- 579 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
node
Umur un, umur sama öyküsü ...
Akordu bozuk ,
saat kaç farkında mısın?
Önemli değildi onun için, bir sokak kedisi yaşamaktan başka ne isteyebilirdi ki yaradandan?
Dan dan, dumur Umur’un kaderi. Kimi zaman yirmi beş kiloluk, kimi zaman da altmış; çuvallar taşıyordu. Hak etmekten bahsetti adam. Umur aldırmadı. Umur samaz idi.
Şarkı dinledik. Sinir edici bir laftı.
Yemek yedik.
Uyuduk.
Yürüdük.
Öpüştük.
Öldük.
Çokça yalan atabiliyordu herkes. Umur sasa, belki her şey değişebilirdi. Hiç kimse, hiç bir şeyi, hiçbir kimseyle, hiçbir niyet ve hiçbir vakit ile beraber hiçbir şey olacağını bile bile hiçbir şey yapmaya hiçbir zaman kalkışamazdı.
Şarkı dinliyoruz ne güzel, dedim. Umur sayamazsın dedi. Neyi dedim? Hiçbir şeyi dedi.
Ayağına bakındım. Benim ayağım ne kadar büyüktü Allahım? Kimin evine gidersem gideyim, kapıda bekleyen en büyük ayakkabı benim oluyordu. Bir de hep resmi takılıyordum. Oysa resmedecek bir nasibim de yoktu.
Umur sayamadık. Umur samazsak, umurlanamazdık. Umur ah dedi, Ah Umur dedim.
Akordu bozuktu bir şeylerin.
gitar çalamazdım, ya da kaval gibi blok flüt, ya da öğretmen olamazdım. oysa öğretmen olabilecek kadarından fazla sabırlıydım. en azından iki yıl denemiştim. dedem nasıl uçak kaldırdığını iddia edebiliyorsa, ben de yapa bilirdim bir şeyler. Yapmıştım da.
Tırnaklarım nasıl da lezzetliydi.
38’i bekliyordum. Bir keresinde ’en baba itiraflar’ diye bir siteye girmiştim ve bazı insanların fantezi itiraflarını okumak zorunda bırakmıştım kendimi. 38 numaralı otobüs de seks yaptığını iddia ediyordu manyak. Manyaktı,k. Otobüs gelmeden, arkamdaki yaşlı amcalara ve teyzelere bakındım. İnsanlar tanıdıktı, insandılar, ama bir siyah kedi, teyzelerin tam arasında kapısı açık bırakılmış apartman girişinde bekliyordu. Arabalara bakınıyordu. Bakışları nasıl da insancıldı, kahretsin. Umur takınmamıştı bu sefer. En trans hikaye, kediydi.
Mart geliyor diye saçmasapan bir sürü latifelere boğulabilirdim. Umur samasak, dedim ne olurdu.
En magazinsel baldır okşamalarıydı.
Sırtımda taşıdığım en ağır şey, hiçbir zaman spor salonunda kaldırdığım ağırlık değildi. Sırtım, omuzlarımın kaldırdığı ağırlığı, o şeyi henüz kaldırmamıştı. İT ilinmeye alışmıştı. Sanki birileri hala konuşuyordu gibiydi. Birileri...
Ya Rabbim, seneler sonra onu gördüm. Tekin ekmek fırını karşısında. Görünce ağlamamak için yürümemi hızlandırdım. Onu görünce, hayatım alt üst oldu. Yeniden görmek...
Seneler önce arkadaş sigara içerken, yanımıza gelmişti bizimle sohbet etmek için. Seneler sonra hala yaşıyordu ve ...
Umursayabilirdim bazı şeyleri yine de. Küfür etmiyordum. İsyan değildi.
Neden Allahım? Neden?
..
Devam etmek istedim. İlk koyduğum metin üzerine mütalaa etmek istedim. Kelimelerimle tartışıyordum. Çok tatlıydı o. Umur’un artık annesi yoktu. Kahretsin!
İyi insanlardık.
Ben seni kaybetmek istemiyorum dedim, denedi.
Kuzey gönlü alınmış bir kaleydi, eriyorduk güneye. Mavi bir boya, armudun kıçına doğru sürünen siyahlıklardan başka bir şey değildi.
Tırnakların nasıl da lezzetliydi.
Şeftalinin, muhallebinin ve üzümün kokusunu bilirken, gözümü kaldırdığımda saçlarımın dibindeki raflara, kapaklar açıldı ve parmaklarımda kokusunu alabiliyordum.
En son nerede kalmıştık?
tabl onun yar usu boy anmıştı. iki yumurtayı yağda kırıp, her şeyi hazır etmiştik. sarılar senindi.
Ne demiştim, çoktan uyuttum dizlerinde.
...
Üç dedim. Seni üç kez sevdim. Yine her şey, aşk’la başladı.
Doğdum, yaşadım, öldüm. Üç kere sevdim.
Nasıl de, kapanış sırasındaki ağlamaktı,k.
Bu sefer sondum.
Son, onun, hiçbir kız çocuğu ağlamayacaktı.
gömleğimin yakasından öptü, dudağım kirli dedi. artık hiçbir şey temiz kalamaz, yaşamak istediklerimizden başka ..
Bazı şeyleri yazamazdım. Sen öyle istedin.
node Yazısına Yorum Yap
"node" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.