- 1889 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Hocalı Soykırımı
Yukarıda ki fotoğraf Hocalı Soykırımda kulakları kesilen, gözünün biri çıkarılan, kafasının karısı parçalanan küçük bir çocuk. O çocuk ölmeyi şaka zanneden küçücük bir çocuk.
Dün Erdekli hemşerim ve arkadaşım faceden,’’Eray yarın Hocalı soykırımını anlatan bir panel var. Ben gideceğim sende gelir misin?’’,dedi. ‘’Paneli kim veriyor?’’,diye sordum. O da’’Prof. Hanım Halilova değerli bir insan, aydın ve orada soykırımı yaşamış canlı tanık. Ayrıca paneli düzenleyende Türk Ocakları’’,dedi. Bende tarih konusunda güvendiğim ve tarih bilgisi derin bir arkadaşıma danıştım’’Gideyim mi?’’, diye. ‘’Git, mutlaka git, keşke bende seninle gelebilsem’’, dedi. Bende sözünü dinledim. Arkadaşımı aradım, panelin olacağı Milli Kütüphanenin önünde saat 13.30 da buluşmak üzere sözleştik.
Sözleştiğimiz saatte ve yerde buluştuk. Panelin verileceği konferans salonuna geçip oturduk. Önce giriş konuşması yapıldı. Sunucu Hocalı Soykırımınla ilgili sinevizyon gösterisini sundu ve ben dehşet içinde izlemeye başladım.
Korkunçtan öteydi. Kameraman Ermenilerin yaptığı soykırımdan sonra şehit düşenleri çekiyordu. Bebekler vardı, kulakları kesilmiş, boğazları kesilmiş, gözleri oyulmuş. Kadınlar vardı, memeleri kesilmiş, cinsel organları kesilmiş, hamile kadının karnı deşilmiş karnındaki bebekler çıkartılmış. Çocuklarının gözü önünde tecavüze uğramış ve öldürülmüş kadınlar. Gözleri, kulakları, burunları, memeleri olmayan kadınlar. Erkekler ve yaşlılar vardı. Kafa derileri soyulmuş, karınları deşilmiş, Gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş ve bunlar o insanlar sağ iken yapılmış. Bağıra bağıra o acıları çekerek, ve kimbilir kaç kez ölmek için Allaha dua ettiler.Tam bir vahşet, insanlık demiyorum hayvanlık dışı. Azeri kameramanın yanında bir Rus gazetesi ve birde İngiliz gazeteci var. Azeri kameraman çekmek için ölenlerin yüzlerini açın dediğinde, yanındaki Rus ve İngiliz öğürerek ve kusarak oradan uzaklaşıyorlar.
1992 de Hocalı Kasabasında 3000 Azeri yaşamaktaydı. Ermenilerin saldırısında resmi rakamlara göre 613 kişi(oysa aslında 1300) Azeri katledildiğidir.
Konuşmacı yani Profosör Hanım Halilova, bu soykırım yaşaysn tanıklarından Azerbaycan kadın hareketlerinin başı konuşmaya başladı. İlk cümlesi,’’Savaş dediğin erkekler arasında erkekçe olur. Biz Türkler erkeklerle savaşırız. Çocuklarımızın eline taş vermeyiz, düşmana atın diye. Ama Ermeniler erkekçe savaşmıyorlar, kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlık dışı bir şekilde katlediyorlar’’.
Evet doğruydu. Dini, milleti, ırkı, rengi, siyasi fikri, devleti ne olursa olsun hiç kimse o şekil öldürülmeyi hak etmiyordu ve hiçbir Allahın yarattığı bu şekil vahşice öldüremezdi. En yırtıcı hayvan bile bu kadar vahşet yapamazdı. En yırtıcı hayvanlar bile avının can alıcı yerine saldırır ve canı çıkmadan da yemek için parçalamazdı. Akbaba dahi avı ölmeden saldırmaz parçalamazdı. Allah günah yazmasın Allahım bunlar olurken sen nerdeydin ve neden engel olmadın. Neden bazı azmış kavimlere gazabını verirken bunlara bir şey yapmadın diye aklımdan geçirdim.
Konuşmacının anlatımıyla. ‘’Bu soykırım gerçekleştikten sonra o zamanın Azerbeycan Cumhurbaşkanı Ayaz Müttelibov, Moskova dan gelen emirle dünya kamuoyundan 4 gün boyunca soykırımı sakladı. Ben kameramana üç tane boğazı kesilen çocuk cesedi istedim. Küçücük tabutların içinde bğazları kesilmiş üç küçük bebek geldi ve ben birini Mütellibov’a götürdüm. Sayın cumhurbaşkanım siz neden susuyorsunuz, bakın halkınıza küçücük balalara bunları yaptılar. Konuşun ve dünya burada olanları bilsin, dedim. Sonrasında Mütellibov basın toplantısı düzenleyerek dünyaya yapılan soykırımı açıkladı’’. Bütün Türk milletine yapılan zulümler gibi bu da unutuldu ve dünya sessiz kaldı
Soykırımda bizzat bulunan doktor lakaplı birinden bahsetti adam soykırımı anlattığı kitap yazmış. Kitaptan alıntı okudu,’’Hocalı da Azerbaycanlı Türkleri öldürürken 8-10 yaşlarında ki bir çocuğun yanında, annesine önce hepimiz tecavüz edip sonrasında öldürdük. Biz bunları yaparken çocuk ağlıyordu, bizde çocuğu bir çiviye astık. Çocuk susmadı ağlamaya devam ediyordu. Bizde annesinin memesini kesip çocuğun ağzına soktuk ama çocuk yinede susmuyordu. Bizde çocuktan sıkıldık ve onu göğsünden dörde böldük. Öldürdüğümüz Türkleri, kendilerinin Türk köpeklerinin önüne attık.’’ Bunları okuduktan sonra ben dahil bir çok kişi gözyaşlarını tutamadı. Hanım Halilova ‘’Türklerin köpekleri diye öldürdüklerini o köpeklere yedirmişler, bu kadar çok nefret ediyorlar bizden. Orada yapılan Türklere yapılan soykırımdır. Kendilerine göre 1915 de kendilerine uygulandıklarını idea ettikleri sözde soykırımın kısasıdır’’. Herkesin çok iyi bildiği Türkün Türkten başka dostu yoktur sözünü yineledi.
Daha sonrasında Ermeniler Bakü’ye saldırınca Hanım Halilova 5000 kadını organize ederek yürüyüş düzenliyor Rus tanklarının üzerine doğru çünkü Ruslar Ermenilere yardım ediyor. Kadınlar yürüyüş yaparken erkekler ise evlerinde oturuyor ve mücadele etmiyorlar. Ben çok şaşırmıştım ‘’Naıl erkekler evde korkak fare gibi otururda kadınlar tanklara karşı yürürler’’, diye düşündüm. Oysa Hanım Halilova’nın bir tezi varmış ve onu da şöyle anlatıyor, ‘’Bizim Azerbaycan erkekleri eğer kadınları mücadeleye savaşmaya gidiyorlar. Kadın başlarınla tanklara Ermeni, Rus askerlerin tanklarına yürüyorlar biz ise korkakça saklanıyoruz’’. Böyle değip onlarda mücadeleye başlayacaklar. Biz kadınlar öyle olacağını bildiğimiz için erkekleri ayaklandırmak için kadınlar yürüyüş yaptık ve evde oturan erkeklerimiz sokaklara döküldü.’’.
Daha sonrasında Hocalı da şehit olanların bir kısmı Ebulfez Elçibey Şimdiki şehitliğin olduğu parka getirildi. Hanım Halilova Elçibev’in neden israrla bu parkı istediğini anlamamıştı. Elcibey’in kendisine yaptığı açıklamada, ‘’ 1918 de Azerbaycan da yapılan zulümde Osmanlıdan yardım istemişler. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşında Almanya’nın müttefiki olduğu için açıktan ordu ve asker gönderememiş. Onun yerine Enver Paşa ve silah arkadaşlarından birkaç kişi gönderilmiş. Enver Paşa Azerbaycan da Kafkas İslam Ordusunu kurmuş ve Ruslar Ermenilerle mücadele etmişler. Bu mücadelede şehit düşenlerde o parka defnedilmişti. Rusya daha sonrasında defnedilen şehitlerin üzerine park yaptırmış. Türklerin orayı anıt haline getirmelerinden korkmuş. Türklerden korktuğu içinde orayı park haline getirmiş. Elçibey Hocalı ve Bakü de şehit olanları da oraya defnetti. Kadınlar tankların önünde durdu ve erkekler mezar kazdılar. Kadınlar yine ön safta durup erkeklerini korudular çünkü tanklar kadınların üzerine yürürse dünya buna sessiz kalamazdı. Bu da Ermeni ve Rusların işine gelmezdi.
Halilova, öldürülen Hrant Dink cinayetinden sonra Türkiye de aydın diye geçinenlerin ve onlara yandaş olanların nasıl meydanlarda,’’Hepimiz Hrant Dink’iz hempimiz Ermeniz’’ diye slogan atmalarını dehşet içinde izlediğini anlattı. Hocalı da, Kosava da, ve dünyanın her yerinde öldürülen Türkler için kardeşlerimiz için, ‘’Hepimiz TÜRK’üz’’ diye meydanlara çıktılar sloganlar attılar mı dedi. Çokta haklıydı ve salonda alkış koptu.
Bilmediğim bir gerçeği daha öğrendim. Türküye de, Türk vatandaşı olan Ermeni halkımız haricinden 100 bin Ermeni kaçak olarak çalışıyormuş. Türk devleti bunlar nerede saklanıyorlar diye takip bile etmiyorlarmış ve bu kaçak Ermenilerin bir çoğu Türk işverenlerin yanında çalışıyorlarmış. Halilova senini yükselterek ‘’Oysa Ermenistan da yaşayan bir Türk bulamazsınız, ya öldürülür yada sınır dışı edilir’’, dedi. Evet biz Türkler buna saflık derecesinde iyi niyet mi diyelim bilmiyorum ama hak etmeyene Türk misafirperverliğini gösteriyoruz.
Halilova anlattıkça şaşkınlığım ve hayranlığım kat ve kat artıyordu. Elçibeyle birlikte yine Rusların ve Ermenilerin saldırısında Bakü talan edildikten sonra elektrikler kesik, televizyon patlamış ve evde tek sağlam kalan pilli radyo ile Türkiye TRT radyo kanalını dinlerken Kıbrıs Harekatının yapıldığını ve orada zulüm gören Türk halkını kurtardıklarını duymuşlar. Elçibey büyük bir umutla Halilova ya dönüp,’’Türkiye Cumhuriyeti zulüm gören Türkleri kurtarır ve bir gün gelip bizi de bu zulümden kurtaracak. Türk kardeşlerimiz bizi yalnız ve kaderimize bırakmazlar’’ demiş. Türk hayranlığı ve kurtarıcı olarak bizleri görmesi beni onurlandırdı ama acaba bize verdikleri bu değere ve onura layık oluyormuyuz. Bursa maçı aklıma geldi ve Azerbaycan bayraklarını yakan, ayaklarının altına alan Türklerden utandım.
Halilova, ‘’Biz Türkiye Cumhuriyetini ve Türk kardeşlerimizi bize örnek ve ÖNDER olarak görüyoruz. Keşke iki devlet bir millet yerine bir devlet bir millet olsak’’dedi. Çok haklıydı söylediklerinde. Bunun için Yıllardır devlet adamlarımızdan bir çoğu çalışmalar yaptı ama olmadı İnşallah bir gün Azerbaycan gibi diğer bütün Türk Devletleri birleşir ve Halilova’nın dediği gibi Büyük Türk Cumhuriyeti kurulur ve tüm Türk Milletinin önderi oluruz. İşte o zaman değil Avrupa üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı devletinin ve Türklerin ne olduğunu tüm dünya görür. Bu hayalim İnşallah ben ölmeden gerçek olur ve ben görürüm.
Halilova son sözlerini, ‘’Beni dinlediğiniz ve geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Son olarak da Bir Millet iki devlet olamayalım. Bir devlet bir millet olalım. Türk’ün Türk den başka dostu yok’’ Ayağa kalktı ve ‘’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’ diyerek sözlerini bitirdi.
Bütün salon ayağa kalktı. Gözyaşlarımıza hakim olamıyorduk ve avuçlarımız patlayana kadar alkışladık. Beni bu panele davet eden ve mutlaka gitmelisin diye beni teşvik eden sevdiklerime çok teşekkür ederim.
Bu panelin cd sini ulaşmaya çalışıyorum. Temin edebilirsem feca de yayınlayacağım. You tube Hanım Halilova diye yazarsanız söyleşisinin bazılarını izleyebilirsiniz. Tevsiye ederim mutlaka izleyin.
Ermeniler, Türkleri öldürdükleri halde kendilerine sokırım yaptıklarını iddea ediyorlar. Bu sözde soykırımın propagandasını çok güzel yapıp dünyada lobiler oluşturuyorlar. Ellerinde elle tutulur hiç bir gerçek belge olmadığı halde dünya devletlerinden sözde Ermeni Soykırımını kabul etmelerini ve Türkiye Cumhuriyetine tazminat ödemesi gibi yaptırımlar yapmalarını sağlamaya çalışıyorlar. 1915 de sözde Ermeni Soykırım üstünden 100 yıl geçmiş olacak ve dünya kabul etsin diye canla başla çalışıyorlar. Türk Devletinin elinde, arşivlerinde bir çok belgeler fotoğraflar varken neyi bekliyor devletimiz çok merak ediyorum. Dünya nın bu soykırımı kabul etmesi alinde Türkiye Cumhuriyeti Ermenilere çok yüklü devleti zora koşacak tazminatlar ödemek zorunda kalacak. Anadoluda terk ettikleri toprakları iade edilecek. Bu da pkk belası varken daha biyik bir belayı başımıza sarmak ve Allah korusun Türkiyenin yok olmasıyla karşı karşıya gelebiliriz. Bizlerde,ü devlet, vatan sever aydınlarımız, medya, toplum ve birey olarak elimizden geleni yapmalıyız.
Yakında da Balkan Harbi öncesi sonrası Rumeli den Anadolu ya göçe zorlanan ve bu göç esnasında soykırıma uğrayarak katledilen birbuçuk milyon Türk’ün anlatıldığı bir panel daha olacak ve onda mutlaka gideceğim. Bu panelleri düzenleyen 1912 de kurulan ve büyüyen Türk Ocakları Türkler var ocaklarda var olsun. Dünyanın bir çok yerinde zulüm gören Türklere yardım eden Türk Ocaklarına çok teşekkür ederim.
21.02.2013
ESÖ
YORUMLAR
Zalimlerin akıbeti düştükleri kan girdabının içinde boğulmaktır.
Allah daima mazlumlar beraberdir.
Bu gün kendini kudretli hissedenler .Allah'ın gazabı karşısında çok yakında zelil duruma düşeceklerdir.
Ölüm mukadderdir.
Önemli olan bir dava uğrunda ölebilmektir.
Bizim davamız mazlumlardan yana olmak zalime dur demektir.
Varsın ölüm gelsin vız gelir.
Asla Hakk'ı haykırmaktan vazgeçmek yok.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın
yüce gönlünüzden mutluluk hiç bir zaman eksik olmasın.
Saygılarımla
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
GÜLDESTE
efendim kaç gazetede bu hocalı katliamı yazıyor hepimiz hırantız diye sokaklar dolarken hepimiz türküz diye sokağa inen varmı yok çok vahim bir durum bu hocalı katliamında ermeni bir doktor canlı canlı bir çocuğun derisini yüzüp saatine bakmışki insan bu şekilde ne kadar canlı kalabiliyor diye ve yedi dakika dayanabilmiş böylesne vahşice işkenceler yapmışlar bunu türk medyası hep saklıyor yazmıyorlar türkiyede çalışan onca kaçak işçiye bilinçli olarak göz yumuluyor böyle bir ülkede yaşıyoruz kendimize düşman düşmana dost bir millete döndük allah sonumuzu hayır etsin kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
bu katliamı bilsekte senin kaleminle dahada bilgi sahibi olduk...sen yazınca güzel yazıyorsun eray kardeşim sağol varol... saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar sevgiler
Eray Hanım,Üvendireyi dürten yazınız , acaba kaç okura gerçekleri anlatabildi merak edip tam 14 kişiye ''Hocalı katliamı'' nı sordum ancak sonuncusu bilebildi.
Eğitici öğretici yazınız için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar selamlar
Sevgili Eray burnumun direği sızladı yazını okurken. Gerçekleri görmekten neden korkuyoruz.
Türkün Türkten başka gerçekten dostu yok. dost diye gider emperyalist Amerika'ya sarılanlar
acaba bu gerçekleri neden görmezden geliyorlar. Türk birliği ne güzel olurdu.Yıllardan beridir
ben de bunu düşünürüm. Neden kendi gücümüz dururken başka güçlerin sığıntısı olur, ülke
haklarımızı çiğnetiriz..
Gönülden kutluyorum arkadaşım,
en içten sevgilerimle..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve sevgiler
Bir taraf da tek birey diğer tarafta bin insan suçları olsa da öldürülmüş olsalar kadın çocuklar.Bizim medya ve patronları kimlerin elinde olaylar yazmayan..
Tebrik ederim saygılarımla.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar
Bir zamanlar marşlarda "Şeyh Şamil" den bahsedilirdi.Mustafa Cemiloğlu'ndan,Uygur Türklerinin başbuğû "İsa Yusuf Alptekin" den...
Bir de Rusya'ya girmesi yasaklanan Prof.Dr.Turan Yazgan Hoca'dan.
Bir destan gibiydi hayatları...
Büyük davalara adanmış büyük yaşamlar sürdürdüler ve gittiler.
Büyük davalar büyük omuzlar ister taşınmak için.
"Yiğit yarasını yiğit olan taşır " demiş atalarımız.
Hocalı Katliamını göremeyen gözlere ne demeli ???
İnsanlık onuru adına ayağında "Kıl Burkulan" puştlar için dünyayı ayağa kaldıran "İnsan Hakları "örgütleri ve memleketimizdeki "lavuklarımız" nerde???
Bırakalım onları.....Biz Nerdeyiz?
Aklımızı başımıza almamız gerektiğini hayl-kıran yazınızdan dolayı teşekkür ve tebriklerimi sundum.
Selam ve saygı ile.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuduğunuz için telekkürler Allah Türkhalkını korusun
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selam ve saygılar