GURBET ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ.

• 25 Şubat 2013 Pazartesi 20:20:24

Gurbet elde bir hal geldi başıma, Doğu Anadolu Bölgemize ait bir türküden alınma bir söz. Hepimiz gurbetteyiz. Karnımızı doyurmak için ilimizden, köyümüzden çıkıp gelmedik mi? Hepimiz birkaç lokmanın peşinde değil miyiz? Ama ne kadar çalışsak, ne kadar kazansak gözümüz doyar mı bilmiyorum, fakat bir gün kapımız çalındığında yanımızda bunların hiç birisi olmayacağı kesin. Gurbet üzerine ne kadar türkü söylenmiş ne kadar söz söylenmiş ama yinede bitmemiş. Bitmeyecektir de. Gurbete giden olduğu müddetçe gurbet üzerine sözde vardır.
Gurbet olduğu gibi sılada olmuş hayatımızda. Kavuşmalarımızın tatlı bir rüyasıdır sılamız. Kısa biter, tekrar düşeriz gurbet yollarına doyuramadığımız karnımızı doyurmak için. Ağlama gözlerim Mevla Kerimdir. Kimi zaman derman ararken dertlere düşmüşüzdür. Kimi zamanda bol bol kazanıp bir lokmasını yiyemedik. Kimi zamanda hastalıktan yiyemedik. Ünlü bir sanatçının dediği gibi: Dün yokluktan yiyemedim. Bu gün var ama hastalıktan yiyemiyorum, diyor.
Sıla hep dağların ardında ulaşılmaz yerlerde kalmıştır. Onun acısı içimizde bir sancı olarak hep durur. Ne zaman hatırımıza düşse içimizden bir şeylerin kıpırdadığını, bir şeylerin akıp gittiğini hissederiz. Dilimize bir türkü dolanır. Ben sılamı özledim fısıltısı dökülür. Öbür yandansa; gönül gurbet ele gitme ya gelinir, ya gelinmez çığlığı duyulur. Dilimizin en canhıraş yerinden. Yüreğimizde dünyanın yükü vardır en ağırından. Bağrımızda gurbetin acısı ile sarılır yatarız gurbet yataklarına. Yarınlarda uyanmak için beklide anamızın sıcak evinde ya da baba ocağında sabahleyin kalkmak için. Nafilelerle geçer ömrümüz bizim, hani bir halk türküsünde kısaca: Beni doğduğum topraklara götürün diyor ya âşık. Şimdi gitme vaktidir sılaya. Pılımızı pırtımızı toplayalım yollarına düşelim sılanın, anamızın sıcak kucağına kendimizi yaslayalım. Babamızın evladım sesi ile kucaklaşalım. Bütün akrabalarımız toplansınlar, hep bir ağızdan; hoş geldin evladım desinler, vesselam.


HÜSEYİN ÜSTÜNTAŞ