Kavramak için görmek, görmek için de dikkatle bakmak gerek! - pitigrilli
Harun Aktaş
Harun Aktaş

İtiraf

Yorum

İtiraf

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1013

Okunma

İtiraf


Uzun bir zaman oldu aranızda olmayalı yine. Malûm biz şairler, çok yoğun oluruz.Mütemadiyen şiir yazıp okuduğumuz için de pek vaktimiz olmaz safsata yapmaya. Kendimiz için değil cancağızım, daha çok siz sevgili okurlara iyi şiirler sunmak için ortalıkta görünmeyiz.Tıpkı öleceklerini anladıklarında çekip giden kediler gibi.Ah bir de bu ukalalığımız olmasa!.. Bazı şairler süper egodan yoksun olduklarından,ne dedikleri de pek anlaşılmaz.Abesle iştigal etmeyi marifet sanırlar. Fikirlerini iyi tahlil etmelisiniz bu yüzden,yoksa üzülen siz olursunuz.

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?

Neyse bırakalım bunları, söyleyin bakalım neler yaptınız ben yokken? Ya da boş verin lüzumsuz bir soru oldu. Ne iş yapabilirsiniz ki okumaktan başka. Kaldı ki canım çıktı, okumayı sevdirene kadar size. Elbette ki pişman değilim, onu demek istemedim.Hemen yanlış anlıyorsunuz beni,teessüf ederim. Duyduğuma göre şiir de karalıyormuşsunuz. Bu kervana katılmayan bir siz kalmıştınız zaten.Hatta şair olmak istediğinizi ifade etmişsiniz pislik içinde boğuşan günlüklerinizde.Okudum tabii.Hem de tek tek,kim ne yazmış hepsini biliyorum.Çok komiksiniz, hatta aklınızın alamayacağı kadar çok. Sizin gibi insanların yapacağı meslek değil ki şairlik. Öyle birkaç çapulcunun dediği gibi kutsal bir meslek falan filan da değil.Aldanmayın bu kaşarlanmış sözlere rica ediyorum.Hem kutsal olsaydı dilencilik yaparak satmaya kalkışırlar mıydı şiirlerini? Nereden mi biliyorum? Bastıkları şiir kitaplarını köşe başlarında bekleyerek satmaya çalışanların, herhangi bir profesyonel dilenciden ne farkı var sizce? Hiç. Bütün suç sadece onlarda mı peki? Elbette değil. Hepinizde.Okumayı bırakıp şiir yazacağız diye tutturursanız böyle köşe başlarında züğürt gibi dilenir işte şairler. Hakkınız yok bu suçu işlemeye.Yazıktır,günahtır!..Kendinize gelin cancağızım.Hiç yakışık kalıyor mu siz alaylı okurlara.Ben yakıştıramıyorum.
Ama anlatacaklarım bunlar değildi ki.Nereden geldim bu konuya,hiç anlamadım.

Durun durun bulacağım şimdi…

Hah, hatırladım:

Anlatıp anlatmama konusunda çok düşündüm doğrusu, ancak mevzu bahis değerler olunca düşünecek hiçbir şeyin olmadığına karar verdim. Şaşkınlığınızı anlayabiliyorum, hak da veriyorum tabiî. Geçen gece şair dostlarla birlikteydik yine bir meyhanede. Herkes en son kaleme aldığı şiiri okudu önce. Bilahâre eleştirilmeye başlandı şiirler. ‘’Mirim biraz daha metafor kullansaydın ya,çünkü metaforsuz şiir hiç sevmem’’,dedi bir şair dostumuz.’’Ama ben de hece şiiri sevmem cancağızım,n’olacak’’ diye bir cevap alınca, tartışma gittikçe büyüdü. Bense olanları seyrediyordum acemi bakışlarla. Çok gülünç bir vakayla karşı karşıyaydım zira ve n’apacağımı bilemiyordum. Karar verdim,tartışmayı seyredecektim. Gece boyunca sohbet birbirine iğnelemelerle geçti. Bu konuda şairler eskilerin deyişiyle pek istidatlıdır; yani yeteneklidir.Sabaha kadar sürdü bu atışmalar,anlamadığım bir şekilde.Tam herkes sakinleşti dediğimiz anda da bir şair arkadaşımız,yani hepinizin çok yakından tanıdığı ve ismiyle müsemma olan Şair Yazgı, hiç nâhoş olmayan bir kelimeyi ağzından kaçırınca,tabiri caizse işin cılkı çıktı. Buna maruz kalan ise laf aramızda şiirlerini çok sevdiğim Senai Kabahat oldu.Tabii ki Sayın Kabahat’ın avukatlığını yapmayacağım; olması gerekeni söyleyeceğim: Gecemizi mahvettiler!

Off of!..

Çok yorgunum, o yüzden hiç sormayın sonra n’oldu diye. Siz sadece okuyun,kaldı ki şairleri anlayamazsınız? Biz bile anlayamıyoruz kendimizi bazen.Hayır sizi kırmak gibi bir niyetim yok,gerçekleri söylüyorum.Hep böyle yapıyorsunuz,olmaz ki.Ama siz olmasanız şiir yazmanın da hiçbir anlamı olmaz,kabul ediyorum. Şunu iyice belleyin:şairler olmadan siz bir hiçsiniz!.. Çok çetin oldu bu söz de.

Peki, neden bazı şairler, hiç tartışmasını beceremiyor? Neden sürekli hakaretvari cümlelerin gölgesine sığınıyorlar? Cevaplar çok basit olmasına rağmen,hep kaçarlar nedense yüzleşmekten kendileriyle. Yine de ne olursa olsun hiç kimsenin hakkı yok başka birini kırmaya. Yoksa nasıl olsa şairiz, deyip dillerine hakim olamadıkları için mi böyle davranıyorlar? Hayır hayır tamamen kişinin kendini bilememesinden kaynaklanıyor. Bu gibi insanlarla-affedersiniz şairler- değil şiir, lahmacun fiyatlarını bile tartışamazsınız.Kendi yazgılarına terk edeceksiniz böylelerini,ancak o zaman anlarlar hayatın cilvesini.

Herkes şair.mi?

Sahi ders alırlar mı?

Şimdi soruyorum ne olacak?

Hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam mı edecekler? Daha önce hep böyle olmadı mı zaten, diyeceksiniz belki de.Bilmiyorum ama ben bu işlerden sıkıldım. Hem de fazlasıyla. Sıkıldıysan bırak şiiri, diyerek kolaya kaçmayacağınızı biliyorum;bu kurtuluş değil çünkü.
Üstüme gelmeyin ve kapatın artık bu konuyu.Baksanıza Godot gelmedi hâlâ.Çok özledim onu. Ahh…Hasretlere tutsağım cancağızım!..Olmuyor işte,yapamıyorum. Her akşam buraya gelip onu bekliyoruz.Yıllar geçti…Ama yok işte. Estragon, ayakta duramayacak kadar yaşlandı.Vlademir’i de yarın asmaya götürecekler.N’apacağız? Elimizden hiçbir şey gelmiyor.Godot gelseydi böyle mi olurdu?

Haberiniz var mı tüm bunlardan? Gidiyorlar işte birer birer.Yalnız kalacağız,kimse bizi anlayamayacak.

Kime derdimizi anlatacağız?

Kime sığınacağız geceleri?

Toparlayamıyorum.

Unutmadan, bu haftaki ödeviniz: ’’Vox populi,vox Dei’’.
Bu söz üzerinde tartışacağız,hazırlıklı gelin.İtiraz istemem.



Bastonum nerede!




Şubat 2013



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İtiraf Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İtiraf yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İtiraf yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Nilgün Akçay
Nilgün Akçay, @nilgunakcay
1.3.2013 19:59:54
İyi bir okuyan olarak tercih ettiğim tek değer kendisiyle barışık olabilen karakterler. Söylemler ve tavırlar çatışmadığında; anlam ifade eder!

Herkes çalışıyor ama işini iyi yapan başarıya imza atıyor. İyi de çalışma! demek kimin haddine?

Basamaklar birer birer, bilemediniz ikişer çıkılabilir. İnsanların gelişimine fırsat veriliyorsa, ki herkes bu fırsatı değerlendirmez, isteyen başarının yollarını arasın. Önlerine set çekmek haksızlık olur... Umuda darbe vurmak denir buna.

Dedim ya söylemler ve tavırlar çatışmasa keşke.

selamlar.

Not: Okuyan doyuyor yazınız da, ilk yazılarınızı düşleseniz diyorum bu kıvamdamıydı.


Nilgün Akçay tarafından 3/1/2013 8:03:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
28.2.2013 21:05:54
10 puan verdi
Okurken düşündüm herkes şair bu memlekette, ve diyorum ki kendime yaz yaz nereye kadar..
Her şey yazbozbozyap tahtası..
Gule
Gule, @gule
28.2.2013 19:31:04
10 puan verdi
"kalkıp şiir yazacağım, ama hep şiir mi yazılırmış kuşatılmış gökyüzüne..?" *Yılmaz Odabaşı*
ve Kafka gibi "konuşacaklarım var, el kaldırıyorum" da diyemiyorum yeryüzüne...sahi yeryüzüne hangi yoldan çıkabilirim ki..?

yorgunum...hatta öyle yorgunum ki bir kelime dışarıya fire vereceğim diye boğazımda yutup duruyorum tüm ağrılı harfleri...ama sana feda olsun Harun:))...buna rağmen bir şiirde veya yazıda konuşmak, çürük raporuyla dem vuran yüreğine denk gelen birkaç cümleyle hasbihâl etmek az da olsa dinlendiriyor ruhunu insanın...şimdi belki yamalı duracak yan yana gelen her sözcük ama bu çokta önemli değil o kadar...ne de olsa örnek bir kan grubu bulunur her kanamaya...

ben yaralarımın çoğunu kapalı cezaevi gibi görürüm biliyor musun...onun için birçoğu müebbet yatar içimde ve çoğu da kaderine terk edilip çürür gider odası güneş almayan bir hücremde...o yüzden serbest bırakmıyorum hiçbirini...çünkü biliyorum ki biri açık havaya sürülecek olursa, ötekileri isyan çıkartacak ve ben bastıramayacağım bu ayaklanmayı...korkuyorum bazen...ama yüreğimi ameliyata alacak kadar cesaretim ve masaya yumruğumu vuracak kadar da yürekliyim neyse ki...

olağan hali normal seyreden bu hastalık halk arasında zararsız vaka gibi görünse de; biz sorduk araştırdık, tipik bir travma sonucu patlak veren ve "kötü hava koşullarına dayanıklı" olduğu söylenen bir ruh uyuşmazlığından kaynaklandığını öğrendik...örnek bir ruh modeli çizemiyorum kendime...ve yap-boz'ları rafa kaldıralı çok oldu...

bazen sesleniyorum kendime: koğuş kalk!..nöbet saati...

ben seviyorum aslında... tek kişilik dev kadroyla; hergün duvarlarla yüz yüze gelen kalabalığımı..

şimdi ne alâka diyeceksin...

bilmiyorum işte bazen seviyorum saçma-sapan konuşmayı...

ve bilinsin ki; ben bir kuşu bir sapanla hiç vurmadım kanatlarından...

seninle konuşmak güzel be Harun...

bak kendime geldim birden...

Godot'u bekleyelim mi beraber...

kim bilir O da aniden çıkar gelir belki...
Davidoff
Davidoff, @davidoff
28.2.2013 16:35:53
10 puan verdi
İtirafın gayet güzeldi Harun Aktaş.

Dizeyi şöyle kenara bırakalım. Bir cümle içinde virgülü, noktayı ne zaman kullacağımız bilmeden, imlâ hakkında söyleşiye başlıyoruz.

Hemde öyle bir söyleşi ki bu, cümlenin uzunluğundan 112'den yardım isteyecek hale geliyor, nefesimiz kesiliyor.

Şiirler, içindeki müzik yorumlarıyla gerçekten daha güzel oluyor ama biz yine de şiirleri kendimiz okumalıyız. Unutmayalım ki gözlerimiz, bizim ikinci beyinlerimizdir. Okuduğumuz her şiir, aklımızda kalmaya daha müsaittir.

Neden ve nasıl bu kadar çabuk şiir yazıp yollayabiliyoruz ?
Dünyanın hiç bir ülkesinde bu kadar hızla şiir yazılmaz. Şöyle yazılmaz "eğer şiire değer veriyorsanız yazılmaz." Konuşur gibi şiir yazmamalıyız, Şiir yazmalıyız.

Ve eleştiriler:
Birbirimizi kırmadan, üzmeden, eleştirmesi gereken yerde.


Teşekkürlerimle Şair.


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.