Seksenler dizisine romantik soldan bakış:
İlk yayınlandığı dönemde her şeyden önce gençliğimi yansıttığı için hemencecik ısınmış, benimsemiştim. Ta ki 80 darbesine kadar çok gözüme batan bir aksilik görmemiştim. Hatta tiplemelerdeki gerçekçi yaklaşım hoşuma gitmişti. Çağan Irmak görselliği olmasa da o anları canlandırmayı başaran bir üretimdi bu. Yazarları yapımcısı oyuncuları açısından bence tereddütler içeren bu dizi dediğim gibi kendini izlettiriyordu. Çok uzun olması reklamlar ve özet ile birleşince sıkmaya başlamıştı. Çokça tekrarlanan espriler güzel olsa bile kabak tadı vermeye başlamıştı. Bir de yaprakları hiç düşmeyen ve kurumayan çınar ağacı sinirime dokunuyordu.
Toplumca halen neden yapıldığı kavranamayan bir askeri darbeyi TRT kanalı hassasiyeti ve yönlendirmesiyle eleştirme cesaretini gösterecek diye umanlar avuçlarını yaladılar. Şekilci birkaç gönderme dışında iyi oldu yahu psikolojisini öven bir altyapısı ile şimdiki kuşağa- ki o acıları yaşamadıklarından masal gibi geliyordur onlara- çok kötü örnek oluyordu.
Ergun Plak’ın içeri alınışını vermeyi cesaret sanan senarist, hatalarla bilerek yapılan yanlış kurgularla nice körpenin canını alan diktanın asıl yüzünü anlatma anlayışından oldukça uzaktı.
Asıl oğlan, ailenin biricik oğlu ve apolitik olmanın iyi bir şey olduğunun savunucusu ve –iyi- örneği bir fedakârlık- tabi ki kız davası yüzünden- yaparak içeri alınınca; annenin acısı anlatılmış. Babanın devlete karşı çıkamayışı ve kaderci bekleyişi usta oyuncu Rasim Öztekin tarafından çok iyi anlatılmış.
Sağ sol çatışmasının çocuk oyunu düzeyinde algılanmasını sağlayacak ve sloganvari söylemler ile verilmek istemesi bence en iyimser yaklaşımla yazarın apolitik oluşu ile açıklanabilir. Ya da kafada oluşan hayali RTÜK yüzünden törpülenmiştir.
Asıl oğlan bir ara sağ sol iki tarafı da yanına çağırmış ve tehdit etmiştir. O günleri hatırlayanlar buna epeyce gülmüştür sanırım. İdeolojisi yokmuş da yanlışlıkla bir davanın peşinde koşan gençliğe acınası bakış açısı ile bende iğreti oluşturan bu diziye uzaklaştım ben.
Aslında kardeş gibi olan iki arkadaşın karşı karşıya gelmesini en büyük çelişki gibi sunan zihniyet o günün acılarını kavrayamadığından – yaşaması şart değil- yüzeysel geçmiş, komedi dizisi olma kisvesi altında yorum yapmadığını iddia etmiştir. Oysaki toplumun genel dayatması olan tüm politik cürufu üstümüze boca etmekten kaçınmamıştır.
O günlerde Ergun Plak, Ahmet kadar şanslı olmayan apolitik mağdurlar ve solcu Nevzat kadar mutlu sona ulaşamayan politikler olduğunu unutturmaya çalışan kurgu yanlıdır ve politik bir tavırdır.
Kitaplar dolusu anlatılan hikâyeler, genç insancıklar hatta reşit olmayan körpeler, eline silah almadan devlet düşmanı ilan edilip öldürülenler, yargısız infazlar ateşin düştüğü yerlerde feryat eden analar yokmuş gibi yapılmak istenmiştir.
Temiz olan her şeyi amatör ruhla ve gerçeğin çirkinliği ile anlatmak isteyen dizilere yöneldim. TRT savunması yapmasınlar çünkü Leyla ile Mecnun’da aynı kanalda ve absürdün girdabında zor bir üst benlikle anlattıkları kült izleyicisini oluşturdu.
Öteki dizi mi? Tabii ki İşler Güçler…
26.02.13
Nadir
YORUMLAR
İzlediğim yegane dizi. Dizilerin yüzakı. Daha iyisi olamaz diye düşünmekteyim. Bu günün bakışıyla değerlendirilmiyor ki..O günlerin yaşamlarıdır dile getirilenler.Evren ve o günlerin suçluları için neler yapılıyor bunca yıl sonra..
DİZİYİ söz konusu yapmanız çok güzel aslında.
Esenlikler dilerim.
TÜLİN ÖZTUNÇ tarafından 2/26/2013 11:18:43 PM zamanında düzenlenmiştir.