BU ÖFKE BAŞLARSA BİR GÜN
Bu öfke dinmez bir başlarsa.Gün çekilir gökyüzünden hiddetimden.Ay silinir karanlıktan.Dağlar yırtılır bir bez parçası gibi, şimşekler sopam olur savurduğum. Yeryüzü bir sofra bezi gibi silkelenir tarafımdan. İnsanlar ölür sesimden. Ne Köroğluyum, ne Deli Dumrul. İçindeki öfkeyi kusan bir yanardağım yüzyılların gerinden gelen. Lavlarım var akıttığım, lavlarım var püskürttüğüm. Yaklaşmayın yanarsınız.Yaklaşmayın uçarsınız.
Bu öfke dinmez bir başlarsa. Set çekseniz ne yazar? Yıkar gider kağıt parçası gibi. Çığ olur büyür, sel olur taşar bentleri. Hangi beden siper olacak bedeninize? Hangi can destek olacak canınıza? Şaşarım aklınıza ey ahali! Bırakır gidersiniz evladı ayalinizi.Toz bulutu olursunuz çöllerde , kutuplarda kar zerresi olursunuz eksinin altında.
Bu öfke, taşı kırdığında, göğü savurduğunda, yumuşağı sert eylediğinde.Güzeli çok güzel yaptığında, kötüyü beter ettiğinde. Bu öfke, içimizdeki buz dağlarını erittiğinde, yangınları heybetiyle söndürdüğünde, depremleri tetiklediğinde. Hortladığında nahak yere katledilenlerin ruhu, Hamlet psikolojisi, psikopat bir cereyan oluştuğunda insanlarda. Karanlık kuşları gökyüzünü sardığında bir çarşaf gibi, siyah bir çarşaf gibi hem de. Kuşlar düştüğünde sebepsiz gökyüzünden bir bir, ağaçlar devrildiğinde yegan yegan, ormanlar yandığında külliyen. Binalar devrildiğinde, köprülerin altında sular geçtiğinde çoktan. Üsküdar’a atını sürdüğünde; atı alan, yatı alan, katı alan.
Korkun benden.
Canavarlaşan insan ruhu, pimi çekilmiş bir bombadır.Var mı daha sefili?
Bir makinedir durmadan yakan yıkan. Var mı daha canisi?
İnsanları kaybetmeyin ki kaybolmayasınız insan içinde.
Yitip gitmeyesiniz faili meçhuller sokağında.
Sert bir yazı oldu. Sopa ile yazdım.Bu sopa kalemimizden dökülenlerin beynimize anlam yönüyle vurduğu sopadır, aldanmayasınız sakın. Anafor içindeyim, mazmunlar herkese açık.
Sopa, sıpa sopa ister
Sıpa, sopa der.
Sopa sopalar.
Sıpa kim, sopa kimde?