- 902 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GİDİŞİNİN HALİ
Gidişin hali hazırda kalmış tüm tümceler yığınını yarım bıraktı, senin haberin olmadı. Gizlemeyi iyi bilirdim kendimi ve saklamayı tüm insanlardan, hani zamanın birinde bir prensestim belki de, asilliği bağrında saklayan bu kandırmacadan mıdır bilmem ruhumu alenen kimseye açamamam.
Hatırlar mısın, sahilin kenarında ki simit satan o çocuğu, bizim ondan aldığımız simitleri görünce nasıl da parlamıştı gözleri, oysa ki simitler bayattı kandırmışlardı onu, biz de seninle manalı manalı bakışıp almıştık ve sonra sormuştuk sen kaç yaşındasın diye cevap kendinden çok emin bir şekilde çıkmıştı: ‘Sekiz!’ Sordu sonra:
‘Abla sen seviyor musun bu ağabeyi?’
‘Evet ufaklık biraz öyle sayılır, dur bir bakayım seviyor muyum ki acaba, evet evet seviyorum ben bu ağabeyi.’
‘Biliyor musunuz benimde sevdiğim bir kız var ama onun babası çok zengin, ben de zengin olacağım büyüyünce ve evleneceğim onunla, siz de evlenecek misiniz?’
Verdiğin cevap nedendir bilmem ama dün gibi hatırımdadır hala:
‘Senin bu ablan var ya, benim her şeyim ondan bir başkasını düşünemem bile.’
Biraz ağır kaçmıştı gözlerinde sevgi parlayan çocuk için bu cümle. Evlenmekti sadece bildiği. Her şey olmak da ne demekti, ondan bir başkasını düşünememek nasıl bir şeydi, onun bildiği bir tek kız vardı, zaten evlenecekti onunla büyüyünce, yaşı küçük ama yüreği büyük bir çocuktu o.
Uzaklaştı öylece, gözlerim onda kaldı küçük bir noktaya bürünene kadar. Sanki biliyordum o an tüm gerçekleri, neden bilmiyorum bir acı kapladı ruhumu bir anda. Ve şimdi hayatının her şeyi olan kim bilmem ama onca ayın, yılın ardından sonra bile aklımda bu cümle; her zaman bin düşünüp bir konuş derdi annem bana, çok küçük yaşta tanışmıştım belki hayatla, bundan mıdır bilmem, düşüncelerime hükmetmem.
Bilirsin pek bir zorlardım hayatı ben, her şeyi tatmak, her şeyi yaşamaktı belki de hayata bakış açım. Her hayata bir parça göz atmak, kendimden bir şeyler yakalayabilmekti tüm uğraşım. Çünkü ; bilirdim herkesin hayatı biraz benim hayatımdı ve benim hayatım biraz herkesin hayatıydı, bu yüzden Aynştay’nın (Einstein) sözünü çok sevdim:’İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan daha zor.’ Ve yaklaşmadım kimseye at gözlükleriyle, anlamaya çalıştım yanlarında olmam ve gitmem gereken zamanı, sorgulamadım hiçbir zaman olduğu gibi kabullendim tüm hayatları. Ama anlamadığım bir şey oldu ben böyle hassasken neden insanlar bana aynı şeyi göstermedi, neden inadına inadına geldiler tüm dünyama ve sorguları bitmedi hiç.
Şunu çok iyi biliyorum sevdiğim adam, hayatta her şeyi anlayabileceğim belki, simit satan çocuğun o kızla evlenmesini, senin beni unutmanı hatta ve hatta bir insanın adam öldürmesini… Her şeyi belki ama; anlayamayacağım bir tek şeyi :
Neden insanlar verdikleri sözlerin arkasında durmazlar?
Dedim ya gidişin hali hazırda kalmış tüm tümceler yığınını yarım bıraktı, senin haberin olmadı.
YORUMLAR
yürek acıtan sözler yok mu, ah ah! hayat bitiren, umudu tüketen... hani o içimizdeki inançları ters-düz eden...hele ki çoks evdikleirmiz tarafından... insan şunu düşünüyor, ben bunları hakettim mi? nasıl biriyim ben? bu tip çelişkilerde yaşamak insnaın kendisine olan saygısını da kaybetmesine neden oluyor, bazen.
anlamlı ve ders verici nitelikte bir yazıydı.....kutlarım sevgili burcu...
yüreğine sıkı bak!....dostça..
Çocuk yüreklerin sevda tanımı evliliğe endekslidir, onların dünyasında henüz sıkıntılar olmadığından...
Ama Einstein'ın sözü’İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan daha zor.’...mesajlar veriyor yazıdan hareketle..
Neden insanlar verdikleri sözlerin arkasında durmazlar?..sanırım erken yada kendine güven duymadıklarından.
Güzel bir yazı...kutladım yazarı...