulaşıcı olmayan ama devası da bulunmayan hasta hücrelerim, kalp sızım, kara kışımsın. Çaresini ölümde aramadığım, yaşamda bulamadığımsın. Gamında doyamadığım, şükründe eremediğim, vuslatını göremediğimsin! Gözümde haram, gönlümde yaram, ömrümde cefam olmaktan ileri götüremediğimsin. Yazık! Ne öldürmeyi becerebildiğim, ne de layıkıyla yaşatabildiğimsin!
Sanki ömrümce hep yanlış yere koşmuşum, boşa yorulmuşum gibi… Hani bakkala giderken büyük bir miktar para kaybeden küçük çocuklar vardır ya, dayak yemekten korktukları için eve gidemezler, karanlıktan korktukları içinde dışarıda kalamazlarda ağlarlar, yalvar yakar dua ederler. İşte bende öyleyim. Sana gelemem; döver beni ayağımdaki mayınım, senden gidemem; süründüre süründüre öldürür beni kasaturam, kaybettiğim sen değil, senle bir olduğuna inandığım yazgım…
En iyisi mi, sen sana yakışana yazıl, varsın benden ırak ol! Ama şunu da unutma, “Gözden ırak olan gönüldende ırak olur .”derler ya, yalan… Senin benim gibilerin kaybetmişliklerine bulduğu kof bir bahaneden başka bir şey değil bu söz. Çünkü gönülde yazılı olan, kilometrelerce ileride de olsa, fazla uzağa gidemez. Hep başucu umudu olur insanin yüreğinde…
Başucu umudum, geceleri uyutmayanım, kuytularda yaşatanım; seni de böyle bırakıyorum en çok kalmak istediğin yerde… Bırakmaktan nefret ettiğimi söylemiş miydim hiç? Hayır galiba… Bırakmak, yenilmek değil de- ki aşkta yenilgi yoktur, yanılgı vardır- devasızlığı kabulleniş gibi geliyor bana ve hiç yakıştırmıyorum imanıma. Velev ki yapacak başka bir şey de kalmadı gibi. Sana tutunmak, sonbaharda yapraklarıyla beraber kopacak bir dala tutunmak gibi depremvari, olmayacak duaya âmin demek kadar afakî bir o kadar da kederli gibi geliyor artık bana. Ben bana “Dur!” demiyorum artık, “Huzur bul!” diyorum. Huzur bul, haramına bulaşmayacağın başka türlü hissiyatlar içinde… Huzur bul, kendine yakın, bendinde çağlayan, boğmayan, suali hoş, lütfü her şeyden hoş aşk sellerinde… Ki Allah’ın katresi yeter, bende beter, senden keder tüm yangınları söndürmeye sen yeter ki “He.” De…
YORUMLAR
Ben bana “Dur!” demiyorum artık, “Huzur bul!” diyorum. Huzur bul, haramına bulaşmayacağın başka türlü hissiyatlar içinde… Huzur bul, kendine yakın, bendinde çağlayan, boğmayan, suali hoş, lütfü her şeyden hoş aşk sellerinde… Ki Allah’ın katresi yeter, bende beter, senden keder tüm yangınları söndürmeye sen yeter ki “He.” De…
..
kutlarım