- 645 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ KEDİ
İKİ KEDİ
Terk edilmiş eski ahşap evin kırık penceresinden içeri giren iki pasaklı sokak kedisi birbirlerine bakarken havadaki küflü ağaç kokusundan derin bir nefes aldı. İkisi birden parkelerin içindeki tahta kurularının konuşmalarını daha iyi duyabilmek için yere iyice yapışıp, pusmuşlardı. ,
Kedilerin nefesindeki hırıltıyı duyan tahta kuruları çoktan susmuşlardı.
Salona açılan kapının altındaki aralıktan vuran IŞIK huzmesinin ardından gölgeler belirmeye başladığında, iki kedi de aynı anda geri geri sürünerek sıvaları dökülmüş duvarın dibine doğru biraz daha geri çekilmişti.
İkisi de hayalet hikayelerinden korkmayacak kadar büyüdüklerinin farkındaydılar. Bu yüzden kapının altından gelen kokunun ve gölgenin kime ve neye ait olduğunu anlayabilmek için burunlarını oynatmışlardı.O sırada salonun loş karanlığından faydalanan tavandaki birkaç tahta kurusu baş aşağı bir şekilde iki kediyi izlemeye koyulmuşlardı. Güvelerden nasibini almış perdelerin deliklerinden içeriye vuran dolunayın aydınlığı, zemindeki eski parkelerin üstünde belirsiz yamalı desenler oluşturmuştu.
Uzun, kıvırcık saçlarını kırık camdan gelen rüzgara bırakmış olan esmer kedinin gözleri, odanın köşesinde duran çürük ve rengi solmuş koltuğun altındaki örümcek ağına takıldı. Ağın ortasında duran örümcek, “ Kendinize kuytu bir yer bulun ve çabuk saklanın.” diye fısıldadı. Fısıltıyı duyan diğer kedi başını fısıltının geldiği yere çevirip, ayın şavkında parlayan örümceğin gözlerini yakından görmek için kodluğun bulunduğu yere doğru kuyruğunu sallayarak sessizce ilerledi.
Esmer kedide onun arkasından yürüdü. Tavandaki tahta kuruları olup bitecekleri dört gözle izlerken yaşlı tahta kurusu yanındakine “Sence ihtiyara yakalanacak mı ?” diye sorarken yanındaki genç tahta kurusundan bir cevap alamayacağını da biliyordu aslında. Bu yüzden dudaklarını birleştirip suskunluğuna yeniden döndü. İki kedinin kulağına örümcek yeni bir şeyler fısıldadı.
Kapının altındaki arlıktan içeri vuran aydınlık azalırken belirsiz bir gölge koyulaşarak büyümeye başladığında iki kedide örümceğin yanına saklanmışlardı. Birdenbire odanın içindeki sessizliği kapının paslı menteşeleri bozmuştu.Açılan kapının önünde elinde gaz lambasıyla bir insan silueti belirmişti.
Rüzgarda raks eden gaz lambasının alevinin eşliğinde, IŞIĞI arkasına almış odadaki tüm eşyaların gölgesi; yerde, duvarda hatta tavanda aynı ritimde hareket ediyordu. Her şey hareketsizdi. Tahta kuruları, kediler, örümcek ve kapının eşiğinde bekleyen yaşlı adam. Kısa saçlı sarışın kedi gözlerini kısarak yaşlı adamın alnındaki kırışıkları saymaya çalışıyordu. O esnada yaşlı adam boşta olan eliyle yerde sürünen beyaz sakallarını gaz lambasını tuttuğu koluna doladı. Odayı kokladı.
Çatlak dudaklarını ıslatıp, mırıldandı. Örümcek, salgıladığı bir ağla uzun, kıvırcık saçlı, esmer kedinin tüylü olan kulak hizasına gelerek “ sakin olun hiç kıpırdamayın” demişti. Esmer kedi tamam anlamında başını iki kez indirip kaldırdı.
Gölgesini arkada bırakan yaşlı adam ağır adımlarla odanın ortasına gelirken, yerdeki nemden kabarmış tahtaların gıcırtıları sessiz odanın sıvası dökülmüş duvarlarında yankılanmaya başlamıştı.
Yaşlı adamın çatlak dudaklarının arasından çıkan eski bir şarkının melodisini odadaki tüm eşyalar sahiplenerek emer gibiydi. Adımlarını sayarak odada yürüyen yaşlı adam pencerenin kenarına geldiğinde kırık camdan içeri giren rüzgar elindeki gaz lambasını üfürürken, o, mırıldanarak söylediği şarkıyı kesip derin bir nefes aldı ciğerlerinin içine.
Kara gökyüzündeki dolunayın çevresinde oluşan halenin gizemine aldırış etmeden yeniden geldiği yöne doğru döndü. Birkaç adım attı sonra durdu. Uzun, kıvırcık saçlı esmer kedi kanepenin altından yaşlı adamın çıplak olan ayak parmağındaki tırnaklarının uzunluğunu göz ucuyla ölçmeye çalışırken, kısa sarı saçlı kedi patisiyle onu dürterek daha fazla ileri gitmemesi için uyarmıştı.
Yaşlı adam sağ koluna ağırlık eden uzun sakalını boşta olan eliyle yeniden çözüp, gramofonun yanındaki plaklardan birini seçip, üstündeki tozu lacivert kazağının göğüs ihsasında sildi. Birkaç tur çevirip bıraktı. Önce cızırtılı bir ses koltuğun altındaki kedilerin kulağını tırmaladı. Ardından eski bir şarkı notaları duyuldu…
Eski yamalı pantolonla dizlerini yere dayamış olan yaşlı adam, sakallarını yerde kat kat ederken, görmeyen gözlerle koltuğun altındaki iki kediye “ Hoş geldiniz..” dedikten sonra eliyle yokladığı iki yavru kediyi kucağına almıştı. Onlara bakan örümcek son kez “sakın konuşmayın dinleyin..” demişti. Sükutun altına dönüşmesi adına tahta kuruları bir ritüel için içinden dua etmeye çoktan başlamışlardı….
YORUMLAR
Tahta kurularının böylesi güzel bir öyküde başrol oynayacaklarını hiç düşünmemiştim.
Beğeniyle okudum,tahtakurulu günler aklıma gelirken. Işıkta yatağın içinde irili ufaklı nasıl yatağın
altına doğru son hızla önümden nasıl kaçıştıklarını. Tam bir kâbustu ama,o zaman bana neden öyle gelmiyordu ki:) "Bundan ben de mi bir öykü kotarsam."
tebrikler,
çok güzeldi,
selâm ve sevgilerimle..