- 611 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
çınar ağacı..
Gece saat iki , üç sularıydı..
Niye dışarıya çıktığımı bilmiyordum. Herkes kendi sessizliğine çekilmişken belkide ben sessizliği anlatmaya gidiyordum çınar ağacına..
O koskoca ve harebe görüntüsünü gördüğüm zaman biraz olsun mutlu oluyordum. Yine yaslandım ona seyre daldım denizi. üzerine loş ışıklar vuran ve hafif bir esintiyle bozulmuş çarşaf görüntüsü veren deniz düşüncelerimin resmiydi adeta..
sen? sen mi? sen bir sestin içimde haykıramadığım.. sen çınar ağacının en güzel yaprağıydın.
seni düşünürken o yaprak düştü denize. ne kadar garip değil mi? daha bana yakınken onu alabilme ihtimalim yerine , yaprağın kendi isteğiyle kıyıya gelmesini istiyordum.
Peki ya aşk mı ? ..
onun kendi isteğiyle gelme ihtimali ile daha kendine yakınken alabilme ihtimali arasında kalmaktır aşk.. Tam ortasındaydım bende. Yaprağı seyrederken göz bebeklerim ileri doğru süzülüyordu ve birde göz kapakcıklarıma su birikintisi doluyordu. Havanın soğuluğu artmıştı. güneş yüzünü göstermek için dağın arkasından tırmanıyordu..
yaprak ? yaprak mı? yaprak zaten gitmişti en iyisi bende gideyim..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.