itaatsizler
“Buraya temel eğitiminizi tamamlayıp cephede yerinizi almak için geldiniz. Sesleri duyuyor musunuz? Bunlar davul sesleri değil. Top bataryaları. Manga! Sağa, dön!”
Sekiz asker aynı anda sola döndü.
“Sağır mısınız? Sağa, dön!”
Sekiz asker aynı anda nizami bir şekilde tekrar sola döndü. Eğitim çavuşu, askerlerin arkalarında kalmıştı. Yanlarından dolaşıp önlerine geçti.
“Gerizekalı mısınız? Verdiğim emri anlamıyor musunuz?”
Askerlerden biri çenesini havaya kaldırdı: “Komutanım! Otoriteyle ilgili sorunlarımız var.”
“Öyle mi? Demek otoriteyle sorunlarınız var. Manga! Cephe vaziyeti, al!”
Sekiz asker ayakta durmaya devam ediyordu.
“Savaşta emre itaatsizliğin cezasını biliyor musunuz? Yoksa kurşuna dizilmek mi istiyorsunuz?”
O gün ince bir yağmur yağıyordu. Acemi askerler üzerlerine hiç uymayan üniformaları içinde bekliyorlardı.
“Anlaşıldı. Siz şu entel takımsınız. Yazar olanlar bir adım öne çıksın!”
Beş asker aynı anda bir adım geriye çıktı.
Eğitim çavuşu öfkeden delirmek üzereydi. Burnundan soluyordu. Bu düzensizliği bir an önce düzene sokmalıydı.
“Ressam olanlar bir adım öne çıksın!”
İnce yapılı asker bir adım geriye çıktı. Önde sadece iki asker kalmıştı.
“Siz ne iş yapıyorsunuz?”
“Şairiz.” Dediler lirik bir ses tonuyla.
“Şair olanlar bir adım öne çıksın.” Dedi eğitim çavuşu. İki asker bir adım geriye çıkınca bütün manga aynı hizaya gelmiş oldu.
“Sizi son kez uyarıyorum. Aksi halde emre itaatsizlikten kurşuna dizileceksiniz! Manga! Sağa, dön!”
Askerler aynı anda sola dönüp öylece beklediler.
Yağmur şiddetini arttırmıştı. Onbeş dakika sonra bir duvarın önünde sekiz asker gözleri bağlı bekliyordu.
Tam karşılarında elinde tüfek olan sekiz asker daha vardı. Eğitim çavuşu emri verdi: “Manga! nişan, al!”
Ancak askerler nişan almadı. Ellerindeki tüfekleri yere bıraktılar.
“Emre itaatsizliğin cezasını biliyor musunuz? Hemen alın o silahları yerden!”
Sekiz asker aynı şekilde yağmurun altında hareketsiz beklediler.
Yirmi sakika sonra, elinde tüfek olan onaltı askerin karşısında gözleri bağlı onaltı kişi vardı.
Bu kez emri veren rütbeli bir subaydı.
Aynı şekilde onaltı asker emre itaatsizlik gösterince iş biraz karıştı.
İdam edileceklerin sayısı otuzikiye çıkmıştı. Ancak sayı arttığı için, taburda huzursuzluk başladığından mahkumları gruplara bölmek ve idamlarını o şekilde yapmak gerekiyordu.
Bir saat sonra itaatsizlikten idama mahkum edilen 512 asker, idam için sıra bekliyordu. Tabur ve karargah arasında yoğun bir telefon trafiği başlamıştı. Taburda çok az asker kalmıştı. Cepheye sevk edilen askerler arasında konuşmalar yayılınca sorun cepheye taşındı. Birkaç saat sonra cephede itaatsizlik başladı. Karşı cepheye bile sıçramıştı.
O yağmurlu günde hiç beklenmedik bir şekilde yaşanan bu olay her iki cephedeki askerlerin silahları bırakmasını sağlamış ve top seslerinin susmasına neden olmuştu.
Savaş o gün erken bitti.