- 553 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(31): NİHÂNÎ
Mustafa CEYLAN
************************
“Cân oldı şehâ şâhid-i maksûduna vasıl
Sultân-ı gam-ı aşkına dil olalı menzil
Katlüme delil olsa n’ola gamze-i zülfün
Meşhûrdur “ed-dâllü ale’l-hayri ke fâil”
Ey kaşı keman tîr-i havâdisden alınmaz
Peykânın ile sînede can olalı yek-dil
Olmasa kişi âlim-i esrâr-ı gam-ı aşk
Tahsîl-i ulûm eylemede ona ne hâsıl
Zulmetde kalurdum şeb-i hicrânda Nihânî
Âhım şereri olmasa ger sana meşâil.”
*
XVI.Yüzyıl divan edebiyatı şairleri arasında yer alan, düşmanlarının nifak ve iftiraları sebebiyle Kanuni tarafından öldürülen şairlerimizdendir.
*
Hakkında fazlaca bilgi yok. Kaynaklar onun Edirne’li olduğunu, kendisinin kemençe kardeşi Kaya Çelebi’ nin de saz çalmakta usta olduklarını belirtirler. İstanbul-Eyüp civarında ikamet eden şairimiz, Dukaginzade Mehmet Paşa’ nın yakınıdır. Dukaginzade şairimizi, Manisa’ da bulunan Şehzade Selim’in yanına gönderir. Şehzade Selim, onun kemençe çalmasından çok hoşlanırmış. Hattâ şehzade Selim’in nedimelik görevini yaparken, onun çok iyi bir nişancı olduğunu anlayan Padişah, ona kemençe çalmaması, niaşncılık yapması için tövbe de ettirmiş olduğu kaydedilmektedir. Turak Ağa, Turak Ali veya Turak Ali Nihanî Çelebi adları ile de anılmıştır.
Şehzade Bayezid’in iadesi için Kanuni ve Selim tarafından Şah tahmasb’a heyetler gönderilir. Nihanî gönderilen bu heyette de yer alır. Görüşmeler sırasında Şah Tahmasb’ın hayranlığını kazanır.
İran dönüşünde Lala olmak için çok uğraşır, saraya baş vurur. Bu arada rakipleri, onu çekemeyenler de boş durmaz. Hakkında bir sürü yalan-yanlış dedikodu üretirler ve Padişah kanuni’ye iletirler ve şair, Kanunî tarafından öldürülür.
Şairin suçsuz yere öldürülmesi sebebiyle, dostu olan şairler tarafından çok sayıda tarih düşürülen beyitler, mısralar kaleme alınır. Onlardan birisinde Şair Ulvî şöyle der:
“Göçdü dünyâdan Turak Beğ hayf kim
Bağrumuz yakdı bizim nâr-ı firâk
Gûş edüb Ulvî dedi târîhini
Eyleye Hak ana cennâti Turak.”
*
Evet,
Şair ölür. Herkes gibi şair de fânidir elbette. Şairi esas öldüren şairin unutulmasıdır. Şairin, ölümünden sonra hiç anılmamasıdır.
Günümüz şairlerinin dostluğu ile, mâzinin şairlerinin dostluklarını hele bir mukayese edelim. Göreceğiz ki, aralarında çok büyük fark vardır.
Dün, arkadaşı-dostu için zamanın padişahına bile söz söylemekten, dörtlükler yazmaktan, eleştirmekten çekinmeyen şairler var. Bugüne bakın, dostunu mezarlıpa defnettikten sonra, dönüp ardını çekip giden, bir daha ddını bile anmayan şair zümresi…
Dün ebced hesabıyla tarih düşürme olayı varmış. Bugün, ebced hesabını bilen yok. Günümüz araştırmacı ve yenilikçi şairlerine diyorum ki, ebcedin köklerine sadık kalarak, yeni-kolay-anlaşılır yeni bir şiir türü, taih düşürmeye dair bir tür ortaya konamaz mı?
Hiç olmazsa, vefat eden, hakk’a yürüyen şair dostlarımızın ardından tarih düşüren br şiir ortaya koyalım, olmaz mı? Ne dersiniz?
*
SON SÖZ OLARAK BİR GAZELİNE GÖZ ATALIM :
“Bir güzel gördüm bugün ben Ayasofyâ’dan yana
San melekdür indi Hak emriyle dünyâdan yana
Gözleri ok dikdü göz göre benümle cenk ider
Mâ’il olur mest olan elbetde gavgâdan yana
Dilberüm berdâr olâ zülfîne dildârun rakîb
Bâkasın gözüm nezâketle Galâtâ’dan yana
San hilâl ile mukârin oldı gökde âfitâb
Keştiye bînüb yürüse bâri deryâdan yana
Yâr kûyî var iken olur mu dünyâda bugün
Zerre denlû meyl idem Firdevs-i a’lâdan yana
Ey Nihânî görmek istersen güzeller kânını
Gâh İstanbûl’a gel git geh Galâta’ dan yana.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.