- 1263 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Varlık/ Var Olmak Aşkı
/
Varlıkların sayısı adedinceymiş aslında renkler,
Sesler ve sessizlikler,
Hayaller, rüyalar, madde ve mana.
Kimse kimseye benzemeyecek.
İstese bile olamayacak bir şey bu.
Herkes de, her şeyde, “benzer olma- birisine yada şeye benzeme merakı” var oysa.
Bunun tüm müsebbibi ise “kıyas” duygusu diye düşündüm.
Kendimizi bir başkasına benzetme isteğimizin,
Yada birisini dilediğimiz şekle, kalıba sokma arzumuzun,
en özündeki çekirdeği bu kıyas duygusu.
Her şey (isimler,sıfatlar,fiiller) varlıklara özgü ve benzersiz,
hayatın saçlarında tel tel ayrılmışız sanki suretlerde.
Bunca kendine özgülüğü insanoğlu yanlış anlamış gibi geliyor bana.
İlla devam etmesi gerekmiyor bu ayrı olma halimizin.
Bir yerde tek olan eşsiz bir noktada da BİR olmayı başarabilmemiz lazım.
Ve esasende “Hakikat” bu demek diye anlıyorum.
İsmimiz benzemeyecek,
aynı isimden bin tane insan olsa huyu suyu denk düşmeyecek.
Aynı sıfatta yaradılmışlara baksak, muhakkak bir şekilde farkları olacak.
Farklar Alemi, İmkanlar Alemi…
Onsekizbin Alem içerisinde, benim öğrenebildiğim az sayıda Alem’den bazıları bunlar şimdilik.
Ve bu kadarcık öğrenmekle haddi aşar tarzda konuşmak ve düşünmek çok yüksek olasılıkla gayet normal.
Ama zaten her şeyi biliyor olsaydık düşünme yoluyla “HAKİKAT’i arama” ya gayretimiz de olmayacaktı o zaman.
Herbirimiz, hep Yol arıyoruz.
Yolu göremiyoruz çünkü gözsüzüz yada gözlüklerimiz kirli .
“Kör’e renk, Sağır’a ahenk sorulmaz” demişler.
Şimdi bu aşikar iken kalkıpda kuyuya düşmüşe müracaat edip yol sormak da epey abes bir iş olacak şüphesiz.
Nasıl bulmalıyız peki “Hakikat” olanı.
Nereden bakmalı?
Kim’e sormalı?
Kimlere Danışmalı?
“İstişare etmeden bir işe başlamayın” bunun Hadis-i Şerif olduğunu öğrenmiştim ama kaynak bilgim yok maalesef.
Benim kendi miktarımca anlayabildiğim şu;
Bir kere kendimize soracağız önce.
Heva-i heves içerisindeki halimize değil ama,
Herkesin heva-i hevesleri sayısınca pencereleri var çünkü.
O taraf çıkmaz sokak.
Hakikat Tek ve Değişmez olduğuna göre,
Ve Hakikatte Ruh da Bir olduğuna göre.
Ruhumuzun hükmüne itibar edebiliriz ancak.
Bu ise sadece ve sadece yüksek vicdan kulağımızın işitebilirliği derecesinde başarabileceğimiz bir şey.
Çeşit çeşit başkaca seslere aldanıp giderken, işitilebilecek bir ses değil sanırım vicdan sesimiz.
Ama anladım ki, içeride her şeyi en doğru haliyle ölçüp tartabilen bir mekanizma var.
Ne var ki, biz buna odaklanıp çalışırlığından istifade edemiyoruz.
Kendimize özgüyüz.
Kendimiz olmayı başarabildiğimiz derecede kıymetliyiz.
Suret’a İnsan olmak şerefi elbette baki.
Ancak İNSAN kıymetine haiz olabilmek ise maksadımız (ki,elhamdülillah öyledir)
Kendimize özgülüğümüzü açığa çıkarmaya ve onu varlıklar sahnesinde göstermeye mecburuz.
Bu çok önemli.
Dün değil ondan önceki gün dünya başıma yıkılıyor sanmaktaydım.
Ne olduğumu anlayamamıştım çünkü.
Aradan bir gün ve bir gece geçti ve bugün Bast haline yavaş yavaş da olsa geçiş yoluna sevkolunduk hamdolsun.
İnsan anlıyor ki, bazı darlıklar sonrasındaki genişlik adına kaçınılmaz.
Dayanamayıp ben gibi ortalığı biribirine de katabiliyor insan.
Ne zaman sıkıntıdan bunalıpda başaçıkamadığım hallerimi,
Eksik fazla, abartılı yada düz,
Her ne şekil olursa olsun,
O an, yazsam,
içimden bir niyaz gibi yükselen feryadıma derhal “İmdad” erişmekte Hamdolsun.
Bunu öyle sayısız defa yaşadım ki,
Şimdi bu, “her aklına geleni yazıyor olan birisi” gibi görünüyor olmama da hiç aldırmaz oldum.
Her şeyden bir şey öğrenmekteyiz çünkü.
Hiç umulmadık bir kenar köşeden, ne cevherler hazineler ışıldıyor.
Göremiyoruz o ayrı.
Ama artık gözümün gördüğüne değil, “Kalb’imin gördüğüne ve O’nun Var dediğine” kanaat etmem gerektiğini anladım .
Öğrenmelerimiz, hiç bitmeyecek.
O sebeple geçmişten,bugünden,gelecekten yada zamansız kiplerden oluşan bütün sözlerimizde hep bir akış olacak. Ve olmakta.
Çünkü hayatın temel prensibi sadece bu “her şey akar”.
Hareketin özeti de bu zaten.
Hakikat için Hakikat’e doğru akmak.
Hakk ve Hakikat kainatta hiçbir zerreden ayrı ve uzak değil.
O’nu dışarıda ve dışımızda,
Başkaca menfezlerde aramak ise tamamı ile cahillik ve ahmaklık.
Bu sebeple anlamaktayım ki, kendimize kendimizden başka dost da yok.
Emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmamız ise ancak bu şekilde imkan aleminde vücud bulacak.
/
02 Mart 2013
(Anlamlandıramadığım boşlukları kendimle doldurabileceğime dair ümidim var)
"Kendini bilen, Rabbini bilir"
YORUMLAR
külbahçesindetutsak
benimde bütün ümidim ve dayanağım bu inançtır hamdolsun.
çok teşekkür ederim, sevgi saygılarımla.