- 652 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
VEFA ‘SİZSİNİZ’
“Önemli olan kelimeleri doğru seçmek…” Dedi ve gitti.
İmzalanmamış borç senetleri kaldı kasalarda, mühürlenmemiş anlaşmalar, tutulmamış sözler kaldı. Onu en iyi siz bilirsiniz. Gülerken, ağlarken, yürürken, koşarken… Hiç kimse sizin kadar iyi bilmez toprağın rengini, suyun berraklığını, gökyüzünün maviliğini.
Sevgi bağlılıktı, sevgi ilk aşkımızdı daha ana rahmindeyken bize sunulan. Hayatta belki hiçbir şey onun kadar saf kalamayacak, bizim olamayacaktı. Hep bir şeylerin karşılığını bekleyerek yaşamanın yükü, sırtına vurulmuştur insanoğlunun. Bunun içindir ya bir fotoğrafa bakıp bakıp ne vefasızmışsın sen derken bir şiir gelir dudaklarının arasından hece hece dökülür;
Kapılar hep yarı açık bırakılır. İhtimaller hep gelmesi üzerinedir.
“ Sorular var biliyorum. Aklının bir köşesinde seni hep yoracak, cevaplarını aramaya çalışacağın sorular. İşte her akşam her uyku vakti ve her sabah ezanında titreyerek uyanacaksın; cevaplarını bulmak için.”
Diye devam etti.
Bilincim sersemleşti, yıllar eskitmemiştir ; hala o sersemliğin izleri vardır gözbebeklerinizde. Keskin ve hala bir boynu büküklük her konuşmanızda. Sorular, sorular… Adil olmadığı için kızarsınız dünyaya, siz ona dil dökerken o gidip başkalarının başucuna çömelmiş ve şiirlerini okuyordur en sevdiğin şairin;
Başlarsınız;
“Adil değilsin dünya;
Değilsin, değil…
Ben yıllardır sana dil dökeyim;
Sen git kendini bilmez birinin,
Önünde eğil…”
“Bulacaksın, cevaplarını kendin bulacaksın; aynaya her baktığında. Mutlu olamayacaksın. Sevemeyeceksin ana yadigârı bir ninniyi anımsayacak çömeleceksin dizlerinin üstüne. Sen şairlere kızıyorsun ya anlamı bozup şekilciliğe sığınanları. İşte şimdi sana anlamsız bir sözcük daha ki; sen bile anlayamayacaksın.”
Devam etti.
Zor okunur yazısıyla. Karakter analizleri yetmedi dediklerini çözmeme. Anlamları yutkunabilmeyi, gidenlere hoşça kal diyememeyi, unutamamayı en iyi siz bilirsiniz. O gider, uzar yollar, kasvet çöker odanızın aydınlığı kaybolur. Ve hep zayıf saydığınız bir gözyaşı damlar; en büyük intikamın sizden alındığını, hak etmediğiniz bir haksızlığa uğradığınızı ve hayatta kalan, yaşayan onun hemcinslerinin hepsini ona benzetir çoğala çoğala azalırsınız.
“ Kendine iyi bak…”
Diye bitirdi.
O günleri devam eden bir ömür serilir önünüze. Kocaman bir aynayı her gün karşınıza alır bakar; bakarsınız.
Kendine iyi bak,
kendine iyi ..
kendine..
Tekrar ede ede son sözleri, harfleri yuta yuta ve her gece mide rahatsızlığı geçiren bir hasta gibi kalp kapakçıklarınız işlemez olur, damarlarınızda bir sıkışma, cerrahi hiçbir müdahale açıklayamaz bunu. Siz bilirsiniz, siz hissedersiniz, siz çekersiniz…
En çok siz seversiniz, en çok siz beklersiniz, en çok siz, hep siz…
Üzerinden yıllar geçer, ikamet ettiğiniz şehri ters yüz edersiniz, yollarınız değişir. Yollara çizdiğiniz ayak izleri, aklınızı darmadağın eden adımlarınızı işlediğiniz yerler Arnavut kaldırımlarıyla döşenir. Parçalanmış ayak izleri bir nebze unutturur size dair, ona dair, her şeye dair bir şeyleri.
Üzerinden 2 sene, 4 ay, 3 hafta,2 gün,5 saat,20 dakika,15 saniye geçer.
Bir Çarşamba akşamıdır,
Hepinizin sevmediği bir sayı vardır, Mesela 7, mesela 15. O günü anımsatan hiçbir sayıyı sevemezsiniz, sevmezsiniz.
Şimdi, konuşma vakti elbette.
Bugün harcamış olduğunuz bütün çabalar tek bir şeyle açıklanabilir ve tanınır kılar sizi.
Siz sevgiyi en iyi bilenlerdensiniz, siz hak edensiniz, siz hep en çok imrendiğim, siz hep en çok beklediğim, Siz hiç karşılık beklemeden sevdiğim;
Vefalı insanlarsınız…
Bırakın resimleri, artık bir başkasına ait oluşun resmi belgesi onlar.
Siz beklemekten, sevmekten ve unutmamaktan vazgeçmezseniz hayat bir gün size dönecek;
Hoş geldin vefalı sevdiğim, yıllarca beklediğim,
Kapılarımı kapatmadım sen geleceksin diye
Hiçbir kuşa kıymadım, ezmedim karıncaları…”
Diyecek. Size ondan kalan her şey sararmış sayfalarda
Söz yığınından ibaret…
Hayat karşılıksız olduğu müddetçe yaşanır kılınır. Acı çekmek arabesk müziklerin notalarında çınlaya dursun siz yıllardır beslediğiniz o sadakatin vefalı insanı olun.
Kim bilir?
Belki de şair olursunuz..!
Nuray Kaçan-2013