HERİF
Hatçe Kadın kocasına “herif” derdi ve erirdi adam, hele herifi “ herifim” şeklinde dediği zaman adam uçardı sevinçten ve o günün akşamı emin olun 8. çocuğun çalışmaları başlardı ödül olarak bu damlı, tek odalı ve isli evde.
Bu denli tesirliydi herif hitabı, herifim nidası.
Bu denli gebe bırakıyordu kadını.
Siz aşka sevgiye kelime bulamazsınız, özel bir kılıfa sokamazsınız.
Canımlı cicimli laflar her yere uymaz, herifli merifli laflar da her kişiye gitmez.
Herif uyar bazılarına, bazıları uyar herife. Layık olur kelimeye, hakkını verir.
Kadınlarımız ise herifine karşı her türlü hizmeti hakkıyla yerine getirmek için saçını süpürge etmekle kalmaz canını onun uğruna doğum üstüne doğum yaparak talan eder.
Herifi ceketini üzerine atsa kadını hamile kalır. Hatçe kadın herifim derdi kocasına. Ve herifi ceketini üzerine atsa hamile kalırdı. Gebelik, kocasının sevgisinin en belirgin işaretiydi kocaman bir karınla, imzasıydı mutluluğun. Kadın halinden mutluydu. Kocası ona “Ulan karı!” diye hitap ederdi, mesuttular. Ulan karı olmak her karının haddi değildi bu coğrafyada. Hatçe Kadın kendisini çok şanslı hissediyordu, çok!
Nikâhları kıyılırken -ki ilk karısı olduğu için şanslı resmi nikâh yapılmış es kaza- nikâhı kıyan zevat sizleri “Karı koca ilan ediyorum.” diyeceğine “Sizleri koca karı ilan ediyorum.” demişti.
Yanlışlık ilk günde başlamıştı.
Herife giden sevgi yollar ilk olarak nikâh masasında başlamıştı.
Kocası ona “ulan karı!” diye hitap ederdi, mesuttular.
Ulan karı olmak her karının haddi değildi bu coğrafyada.
Hatçe Kadın kendisini çok şanslı hissediyordu, çok!
Çiçek Kadın ve köyün başka kadınları bu hitabı kıskanırlardı hep çünkü kendi herifleri hiç muhatap almazlardı kendilerini. Konuşmazlardı onlarla, ulan karı diye sevgi sözcükleri sarf etmezlerdi. Onlara göre Hatçe Kadın çok şanslıydı. Hem kocasının birinci karısıydı, ilk göz arpacığıydı hem de ulan karı diye kocası tarafından seviliyordu.
Merkezden uzaklaşan ve ülkenin daha ücra, yol düşmez, sapa kısmında kalan ve her türlü ulaşımın ve iletişimin sınırlı olduğu ve eğitimin noksan olduğu, geleneğin ve erkek egemenliğin hükmettiği, kadının insandan sayılmadığı yerlerde ve Nazım ifadesiyle;
“…
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız.” dediği kadınların yaşadığı yerlerde ‘aşkımın birtanemin’ pek de manası yoktur işte!
Karısı tarafından “Herifim” dediği an yıkılan bayılan ve sonra ayılıp ayılaşan 50 yaşındaki adam 15 yaşındaki bir kızı 3. karısı olarak başlık parasıyla satın almak üzere başka bir ücra köye gittiğinde herifliğin tam hakkını vermişti. Bu yüzden herif sözcüğü bu tipe tam diye oturur. Ve toplumun kanayan yarasına da güzel bir misal olur. Hatçe kadın ise kumasını bekler üzerine, çocuğundan küçük kumasını. Kafasını devekuşu misali kuma gömen toplumun kıçına tekmeyi basmak icap eder ya neyse! Günümüzde hâlâ kanayan yaradır bu hal!
Hatçe kadın ağlıyordu ilk kez 7 çocuk doğurmuştu 8.si yoldaydı. Karnı burnundaydı ve hiç ağlamamıştı bugüne kadar. Herifi bir tazeyi almaya gitmişti Hatçe’nin üzerine 2.kuma olarak. Hatçe ağlamasın da kim ağlasın dostlar! Hatçe kanamasın da kim kanasın dostlar!
“Bizim herif 3.karıyı almaya gitti.” diyordu hâlâ. Herif diyordu ya seviyordu hâlâ. Görüp göreceği buydu bu dünyada Hatçe Kadın’ın. Herifi herifliğini her defasında gösteriyordu da yine de sesini çıkartamıyordu açıkça. Kaderi kederiydi sadece, kederi kaderi oluyordu.
Hatçe Kadın ilk defa ağlıyordu.
Artık herif demeyecekti ve susacaktı ömrü boyunca, söz veriyordu kendisine.
Cezalandıracaktı öküzünü. Herifim demeyecekti soğuk, uzak, donuk, yalnız ve çaresiz bir coğrafyada kocasına.
Kadındı o, bir güzel söze kanandı o!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.