- 733 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KARADENİZ ÇIRPINMAYA GÖRSÜN
“Barış ve Demokrasi konusunda, halkımızı aydınlatmak istiyoruz.”
Böyle diyerek yola çıktılar görünürde. Önceliği cımbızla çekmiş gibi Çorum’a verdiler. Daha geçmişin yaraları kabuk tutmamışken, kaşıyıp tekrar kanatmaktı asıl istekleri. Oynanan oyunu “tarih tekerrürden ibarettir” sözüne istinaden yeniden sahneye koymaktı amaçları.
Fakat “ibret alınsa idi tekerrür mü ederdi?” sözünü görmezden gelmişlerdi. Herkesi de kendileri gibi bildiklerinden! Çorumluları da ibret almamışlardır diye düşünmekteydiler. “İnsan beşer, bir gün şaşar” sözü tam da bunlara cuk diye oturuverdi.
Geçmişten ibret alıp ders çıkartan Çorum halkı aynı filmin tekrarlanmasına müsaade etmedi. Söz konusu milletin huzuru olunca hiçbir kuruluş maddiyatı göremezdi ve öylede oldu. Ancak Çorumlunun misafirperverliğine de gölge düşmemesi gerekiyordu, düşmedi de.
Hem yakınlıkduyar vatandaşların güllerle karşılaması, hem Valiliğin milletvekili olmaları hasebiyle devlet büyüklüğüne yaraşır karşılaması ve Ulu hünkârın adını alan vakfın ‘kim olursa olsun sonuçta misafirdir’ anlayışı ile kapısını açması ile sözde “Barış ve Demokrasi istiyoruz” diyenleri hem şaşırttı ve hem de cesaretlendirdi, ümitlendirdi.
Bu ümit ve cesaret ile Karadeniz turuna daha bir istekli çıktılar. Zannettiler ki her gittikleri yerde Çorumdaki gibi karşılanacaklar…
“30 yıldan beri 30 bin insanımızın ölümüne, devletimizi de 300 milyar dolar yüke” yüklenmesine sebep olanlar, birilerinin çıkıp “hangi barış, hangi demokrasi?” diye sormayacağını zannettiler.
“Rüzgâr eken fırtına biçer!” sözü bunlar için bir anlam ifade etmiyor olmalıydı ki; Karadeniz’in çırpınışını sanki doğal bir halmiş gibi algılandı.
Karadeniz kabardı, coştu ve bu milleti bilmez sözde barış ve demokrasi havarilerine; “Hangi barış, hangi demokrasi? Askerimizi, polisimizi, çoluğumuzu çocuğumuzu hatta ahırdaki hayvanlarımızı bile vurup kıranlar, iç barışımızın ve demokrasimizin kanlı katilleri, Türk’e, Türkiye’ye, Türk Bayrağına, vatan bütünlüğümüze…anlatılmaz bir düşmanlık içinde olan bunlar mı barış ve demokrasi istiyorlar?” diye haykırdılar yüzlerine.
Bu haykırış kendilerine getirdi sözde barış ve demokrasi isteyenleri. Karadeniz turunu yarıda kesmek zorunda kaldılar.
Bir kez daha görüldü ki “her kuşun eti yenmezmiş.”
Bu olaylar karşısında sorumluluk bilinci ile ben ne düşünüyorum, nasıl anlatabilirim diye kafa yorarken veciz bir söz geldi aklıma. “Hepimiz Çorumluyuk, birbirimizden sorumluyuk.”
Madem “birbirimizden sorumluyuk” o halde bu olayları görüp bilenler dışında bilmeyenlere de bir şeyler söylemem gerekir diye dedim ki:
DUYDA İNANMA
“Sebep yokken(!) düşman olduk”
Derlerse; duyda, inanma
“Yaptık ama pişman olduk”
Derlerse; duyda, inanma
“Ayırmayıp küçük, büyük
Vurduğumuz oldu Hüyük
Bunca vebal bize de yük”
Derlerse; duyda, inanma
“İstemeden dağa çıktık
Yık dediler bizde yıktık
Böyle yaşamaktan bıktık”
Derlerse; duyda, inanma
“Bahar gelsin bitsin şu kış
Terse dönsün dağa çıkış
Barışa tutalım alkış”
Derlerse; duyda, inanma
“Sizleri kardeşçe(!) sevdik,
Sevdik ki; Çorum’a geldik
Halil’i de bizden bildik…”
Derlerse; duyda, inanma
HALİL MANUŞ
23/02/2013 11:20
YORUMLAR
Halil Manuş
Öncelikle yazıma ilgi gösterip okumanız ve yorum yazmanız adına
teşekkürlerimi sunarım.
Yorumunza gelince (gerçek nedenleri öğrenmek için diyarbakıra gidin) diyorsunuz. Şükür yıllardır ekranlarımız diyarbakırın nasıl bir yer olduğunu
dünyaya gösteriyorlar. Ben Çorum'a gelen şehit tabutlarına bakarak konuşuyorum. Bu yazınızı okumadan bir şiir asmıştım sayfama BİZ KARDEŞİZ başlıklı.
Yıllardır kardeş olduğumuzu yazdım çizdim ama ne yazık ki karşı tarafın tutumu bu duygumu zayıflatmıştı.
İnşallah beni utandırırlarda Kardeş olduğumuzu anlatmaya devam ederim.
ararat07
sami biberoğulları
İki kişi konuşurken ...Diye başlayan bir sözümüze rağmen dayanamadım...Bu konuşmaya dahil olmak mecburiyetinde hissettim kendimi.
Yunus öncelikle bu ülkede ölen Türk dışındaki diğer 60 bin kişi için de üzülmemezi istiyor bizden...Dağda öldürülen ve bizim terörist dediğimiz gerilla için de ağlayıp ağıtlar yakmamızı istiyor...Eğer biz gerilla, siz de asker için ağlayacaksak ne *ok yemeye birbirimizin kanını döküyoruz ki? Sırf analar babalar ağlasın, Bir taraf mevlitler okutup kırklar, elli ikiler yaparken öte taraf yana yakıla ağıt yaksın diye mi? Yani nasıl ki biz, gerilla severlerden Türk askeri için ağlamasını beklemiyorsak ( Ki merak buyurulmasın hiç bir pkk taraftarı Türk askeri için ağlamıyor ) aynı şekilde hiç bir Türkten de öldürülen gerilla için göz yaşı dökmesini bekleyemezsiniz.
Peki..Türk, Kürt için göz yaşı dökmez mi?
O konuda da kimsenin merakı olmasın...Uluder'de kasıtlı ya da ihmal her ne şekilde olursa olsun öldürülmüş olan o otuz dört can için - cenazeleri örgütün şovuna dönüşse de - gerçek manada üzülenler Türkler olmuştur...Ve Yunus'a İnat Türk ve Kürt kardeştir çünkü orada çok kısa sonra meydana gelen bir kazada ( Hani şu dokuz askerin öldüğü kaza ) bir asker hayata gözlerini yumarken son deminde onun ağzına bir yudum su veren kimdir bilir misiniz? Uludere olayında bir evladını kaybetmiş olan Emine Ürek... Yani Yunus Bey'e rağmen Türk ve Kürt kardeştir....Yani Üzerine bomba da yağmış olsa, bir evladını bombaya kurban vermiş de olsa Kürt -Türkün kardeşidir.
Halil Hocam.
Yunus seni Diyarbakır'a, Van'a, Hakkari'ye gönderiyor..Git de bak oradaki olaylara ve tarafsız gözle değerlendir diyor...Belli ki sen de gitmemişsin...
Ben gittim Yunus...Dahası ben o toprakların insanıyım...Kars- Kağızmanlıyım...Ayrıca mecburi hizmeti üç yıl olduğu halde 6 sene öğretmenlik yaptımBatman'da... Batman'ı da Kars'ı da, Van'ı da Bitlis, Diyarbakır, Batman, Mardin'i de çok iyi biliyorum. Oralarda yaşananları da çok iyi biliyorum...Benim görev yaptığım yıllarda yani 1983-1989 yılları arasında Mesela Galatasaray'ın Neuchatel'i 5-1 yendiği maç sonrasında sokak ve caddeler ''Türkiye'' sesleriyle inlemişti...Düğünlerde Konvoyların önünde Türk bayrakları giderdi...Şimdi artık Türkiye yok oralarda yerine Tece var....Türk Bayrakları yakılıyor artık....Yani kürt hangi dönemde kimi güçlü görmüşse onun yanında yer amak zorunda kalmış hep...İşte kürdün asıl sorunu bu: İki arada bir derede olmak... 1980 öncesinde Batman Kürtçü ve aşırı sol'un kurtarılmış bölgesiydi...1980 den 2000li yılların başlarına kadar Türkçü oldular, şimdi yine kürtçü olmuş durumdalar...Bunu kaypaklık, döneklik olarak ifade etmiyorum...Ama çaresizlik...
Hani Diyarbakıra gidin, Van'a gidin diyorsunuz ya...Hani dağda vurularak öldürülen kürtler, onlar için de ağlayın diyorsunuz ya...Ben onu da yaptım merak etmeyin...Babası, traktör lastiği satan, kafasına vur ekmeği elinden al türünden sessiz, sakin, efendi mi efendi, dünyalar güzeli bir öğrencim örgüte katılmıştı..Onun Sason'da vurulduğunu öğrenince '' Terörist'' dediğim biri için göz yaşı da döktüm...Kimse merak etmesin
Batman'da Kürt öğrencilerime sordum. '' Bir Kürt olarak devletten talepleriniz nelerdir?''
Verilen cevaplar hep soyut...Elle tutulur, gözle görülür tek istek: '' Anadilimizi her yerde, her ortamda kullanmak istiyoruz'' Yunus'un da dediği gibi '' Tavuğun bile bir dili var ama bizim yok''
Haklı bir istek olabilir...Tabii ki o bölgede hangi dil hakimdir ona bakmak kaydıyla...Siz Diyarbakır'da, Mardin'de, Batman'da ve diğer pek çok şehirde...Hatta 81 Türkiye ilinin hepsinde yaşayan Kürtlerin hep Kürtçe konuştuklarını mı sanıyorsunuz? Bu insanlara zorla kürtçe kullandırıp ondan sonra da '' size hürriyet getirdik '' mi diyeceksiniz?
Bu gün pek çok kürt örgütün gerçek amacının bölge halkına '' Anadilde eğitim hakkı, Anadilde savunma yapma hakkı '' olmadığının farkında . Eğer örgütün amacı bu olsaydı Pariste öldürülen Sakine Cansız Bir Avrupa televizyonunda İtalyan terörist arkadaşı ile buluştuğunda kürtçe konuşurdu onunla...Yahu pkk nın yayın organı Roj Tv...Bizim TRT nin Kanal 6 sı kadar bile Kürtçe yayın yapmıyor...Yayınlarının çoğu Türkçe...Kimi kandırıyorsunuz?...Türklerden ve Kürtlerden toplamda altmış bin insanın şu anda kara toprak altında olmasının sebebi bu mudur?
Evet Kürdün sorunu vardır. Ama bu sorunun çözümü pkk değildir...Çünkü pkk dünya uyuşturucu pazarından elde ettiği rantın peşindedir..Onun kürtle de kürdün derdiyle de uzak-yakın bir ilgisi yoktur...
Pkk ve onun yöneticleri, meclisteki temsilcileri yakın zamana kadar o bölgelerde ağaların, şıhların elinde olan gücü istemektedirler...Olay bu...Yani kürdün marabası yine maraba olarak kalacak. Değişen sadece ağa ve şıhların yerine pkk baronlarının gelişi olacaktır.Eğer soruna çözüm bu diyorsanız söylenecek söz kalmıyor.
Kürt, Türk için, Türk de Kürt için ağlar...Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın...Ama Türk içinde tamamen masum insanların bulunduğu belediye otobüslerine , dersanelere molotof atıp insanları diri diri yakan bir hain daha sonra gebertildiği zaman ağlamaz.. Eminim ki Kürt de ağlamaz.
Bu arada son bir soru? Biz İstanbul'da oturarak göremiyoruz o panzerin ezdiği çocuğu(!) Peki siz nerede oturuyorsunuz ki görüyorsunuz sayın 07 ? Hem niçin Ağrı Dağı değilsiniz de Araratsınız? Hani aklıma takıldı...Çünkü Ararat, Ağrı'nın Ermenice adıdır da?
Selam ve sevgiler.
Karadeniz'in suyuna kir bulaştırmayız Halil Hocam ...
Bu millet asildir, şereflidir, Hakk'tan ve adaletten yanadır ..
Birimiz hepimiz içindir ....
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır, bütün ihanetlere rağmen ...
Teşekkürler ....
Selamlar, Atatürk'ün Şehri Samsun'dan ...
Halil Manuş
Zaten siz o fırsatı vermezsiniz.
Selam ve saygımla Teşekkürler