- 3214 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
KITMİR,ANGUT VE HACHİKO
Sitemizde çok değer verdiğim, çok sevdiğim bir kızım ( Destina Meltem ) Bir forum konusu açmış. Konu: ‘’ Dost dediğin ‘’
O Foruma kısa bir şeyler yazdım elbette. Sonra düşündüm. Dost dediğini sadece ve sadece tek kelime ile ifade etseydim…Evet sadece bir kelime, başka hiç bir kelime, hece, harf kullanmadan sadece bir kelime ile anlatmaya çalışsaydım dostluğu ne yazardım diye…Buldum sonunda. DOST= SADAKAT
Dost dediğin sadık olmalı.
İyi de sadakat ne? Nasıl bir şey?Biri erkek, biri dişi olan iki insanın bir papazın ya da hocanın, veyahut da evlendirme memurunun önünde ‘’ İyi günde-kötü günde, hastalıkta sağlıkta birbirlerini seveceklerine ve hiç ayrılmayacaklarına yemin etmeleri midir sadakat? Bu yemine ömürlerinin sonuna kadar sadık kalmaları mıdır? Peki bu yemini etmiş olanlardan birinin ölümü halinde olay biter mi?
Bazen televizyonlarımızdaki evlilik programlarında görüyorum. Vatandaş ( Kadın ya da erkek ) karşı cinsten birine talip…Soruyor diğer vatandaş.
-Hiç evlilik yaptınız mı?
-Evet yaptım.
-Eşinizden niçin ayrıldınız?
-Eşim rahmetli oldu.
-Sever miydiniz rahmetli eşinizi
-Hem de nasıl.
Hem de nasıldan sonra gözlerden iki damla yaş da iner aşağılara doğru. Ama akabinde hemen ‘’ Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. ‘’ Moduna geçilir. Daha sonra bu çift yeni bir sadakat yemini yapmadan önce sadakat için gereken aksesuarları konuşmaya başlarlar.
-Eviniz var mı, yoksa kirada mı oturuyorsunuz?
-Hamdolsun Hakkari Beytüşşebap’ta dört katlı bir apartmanım var.
-Peki arabanız?
-Arabam da bol miktarda marabam da var?
-Hımmm çok güzel…Tarla-takke de vardır o zaman.
-Tarla senin köpeğin olsun..Gani kıyamet..Lakin takkem cumadan cumaya.
-Harika…Çok güzel…Peki anne-çocuk? Ben bu saatten sonra kaynana da istemem, üvey annelik de yapamam.
-Anam da rahmetli babam da…Evlatları da everdik şükür..Herkes kendi evinde barkında.
-Oh ohhh maşallah…Her şey çok güzel..Ama bir sorunumuz var…Ben Beytüşşebap’ta yaşayamam.
İğrenirim…Midem bulanır. Aşk, sevgi, sadakat denilen mefhumun böyle adi pazarlıklarla birlikte gündeme gelmesi beni tiksindirir.
Büyük bir evliyanın çok güzel bir hanımı varmış…Bu hanıma oldukça varlıklı biri abayı yakmış. Kadını elde etmek için de başka bir şeytan kadını musallat etmiş o evliya hanımının başına.Şeytan kadın allem etmiş gullem etmiş nihayet evliya hanımının da aklına fikrine şeytanı sokmuş. Lakin kadın ne de olsa evliya hanımı. Evli iken bir başka erkekle olması yani zina yapması mümkün değil. Kocasından boşanması lazım…İyi de evliya durup dururken onu niçin boşasın ki? Bir şeyler yapıp onu kızdırmalı ve kızdırarak ağzından ‘’ Boşsun ‘’ sözünü çıkartmalı evliyaya…
Şeytan kadın o konuda da akıl vermiş. ‘’ Kocanın çok sevdiği bir şeyi sakla..Arasın bulamasın..Bulamayınca sana kızsın..O kızınca sen de şirretliği ele al…O bir derse sen beş katıyla cevap ver’’ diye öğütlemiş.
Evliya hanımı düşünmüş: ‘’ Bizim evde eşya olarak değerli olan bir şey yok ki? Bu adamın nesini kaybedeyim ki kızsın?’’ Sonunda aklına evliyanın tuvalette kullandığı ibrik gelmiş. Onu saklamaya karar vermiş.
Bir kaç saat sonra eve gelen evliya ikindi namazı öncesinde taharetlenmek için tuvalete girdiğinde her zaman kullandığı ibriğinin yerinde topraktan bir maşrapa görünce tuvaletten çıkmış ve başlamış ağlamaya.
Kocasının hüngür hüngür ağladığını gören hanımı sormuş:
-Efendi niçin ağlarsın?
-Hanım heladaki ibriğim kaybolmuş..Onun yerine bir maşrapa konmuş.
-Eeee..Ne var bunda ağlanacak.
-Ah hanım ah…Bunca senedir sadece ve sadece o ibrik görüyordu benim avret yerimi..Şimdi bir başka maşrapaya avret yerimi nasıl gösteririm?
Bu kıssanın devamını yazmayacağım…Herkes kendisine göre bir son yapsın..Zaten evliyanın verdiği o dersten sonrası sanırım hiç de önemli değil.
İnsanlar aleminde sadakat işte böyle bir şey…’’ Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’’ İyi de peki biz sadakati kimden öğreneceğiz…Öyle ya bizim neslimizde yok bu duygu.
Sadakati maalesef hayvanlardan öğreneceğiz…Onlardan iyice öğreneceğiz ve ondan sonra dostluktan bahsedeceğiz.
Mesela Kıtmirden öğreneceğiz. Anguttan öğreneceğiz. Hachikodan öğreneceğiz.
Kıtmirden başlayalım ilk önce:
Kıtmir Eshab-ı Kehf’in köpeğidir.
Allah düşmanı zalim Roma İmparatoru Dakyanus ( Decius )un şerrinden Allah’a sığınmak üzere hicret eden altı arkadaş yolda kendilerine katılan çoban Kefeştatayyuş’u da yanlarına alarak yedi kişi olurlar…Ama onlara bir canlı daha katılır…Çoban Kefeştatayyuş’un köpeği Kıtmir. Bir türlü ayrılmaz çoban sahibinden. Onlarla girer mağaraya ve onlarla birlikte uyur tam üç yüz sene.
Kur’anda Ashab-ı Kehften bahsedilse de isimleri yoktur… Tabii ki Kıtmir ismi de yoktur Ashab-ı Kehf olayının anlatıldığı Kehf suresinde…Dolayısıyla bazı insanlar ‘’ Bu bir tevatürden ibaret ‘’ diyebilirler. O halde bir başka hayvana geçelim.
Angut.
Pek çok insan bunun bir kuş olduğunu bile bilmez.
Güvercin ile ördek arası bir kuştur angut…Biz genelde çirkin ya da avanak insanlara angut deriz ya aslında çok güzel bir kuştur angut ve avanak da değildir. Tabii ki sadakati avanaklık olarak algılamıyorsak.
Angut aslında çok da ürkek bir hayvandır. Sadece bir olay vuku bulduğunda ürkeklik göstermez: Eşi öldüğünde. Eşi öldüğü zaman angut onun başında bekler. Herhangi bir başka canlı ona yaklaşsa asla kaçmaz. Bir şekilde eşinin ölüsü oradan kaldırılıncaya kadar gözü hep eşinin üzerindedir. ‘’ Angut gibi bakmak ‘’ denen şey aslında budur. Ve asıl can alıcı nokta angut eşi öldükten sonra insan oğlu gibi hemen kendisini tv kanallarına, internet sitelerine ya da çöpçatan, aracı vs insanların ellerine bırakıp fellik fellik yeni bir eş aramaz. Ölen eşine sadık kalır. Bir daha bir başka angut ile yeni bir yuva kurmaz.
Bazılarının ‘’ Boşuna angut dememişler..Angutluk işte ‘’ dediğini duyar gibiyim ama aldırmıyorum.
Gelelim Hachikoya:
Hachiko 1924 yılında Tokyo Üniversitesinde görev yapan Japon Profesör Ueno’nun köpeği…Ueno onu bir yavruyken almış.
Profesör Ueno her sabah işine girmek için evinden Shibuya İstasyonuna kadar yürüyordu. Hachiko da bu yürüyüşte ona eşlik ediyordu. Profesör işten döndüğünde de Hachiko’yu aynı metro istasyonun kapısında kendisini bekler buluyordu. Yani Hachiko, Profesörün işe gidiş saatini bildiği gibi işten dönüş saatini de biliyor ve ona eşlik ediyordu.
Bu durum oldukça uzun bir zaman böyle devam etti. Ama bir gün Profesör Ueno işten dönmedi. Çünkü Üniversitede bir kalp krizi sonucu hayatını yitirmişti. Hachiko Profesörü o gün çok bekledi…Ertesi gün de onun işten dönüş saatinde o metro istasyonunun kapısında profesörün dönmesini bekledi…Daha sonraki günler, daha sonraki aylar ve daha sonraki yıllar…Evet..Tam on sene…
12 yaşındayken metronun kapısında öldü Hachiko...Bugün Tokyo’ya gidenler Shibuya istasyonun kapısında yukarıda fotoğrafını gördüğünüz heykelle karşılaşır.
‘’Dost dediğin’’ Konu buydu değil mi?
YORUMLAR
Hocam,
Şu sadakat denen şey gerçek hayatta çok zor oluşan ama olduğu zaman da insan yaşamını çok güzelleştiren bir duygu.
Köpekleri örnek vermenize sevindim. Yer yüzünde yok böyle sadakat timsali bir yaratık daha.
Bu yüzden sadakati insanlarda bulamayanlara , köpek beslemelerini tavsiye ederim.
Verdiğiniz örnekler çok duygusal ve sürükleyiciydi.
Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
sami biberoğulları
Dostluk ve sadakat üzerine hayvanlardan, özellikle de köpeklerden çok öğreneceğimiz şey var.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Önce Hachikonun hikayesini okudum face bookta bir arkadaşın paylaşımından..Daha sonra da filmi geldi Trt 1 e. Çok etkilendim..Etkilenince de bu yazı çıktı ortaya.
Beğendiğinize sevindim.
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Dörtlüğünüz harika olmuş . Bu yazı için en güzel yorum buydu.
Çok teşekkürler.
Selam ve sevgilerimle
glenay
Sahi şiir gibi olmuş yazdığım. O niyetle yazmamıştım.
Şairim besbelli :)
iyi tatiller,
selâmlar..
yinede arkadaşlıkların değişik bir boyutuda bu güzel sitede yaşanıyor....dost artık zamanımızda yok..... çünkü hepimiz ayakta kalma mücadelesindeyiz..yine sana yakışanı yaptın güzel insan saygılar sevgiler
sami biberoğulları
Dostluk ve sadakatın temeki elbette ki güvendir..Güven konusu ile ilgili en güzel örnek de bir asker fıkrasında gizlidir.
Türk, Alman ve İngilis subaylar aralarında iddiaya girmişler hengisinin askeri daha sadık diye.
İngiliz subay askerini çağırmış ve emretmiş...Benim için kendini şu uçurumdan at...İngiliz askeri aşağıya hava yastıkları koydurup atlamış.
Alman Subayı da aynı vermiş...Alman er paraşütle atlamış aşağıya..
Sıra Türk'e gelmiş..Türk er aynı emri alınca '' başüstüne komutanım..Aşağaı inince göervim ne olacak'' diye sormuş ve uçuruma doğru koşmaya başlamış...
Dostluk..Güven..Sadakat işte böyle bir şey olsa gerek..
Selam ve sevgilerimle
Sevgili Hocam
eriril-
Sevdiğim biri bana,''Eray en çok senin sadakatini seviyorum. Ne olursa olsun sen bana ihanet etmeyecek ve terk etmeyeip hep yanımda olacaksın'',der. Aklıma onun sözleri geldi. Evet ben sadığım sevdiğime dosttuma sadığım, arkasından iş çevirmem, kalleşlik etmem, emek veririm dostlarıma ve sevdiklerime.
Bence dost: Gerektiğinde dostunun ayağı takılmasın diye yolda ki taşları temizlemektir. O düşmeden kolundan tutmaktır. Sırtını dayacağın bir ağaç kadar güçlü olmaktır. Kötülüklerden koruyacak bir set olmalı önünde, dostunu kollamaktır. Bence en önemlisi dost dediğin kötü günde yanında olmalı ama dostun senden iyi durumdaysa, başarılı,akıllı, zenginse onu kıskanmamaktır onun için mutlu olmaktır. En önemlisi dost emek ister vaz geçmemektir.
Evlilikte de önce dost olmak gerekirmi acaba, bence olmalı. Sadakat olmalı elbette.Anlattığın hikayede ibrik yok diye ağlayan bir adam. O kadar duygusal ki böyle bir adam kötü olabilirmi olmaz. Böyle bir adam adil, düzgün, duygusal, eşine ve çevresindeki insanlara iyi davranıyordur. Böyle bir adama ihanet edilmez öyle değilmi. O zaman dostluk ve sadakat karşılıklı olmalı tek taraflı olmuyor.
Arkadaş; deniz kenarında topladığın çeşit çeşit tşlarmış yıllar geçtikçe o kaşlardan beğenmediklerini atarmış insan, yıllar sonra avcunu açıp baktığında kalan en değerli bir kaç taş dost olurmuş.
Vefasız insanların arkadaşları, vefalı insnlrın dostları olurmuş. İnsanın gençken arkadaşları çok olur ama yaş ilerledikçe arkadaşlar azalır dostlar kalır.
Yeter bukadar Dostların çok olur inşallah ve her zman dost meclislerinde mutlu ol
Selam ve Sevgiler
sami biberoğulları
Dost ve dostluktan yana baya bir dertlisin anlaşılan ..Baya bi yazmışsun...
Yazdıklarının tamamında haklısın..
Güzel dileklerin için çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Hüsn-ü teveccühünüz için çok teşekkür ediyorum.
Selam ve sevgilerimle.
hocam bence dost kendinden fazla ona güvenmek var günde olduğu gibi dar günde dahada fazla yanında olmak kesinlikle kazık atmamak yalan asla konuşmama o kişiye karşı acıda olsa doğruları söylemek iyilik güzellik adına ne varsa karşılık beklemeksizin ona karşı yerine getirmekten kaçınmamaktır benim anladığım bu dostan e tabi hoş görünmek için dostum diyenlerede itibar edilmemesi kanısındayım çok güzel paylaşımdı dostluk ve sadakat adına sağlık ve mutlulk dileklerimle saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Dostluğun tanımı üzerine çok doğru tespitler yapmışsın..Evet..Dost kazık atmaz..Dost acı da olsa doğruları söyler ve dost iyi gün için olduğu gibi kötü gün için de var olmalı.
Selam ve sevgilerimle.
Ben dostluğun ne olduğunu gerçektende bilmiyorum. Dostluk konusunda çok ayrıntılı düşündüğümde işin içinden çıkamıyorum.Ben birisine dost oldum mu? onuda bilmiyorum...Dostluk birinin derdini dinlemek,sırlarını saklamak,yardımı ihtiyacı olduğunda yardım etmekse onu yapıyorum.Dost mu oluyorum onları yaptığımda..tabi ki olmuyorum..Bunun kişilikle ilgili olduğunu düşünüyorum.Peki ben dost aradım mı ?hiç aramadım..çünkü hiç kimseye güvenmedim..ama her zaman güvenilir bir insan oldum..Burada kendimi met ettim:))))))
Sadakatın dostlukla ilgisini düşüneceğim...Her sadık olan dost olur mu?Bilmiyorum..Bence baya ayrıntısı olan bir konu bu...
Tabi ki hayvanlardan örnek almalıyız...çünkü örnek alınacak davranışlar yapıyorlar...Ne de olsa hayvan işte hayvan...afedersiniz...diyorum...
Yazdığının hikayeyi annemden dinlemiştim...Günümüzde artık öyle hikayeleri demode olarak görüyorlar.Ne kadar acı değil mi? Utanma duygusunun demode olması...
Kutlarım yazınızı..yine çok şeyler öğretti ve düşündürdü..
Sevgiler selamlar...
sami biberoğulları
Sen çok iyi bir dostsun. Hep öyleydin, hep öyle kalacaksın.
Sadakat denen şey sadece bir erkeğin ya da kadının eşini aldatmaması, ona bağlı kalması olarak algılandığı için sadakat ile dostluk arasında bazen bağlantı kuramıyoruz..Öyle ya kadın ya da adam sonuna kadar eşine sadık ama dost değiller..Örnekleri bir hayli fazla. Ama sadakat sadece aldatmamaktan ibaret değil ki. Karşılıklı olarak birbirlerinin varlığından mutlu olmaktır sadakat.
Selam ve sevgilerimle.
Acı; lakin tek gerçek insanın tek dostu var...O da yaradan ALLAH CC...Ben başka bir şey bilmiyorum...Geri kalanının fiyatları aşağı yukarı değişiyor...Kimi pahalı kimi ucuz...Ama bir bedel karşılığı satılıyorlar....Ama mezara dünyalık hiçbir nesnenin götürülemeyeceğini unutuyorlar...hoş götürseler ne ola ki..Piyasası yok oralarda dünyalıkların...Kısacası bedeli var..DOSTLUKLARIN
sami biberoğulları
Öncelikle sayfama şeref verdiğiniz ve bu güzel, anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Elbette ki tek gerçek dost, ezeli ve ebedi dost yüce Allahtır.( C.C ) İnsan ve diğer canlılar arasındaki dostluk ise Yüce Yaratanın Vedud sıfatının canlılar üzerindeki cüz'i tezahürüdür.
Selam ve saygılarımla.
Çok güzel hocam...
ben üniversitede okurken on altı yıl eşkşiya olarak dağlarda millete korku salan dedem "arkadaşın var mı?" diye sordu.
ben de " Çook dede...yüzlerce hem de " dedim.
bana " Yok ben arkadaş dedim,var mı?"
"var elli yüz.."
"yok ya hu arkadaş...yani haydi dediğin zaman 'Nereye?' diye sormayacak kimin var?" dedi..
düşündüm...
bir kişi kaldı...
Necati..
"Bi tane var dede " dedim..
"ooo çok iyi bir arkadaşın varsa sırtın yere gelmez daha " dedi..
anlayana silivrili sinek saz çalar hala..
anlamayana davul ile tokmağı çalsan az demiş Ming Wee Hoa ..
....
gelelim ikince kanala...
mübarek evliya dötünü bir tek ibrik görmüş demek ki..
maşrapa da " ülen şansa bak genliğinde ibriği yaşlılığında beni....
ahhh derviş olup da o maşrapanın yerinde olmak isteyen kaç kişi vardır kim bilir?
selam ve saygı ile Hocam...
sami biberoğulları
Deden çok haklı demiş. Bu dünyada insanın gerçek dostu bir elin parmaklarını geçmez aslında çünkü gerçek dostluk çok farklı bir şeydir..
Evliya kıssasında ifade edilmek isteneni çok iyi anladın sen ama bunu da mizaha döndürmüşsün.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Hissiyatlar karşılıklı..Ben de sizi bir dost bildim ki,
Selam ve sevgilerimle.