mahkeme-2
Sesindeki farklılığı çözmeye çalışıyordum.
Birden diğer çiçeklerin de onun sesine kulak kesildiğini fark ettim.
Sanki rüzgar bile susmuş, onu dinliyordu.
İçimdeki kıskançlığa anlam veremedim.
İlk kez bir şeyin bana ait olmasını istedim.
Gözleri öbür çiçeklere kayınca kaybetme korkusuyla titredi bedenim.
Sanki sahibi olduğum tek varlığı elimden alacaklarmış gibi, sanki benden başkasına bakınca yok olacakmışım gibi, sanki varlığım ona bağlıymış gibi, giderse gideceğimi hissettim kendimden.
Başka türlüsü mümkün değildi.
Onun olmalıydım.
Benim olmalıydı.
Hani bazı ağaçlar vardır, dalına salıncak kurma isteği uyandırır.
Göğe yükselmenin tek yolu onun dallarından geçer.
İçinizdeki kuşun kanat çırpışı öyle hızlanmıştır ki, göğsünüzü delip geçecek sanırsınız.
Göğsünüz delinmeden siz salıverirsiniz onu.
Havalandığında, nereye uçup, nereye konacağı ona kalmıştır artık.
Siz beklersiniz.
Gelirse gelir, gelmezse gelmez.
Ya büyür içinizdeki boşluk gidişiyle; ya sıkışır dönüşüyle.
Razıydım bir kuşun kafesi ya da hürriyeti olmaya.
Benimkisi bir kulun rabbine tevekkülü.
Kül de O’nun, ateş de.
Zaman durdu sandım.
Sanki hepimiz bir fotoğraf karesinin içine sıkışıp kalmıştık da, sadece onun elleri çıkarabilirdi bizi bu kareden.
Duyduğum tek ses onun sesi, gördüğüm tek şey onun çehresi, tek koku onun teninden yayılandı.
Ya yalandı dünya onsuz, ya masaldı sonuna eren.
Bu düşünceyle titredim.
Gözleri tekrar beni buldu.
Bir kez de bakışıyla titredim ve eline düştüm.
Ayaklarımdaki titreme yüreğime çevirmişti yönünü.
Bacaklarımdaki sarsıntının etkisiyle deprem oluyor sandım.
Sonra gövdeme yürüdü bir el.
Kalbimin üstünde durdu.
Ne renk olduğuna karar veremediğim o nadide çiçek avucumda duruyordu.
Ne yapmalıydım şimdi?
Avucumda bir yangın başladı ansızın.
Tüm sorular aklımdan silinip gitti.
Varsa yoksa ateşin sancısı.
Ürperdim.
YORUMLAR
göz gördü gönül sevdi, seni ey yüzü mâhım
Kurbanın olam var mı benim bunda günâhım...Nahifi
amma
velakin
şunu da yazmadan geçemeyeceğim
İnsanın düzmek kolaydır tahtını,
Lakin zordur düzeltmen bahtını (!;) demiş bir büyük geçmiş zamanda
deniz-ce
bak nasıl aklımda kalmış
demek ki bu işi biiyorsun sen
binlerce şiir okumuşumdur ama aklımda kalan cümle çok azdır.
severek:)
Filiz Şahin.
evet demiştim
hangi akla hizmet demişsem deli miyim neyim
onurlandırdın beni
serçe kuşu yüreğin varolsun
ancak giderek hikayenin son sayfasına gitmekte teraddütüm var
buruluyorum bilesin
hımm nasıl olmuşsa olmuş,bu yazının ilki gözümden kaçmış..az önce onu da okudum..ve kendimce bir kanıya varıp, sen düz yazıya daha çok önem vermelisin dedim... zira çok beğendim ikisini de..
şiirlerin aksine yazılarda öylesine yorum yapmaktan pek hoşlanmıyorum,onun için kimin yazdığını bi kenara koyup yazacağım yorumları da,ki seni ve bikaç kişiyi düşününce böylesi yorumlar yapmak hem zor hem tehlikeli oluyo ama göze alıyorum :)
iki yazıda da dikkatimi çeken yazan kişinin ara ara kendi özelliklerini pekiştirerek yazıda belirtmesi oldu..örnek, yazının birincisinde yazarın ısrarla meraklı olmasından bahsetmesi,ki bu da anlatacağı şeylere zemin hazırlaması bakımından oldukça yerinde bir karar..ve yazar yine inceliklere önem veriyor ve ayrıntılara...ki bence yazılarının güzel olmasının en büyük özelliği...
yazının bu bölümünde ise(2.bölümünde yani) ilk paragraf özellikle çok tutkulu geldi.yani yazar ne yazarsa yazsın ve ne kadar güzel yazarsa yazsın karşındakine o hissi geçiremiyorsa,yazdıkları çöpten öteye geçemiyo..ama ben o ilk paragraftaki tutkuyu hissettim, o isteği..heyecan verdi bu...
2. paragraf daha sanatsaldı,ki bir yazıda bu da olmalıydı...
son paragrafta artık takatinin kalmadığını hissediyoruz,ateşi hissediyoruz hem..ki baştan sona yine öyle güzel işlenmiş ki bu gidişat,bu çaresizliği de hissettim..ve bu da acı verdi..
belki biraz uzattım ama yazıda yazacak bazen çok şey oluyor bana göre,ki ben az bile yazdım...
devamını görmek güzel olurdu...
deniz-ce
ciddi yrumlar almak güzl oluyormuş:)
döncem sonra.
sağolasın.
deniz-ce
bu, şiiri bırak demek oluyor sanırım:)
şiir yazmayı bırakalı çok olmuştu.bu sitelye tanışmamla başladı şiir tekrardan.
yıllardır bulduğum her yere karalarım.nesir formunda.
yalnız yazılar uzun olduğu için hem yazanı, hem okuyanı sıkabiliyor.
yönelişimin temelinde yatan da bu etken.
bakeceğiz a rtık:)
devamı gelecek umuyorum.
yorumun etileyiciydi:)
küsss
bana da hep yazıya yönel dediler,şiiri pek beceremiyomuşum falan gibisinden..ama bunu kim söylüyo?şiir otoriteleri mi?yooo,benim gibi yazan insanlar :)
şiirlerin de güzel ama daha samimi..yazıların daha sanatsal..
hem şiir yazmayı bırakırsan senle nerde muhabbet etcez,böylesi yazıların altında olmaz ;)
deniz-ce
şiir de yazarım.yazmam mı!
yazının nesiri, nazımı olmaz de mi?
her telden çalarak...
hüvel
size yazmak için işten girdim nete, biraz daha sizleri özleyeceğim iş yoğunluğundan..
evde ki pc m de tamire gitti zaten,
kendinize iyi davranın olurmu, kocaman öptüm...
küsss
sen ve bikaç kişi eksik olunca valla şu defterde tadım tuzum kaçıyo,ne yapacağımı şaşırıp saçmalıyorum.. benim de işler yoğun,ben iyice abartıyorum,bunun acısı feci çıkacak gibi :( biraz ben de frenlemeliyim!..
özledim,özlüyorum,özleyeceğim...