ODAYA SERDİM KİLİMİ
Evlerinin yakınında kurulan çadırlar küçük Azra nın çok ilgisini çekmişti.Sürekli camdan çadırları izliyor, gelen neşeli müziklerle içi içine sığmıyordu.Çadırların etrafında oynayan çocuklar tam da kendi yaşlarındaydı.Ara sıra onlara el sallıyor kendini göstermeye çalışıyordu.Kimse onu görmese de o el sallamaktan hiç vazgeçmiyor el salladıkça kendini oraya dahil ettiği hayaliyle mutlu oluyordu.
Annesi ve babası bütün gün çalışıyor ,evde çok sıkılıyordu.Evde ağabeyleri ablaları vardı ama onunla çok da ilgilenmiyordular.Çok sıkıldığı bir anda yine çadırlardan neşeli müzikler geliyordu.Camdan baktı ve çocuklara el salladı.Çadırların oradan küçük bir kız sonunda karşılık vermişti.Artık her gün birbirlerine el sallar olmuştular.Birbirini hiç görmeden sevmişler güzel ve farklı bir arkadaşlık kurmuştular uzaktan uzağa.
Dışarıda oynadığı bir gün çok uzak olmayan çadırlara gidip arkadaşını yakından görmek istedi.Çadırlardan gelen güzel müziğe kendini kaptırmış oynayan kadınları da görmek istemişti.İlk önce uzaktan oynayanları izledi.Çok neşeli hayat dolu insanlardı.
Arkadaşı geldiğini fark edince elinden tutup hemen oyunun ortasına çekti küçük kızı.İkisi de dokuz yaşlarındaydılar.Beline bağladığı şalı çıkarıp ,misafir gelen arkadaşının da oynamasını istedi.Takılan şala ses çıkarmadı küçük kız ama oynamayı bilmiyordu.Arkadaşını sıkıştırmak istemedi ve çıkarıp kendi beline takıp oynamaya başladı.
Odaya serdim kilimi
Gel otur benim gülüm
Diye çınlayan mahallede hiç bu kadar içten gülen güzel yüzler görmemişti küçük kız.Oyunlar bittikten sonra arkadaşıyla daha çok tanışma fırsatı bulmuştu.Çocuk masumluğu ve temizliğiyle dost olmak ne çabuk ve ne kadar da basit bir işti.
Onların konuşacak hiç bir şeyleri yoktu.Birbirini sevmiştiler metrelerce öteden.Öğrenmeleri gereken ,merak ettikleri,onlar için önemli hiçbir konu olamazdı.Yarın yine geleyim mi dedi küçük kız.Tabi gel oynarız dedi diğeri ve ayrıldılar.
Yakından arkadaşını ve yaşantısını gören küçük kız onu çok sevmişti.Ailesi de çok sıcak kanlıydı,kimse bu kim nereden tanıdın demeden bağırlarına basmıştılar.Çok eğlenceli,neşeli,mutlu inanlardı hepside.
Er tresi gün de gitti küçük kız çok eğlendi ve geldi..Bir gün arkadaşına hep ben geliyorum ama sende bize gel dedi.
Yine bir gün arkadaşı gelmeyince gitti ve zorla aldı eve getirdi.Niye gelmek istemediğine bir türlü anlam veremiyordu.Apartmandan içeri girerken komşulardan biri olan Ayhan amcası rastlamıştı.Tam bak Ayhan amca benim arkadaşım diyecekken adam avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.Siz deli misiniz,nasıl bir ailesiniz ,nasıl bir şey bu,nasıl yetiştirdiler siz diye söylenen adamın yüzüne bakan küçük kız anlam veremediği halde ağlamaklı olmuştu.Bağırdığına göre ,nasıl bir insansınız dediğine göre iyi bir şey demiyordu Ayhan amca diye düşündü.Adam bir türlü susmuyordu,çok öfkeliydi.
Kızım neden bunları apartmana sokuyorsunuz şimdi ayakkabılarımızı çalar bunlar deyince küçük kızın başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü .Hemen arkadaşının yüzüne bakmak istedi.Fakat arkadaşı çoktan kaçıp gitmişti.
Belli ki kız kendisini horlayan ,küçük gören insanlara çok alışıktı.Bilmeyen küçük Azraydı.Ayhan amcası bağırıp çağırarak gitti.Azra da ağlayarak eve girdi.Ablasına arkadaşını kovduğunu hırsız dediğini söyledi.Çok kırılmış ve arkadaşına mahçup olmuştu.
Akşam anne ve babası apartmana adım atar atmaz Ayhan bey yollarını kesmiş ve çocuklarını terbiye etmelerini onlar yokken tehlikeli şeyler yaptığını söylemişti.Bu diyaloğ da anne ve baba çocuklarıyla konuşacaklarını sonra döneceklerini belirtmiş ve ayrılmıştılar Ayhan beyin yanından.
Küçük Azra anne babası eve girer girmez Ayhan amcasını şikayet etmişti.Anne ve baba bir müddet sessiz kalmış küçük kızın üzüntüsüne ortak olmuştular.
Azra ya bunu anlatmak çok zordu nasıl anlatacaklarını da bilemiyordular.İnsanlar arasında ayrım yapılamayacağını öğretende onlardı çünkü.
İlk önce küçük kızı sonuna kadar dinlemeyi tercih etmiştiler.Azra onların çok iyi insanlar olduğunu ,çok neşeli ve sıcak kanlı misafirperver oduklarından bahsetmiş ve yaşam tarzlarından ne kadar rahat ve güzel yaşadıklarından küçük kesitler sunmuştu anne ve babasına.Hatta annesine onlar gibi yaşamak istediğini söylemiş ne olur anne bizde öyle olalım demişti.
Anne ve babası küçük Azrayı dinledikçe daha bir çıkmaza düşmüştler.Azra zevkle ve iştahla çingenelerin hayatını anlatırken ne kadar özendiğini göstermişti.Annesine sokakta bulaşık yıkayıp dökmek çok zevkli deyince kadın şaşırmış ve sen nereden biliyorsun demişti.Azra arkadaşıyla yıkadığı bulaşıkları anlatırken bunun yanında annesinin ne kadar boşa yorulduğundan onların hiç toz almadığından ev sürürmediğinden,cam silmediğinden bahsetmişti.Küçük kız için Çingenelerin hayatı özgür ve mutlu geçiyordu.Azra o kadar hızlı ve sevinçle anlatıyordu ki.O güzel bir dünya keşfetmiş ve anne babasını da çağırıyordu.Masal gibiydi Azra ya göre bu hayat.Kendi hayatlarının ise bir sürü sıkıntısı vardı.Annesine dışarı çıkar çıkmaz toprağa basmanın mutluluğundan bahsediyordu,sürekli oynadıklarından ,mutlu olduklarından ,gereksiz işlerle uğraşmadıklarından.Annesinin en çok da dışarıda yıkadıkları bulaşık sularını şap diye dışarı atmanın zevki tatmasını çok istiyordu.Çok heyecanlıydı.
Azra için sınıf farkı diye bir şey yoktu.Arkadaşının kıyafeti de hiç dikkatini çekmiyordu.Çünkü o çocuktu ,toplumdaki bir çok anne babadan daha iyi bir anne ve babası vardı.İnsanlar arasında ayrımı asla kabul etmeyen güzel yürekli insanlardı ve onlardan bu konuyla ilgili hiçbir şey duymadan büyüyordu.
Söze ilk önce babası başladı:’’Azracım arkadaşlık çok güzel bir şey ne güzel arkadaş olmuşsunuz.Onlar öyle yaşamayı tercih ediyorlar ,öyle mutlular.Alışkanlık edinmişler bu tarz yaşamayı,onlar öyle rahatlar ama sen rahat edemezsin çünkü öyle alışık değilsin’’ diye devam ederken Azra babasının sözünü kesip’’Hayır babacım ben çok rahat edebilirim anlattım ya hep piknikte gibiler ne güzel’’diye çıkışır.Bu söz üzerine anne ve babası gülmeye başlarlar.
Baba yeniden anlatmaya başlar’’Kızım diyelim ki banyo yapacaksın nasıl olacak çok zor.Hem hatırla pinikten gelince ne kadar yorgun oluyordun.Tamam bizim hayatımızda daha çok iş var belki ama onlarda rahat değiller,belki alışık olduklarından rahat olabilirler ama biz olamayız.Hem düşün Azra tam uyumuşsun çadırın kapısını birisi açar seni uyandırır.Bazen gürültü gelir çünkü ses geçirir bezler ama bizim evimiz öyle mi’’der
Azra yavaş yavaş babasına hak vermeye başlar.Babası onu tatilde köye ,hatta yaylaya bile götüreceğini söyler.O zaman dışarıda bulaşık yıkamaya doyacağının sözünü de verir.
Annesi yarın arkadaşını ziyaret edip tanışalım kızım der.Azra çok sevinir.Annesi çalıştığı için evde olmadığını yabancıları eve getirmemesi gerektiğini söyler.Ayrıca bahçede oynamalarının da hiç bir sakıncası olmadığını belirtir.Ayhan amcası gibi bahaneleri yoktur onların o nedenle Azra yaşadığı bu olaya karşı anne babasının tutumunundan dolayı , onların sözlerini kabullenir.
Sabah olunca annesiyle markete gidip arkadaşına ve ailesine b ir çok yiyecek ve hediyeler alırlar.Azra ve annesinin ziyaretlerinden son derece memnun olurlar.Azra arkadaşına bir bebek ve çeşitli malzemelerle gitmenin keyfine varır.
Yıllar geçer Azra büyür, evlenir.Trafikte çiçek satan Çingenelere dikkatle bakıp hep o arkadaşını arar.
.
YORUMLAR
Yürükçü
OLMAZ YA
Ben bir çingene delikanlısı olsam ;
Sen de bir çingene kızı .
Senin kalbini çalsam .
Hoyratca rüzgar essin saçlarına .
Sen yarı erkek .
Kaybetme korkusu her an .
Falıma bakarsın,bakla açarsın .
Hovardaca bakarım kızıp kalkarsın .
Kıvırıp yürürsün nispet yaparsın .
Maşa yaparım kalbini tutmak için .
Meyva çalarım .
Elbise alırım ,allı ,sarılı
Yeter ki gitme çingenem .
Dinimden de geçemem senin için ,
Günah torbam olursun her an...
Çocuk her yerde çocuktur,tebrik ederim saygılarımla.