- 956 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ROMANLAR ÜZERİNE
Kitap almak üzere geçenlerde bir sahafa gittim. Pek rağbet görmediği için kütüphanenin ücrâ bir köşesinde istiflenmiş, saman kağıtlı, tozlanmış kitapları incelerken, insanların kitap alırken çok titiz davrandıklarına tanık oldum. Daha önceleri de buna benzer bir durumla karşı karşıya kalmıştım. “Vatandaşlarımızın kitap seçiminde titiz davranması ne güzel bir şey değil mi?” diye sorduğum vakit vereceğiniz cevap şüphesiz “Evet”tir. Lâkin bu seçicilik kalite ve san’atı yakalamak için yapılan bir seçicilik değildir.
Bu; yorulmamak, sürüklemek değil de sürüklenmek, yorum yapmak değil de, yapılan yorumlarla birlikte, yazarın yaptığı yorumlar dâhilinde okumak için yapılan bir seçiciliktir. Bu seçicilik sürükleyicilik ve merak unsuru ihtivâ eden romanları bulabilmek için yapılan seçiciliktir. Tabiri câizse; insanın uykusunu getirmeyen kitaplara sahip olmak için yapılan seçiciliktir.
Hristiyanlığın doğmatik kurallarına, Katolik kilisesinin skolastik düşüncesine bir tepki olarak zuhûr eden Hümanizm’le birlikte bir çok edebî akım, ’roman’ türünün şekillenmesinde, romanın muhtevâsında ve yazarın üslubunda birincil rol oynamıştır. Klasizm cereyânında ikinci plana itilen roman, Fransız İhtilâli’nin çıktığı dönemde Victor Hugo’nun “Cromwell” adlı oyununun önsözünde ifâde etmesiyle ortaya çıkan Romantizm’le değer kazanmıştır. Türkçe’de ’Coşumculuk’ olarak da bilinen Romantizm akımının temelinde aşırı duygusallık mevcuttur. Dolayısıyla eserler kaleme alınırken tarafsızlık göz ardı edilmiştir. İyi-kötü çatışmasının aşikâr olduğu bu romanlarda, yazarlar dâima iyiden yana olmuşlardır.Olayın akışını kesip sık sık öğütler vermişlerdir. Vak’alar ve kişiler hakkında yorum yapmışlardır. İşte; romantik sanatçıların romanlarını yazarken sergilediği bu tutum sayesinde bu akıma bağlı kalınarak oluşturulan romanlar, diğer akımlara(Klasizm,Realizm,Naturalizm...vb) bağlı kalınarak oluşturulan romanlara nazaran daha canlı ve okuyucuyu kendine bağlayan tiptedir. Lâkin Klasizm, Realizm ve Naturalizm’de durum çok farklıdır. Kişilere ve olaylara müdahale etmeyen yazar, eserlerinde ’tarafsız’ bir kimliğe bürünür. Okuyucu ile kahraman arasına girmez. Dolayısyla Realizm akımına bağlı kalınarak oluşturulan edebî eserleri okuyan kişiye biraz daha fazla iş düşmektedir. Netice de bu tür romanlar okuyucuyu biraz sıkabilir. Bu yüzden, “Kitap okurken sıkılıyorum.” diyen insanlar, ekseriya romantik sanatçıların eserlerine ilği duymuşlardır. Tabii bu demek değildir ki; “Romantikler, realist,naturalist,sembolist... vb. sanatçılardan daha kalitelidir.” Bu durum kişiye göre değişir. Kimi okurlar romantiklerden hoşlanır; kimileri de realistlerden, naturalistlerden hoşlanır.” Kitap okurken sıkılıyorum.” diyen bir insan, Rus edebiyatçı Dostoyevski’nin dünyaca ünlü romanı “Suç ve Ceza” yerine Fransız edebiyatçı Victor Hugo’nun “Sefiller” ini okur. Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ı yerine Alexander Dumas(Pere)’ nin “Monte Kristo” sunu okur. Puşkin’in “Yüzbaşının Kızı” adlı eserini okur. Tam tersini düşünen kişiler ise Stendhal’ın “Kırmızı ve Siyah”ını, Balzac’ın “Vadideki Zambak”ını, Dostoyevski’nin “Budala” sını, Gogol’un “Ölü Canlar”ını okur.
Şimdi saygıdeğer okuyucularıma bir tavsiyem olacak:
Kitap okumayı alışkanlık haline getirmeniz, hayatınızda size ’iyiki yapmışım’ dedirtenler arasına gireceği muhakkaktır.Şâyet edebî kitaplar okuyacaksanız ve kitap okurken sıkılan biriyseniz romantik sanatçıların eserlerini okuyunuz.Yazarın, olaylara ve kişilere müdahale etmemesini istiyorsanız, yazarın olaylara ve kişilere karşı tarafsız kalmasını istiyorsanız klasik,realist ve naturalist edebiyatçıları okuyunuz.
AKİS GAZETESİ
KÜTAHYA 14.03.2008
MUSTAFÂ KILIÇBAY