- 762 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN
“Sinyora sizi bir haftadır tanıyorum. Her sabah başka bir elbise ile geliyorsunuz, oysa ben her gün aynı elbiseyi giyiyorum. Zarif bir güzellik salonunda geçirecek zamanı ve harcayacak parası olan biri gibi her gün saçlarınız yapılmış ve yüzünüz makyajlı geldiniz. Her öğleden sonra bu binanın kapısında sizi eve götürmek için bekleyen şoförünüzü ve arabanızı görüyorum. Eminim gerçekten zarif bir eviniz ve komşularınız vardır. Oysa biz madenci eşleri bize lojman olarak verilen küçük evlerde oturuyoruz. Ve kocalarımız öldüğü, hastalandığı veya işten atıldığı zaman, evi doksan gün içinde terk etmek zorundayız. Şimdi sinyora söyleyin bana; sizin durumunuzla benimki arasında hiç benzerlik var mı? Siz ve ben bu kadar farklıyken, ikimiz arasında hangi eşitlikten konuşacağız?”
Yukarıdaki sözler Bolivyalı bir maden işçisinin eşi olan Domitila Borio’nun dur. Domitila Borio maden işçilerinin mücadelesinde, önemli görevler üstlenen, bu yüzden işkenceler gören ve bu işkencelerde çocuğunu kaybeden bir kadındır.
Günümüzde benzer öyküler yanımızda yöremizde ne çok vardır.
İnsan ırkının diğer cinsi olan kadınlar,
Dünyanın kadınları,
Kölenin kölesi kadınlar,
Kimliksizleştirilmiş, hiçleştirilmiş, sindirilmiş, kanıksandırılmış, inandırılmış kadınlar,
Başkaldırdığında törelerle, geleneklerle, medeniyetle, siyasi, ekonomik kültürle kafasına vurulmuş kadınlar.
Cahil bırakılarak körleştirilen kadınlar,
Sesi duyulmasın diye kısılan, yürek çığlıklarının sözcüsü olamayan kadınlar,
Ne çok şey vardır ezilenin kölesi olan kadından yana…
Şimdilerde 8 Mart’ın kutlanmasında, kurulu sistemin oynadığı oyunlara gelerek, bir karnavala dönüştürülen, içi boşaltılmış “eylemcikler” düzenin ekmeğine yağ sürmekten öteye gidemez.
Yukarıdaki Domitila’nın örneği bize bir ayna olabilmelidir.
Eşi, yoldaşı, çocuğu düzenin tazikli sularının çarkları altında çırpınırken çelikten duvar ören kadınlar olabilmek.
İnsan olmanın haklı gururunu bedeninde taşıyabilmek…
Yaratıcı, örücü, değiştirip dönüştürücü gücünü kullanabilmek…
Cins, ırk, din, milliyet, tüm öteki ayrımı yapılmadan ezildiği gerçeğini bilinç düzeyinden öte, içselleştirmek, öne çıkmak…
Sınıfımızın yanında, kadın erkek el ele, birlikte kurtuluşu görmek ve yürümek üstüne üstüne…
Çözümün başlangıcı olacağı inancımızı da kaybetmeden bir 8 Martı daha karşılamak bize düşer…
deren bulut
YORUMLAR
Kimliksizleştirilmiş, hiçleştirilmiş, sindirilmiş, kanıksandırılmış, inandırılmış kadınlar.....
Şimdilerde 8 Mart’ın kutlanmasında, kurulu sistemin oynadığı oyunlara gelerek, bir karnavala dönüştürülen, içi boşaltılmış “eylemcikler”....
BU SÖYLEMLERE KATILMAMAK MÜMKÜN MÜ? YAPMACIK VE KOF KUTLAMALAR...
Sınıfımızın yanında, kadın erkek el ele, birlikte kurtuluşu görmek ve yürümek üstüne üstüne…
EVET...YÜRÜMEK ÜZERİNE....ÇİRKİNLİKLERİN, YOZLAŞMIŞLIKLARIN, ÇAĞDIŞILIKLARIN...
Yazarı ve emeğini kutluyorum.
Sevgiyle..