Tahrip Gücü Yüksek Kaygıların Mayınlılarından Uzaklaşmalısın Şulenar
hayrettin taylan
S’alma uçurumlara giden yaşanırlık aslanı değilim. Algının bülbülüyüm.Kirlenmiş emellere karşı, karşı konulmaz sevdanı ilimle tanıştırdım.
Ahir zaman aşkları kendi ahretini burada kurmuş. Senin cennetine gelmek için sevaplarımı artırmaya çalıştım.
*Bir farkındalık sahilindesin.Bir bilinç gülünün büyüyen kırmızılığısıdır.Bense ilmi beynin gagasında taşıyan ünlü bir bülbülüm.
-Beni ünlü kılan da kırmızı gülündü.
Göğsünde ünlü düşerse ünlü düşmesi olur.
Yüreğinde ünlü ben düşerse bir ölümcüllük olayı sevgilim.Sesim yetmez o zaman sensizliğin düşmesinin ses olayı olduğunu anlatmaya.
Ta anısının avradına kadar isyan ekti negatif yüreklere karşı güçlenmeliyiz.
B’aşka ne olur ki sen pozitif hücreni beslemezsen…Sen, aşılmaz denilenlerin duvarı arkasında kalarak içinde hücrende hapsolursan.
İçindeki iç güzelin konuştu:
-Haklısın, bunca yıldır Meryemsi yaşadım. Bu neye merhemdi.Ya da kimin madalyasını saklıyorum ki? Ya da kim bana madalya verdi de saklıyorum hala. Bir duruşum vardı , bu duruşum devam eder;ancak içsel hazinemi saklamak psiko-sosyal bağlamda ne kadar doğru.
-Herkesleşmeden, kendi özelimin iç prensesi olup seni de prens yapıp yaşamaya kabullerimi sundum gayrı. Bir yanlışın uçurumunu düze etmeye geldim.Düzümün önündeki çölde ,aşk ünlüsü sözcükleri yeniden doğurtan, manalara bütün dünyayı yükleyen, aşkın son mimarını gördüm.
-Teslim bayrağımı çekince hep mutlu ettin, hep mutlu kaldım seninle.
Görünmez , bilinmez, aşılmaz, gizemli mezarım meğer varmış.Meğer beni ölü gibi saklayan gerçeğin aşılmazlığında huzur vardır.
-Şimdi beynimde tamlanan yaşanacağın denklemindeyim.Önyargılarım zincirleme isim tamlaması gibi. Sorularımı ağlatan içsel sızılarım var şair diyorsun.
-Benim dışımda başkasını seversen ya? İşte o zaman ölürüm.
Şairin içindeki mert çocuk iman ederek:
Benim tenhalarımda gizlice büyüyen özel bir güldün.Kırmızılığın aşktı.
Kadınsal duruşun aşktan da insanlıktan da yaşanacak her şeyden de öte bir yerde ütülenmiş, bütün hoşluklarımı mıknatıs gibi çekiyordu.
-Sanki insanlık fabrikasyonusun. Bütün özellerin , özenle,özelceydi.
İşte , sevilecek, yaşanılacak, ömrünü vereceğin azize .Ki sen azizesin.Azizelik gizlidir zaten.Ki özel bir kadınsın.Kadınlık satın alınacak bir içsellik değil.Kadın olan kadınlığın kitabıydın.Ben bu kitabı bir ömür doya doya okumaya geldim.Tozlu raflardan, gizemli Araflardan arındırmaya, arıtmaya, onunla arınarak sevmeye geldim.
Şimdi bu tahrip gücü yüksek önyargılarının mayınlı bölgesinden uzaklaşman gerek.
-Bütünlerim, bütün gerçeklerim mertlik kitabımın kapağında. Dünyamı bu kadar aydınlatan, ruhumu magmaya çeviren, tutkularıma volkanik akışlar yükleyen, canda açan gülümü bir yaprağının solmasına bile razı olmazken nasıl uçarım başka güle…
- Sen varken bir saatli bir bombadır başka güzeller ...Bile bile ölemem.
ßir ucu sende bir ucu bende olan dünyanın uçsuz bucağıyız.Uçlarımız kördüğüm gibi , uçarılarımız da öyle…Dahalarımız roman gibi. Bu yüzden daha çok yaşacağımız varken içindeki tesiri yüksek kaygılarını silmelisin.
-Senli yaşanmışlığın ortasında yüreğimi Ortadoğu gibi yapamam.
Her gün yeni acılara taşınamam.Sen aşkın başkentiyken viran olmuş kentlere gidemem.Gitmemek üstüne kutsi postumu serdim.
-Aşkının ibadetini kılarken, namazı bozan şeyler yapamam.Bu bir sevme , güvenme, içsel sözleşme andıdır bilesin Şulenar.