- 612 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SAYIN BAŞBAKANA İÇTENLİKLİ BİR ÖNERİ
SAYIN BAŞBAKANA İÇTENLİKLİ BİR ÖNERİ
Dr. Sadık Özen
Sayın Başbakan son günlerde yaptığı konuşmalarda son derecede olumlu söylemlerde bulunuyor. Bunları yakından izliyor ve kendimi yeni umutlara kaptırıyorum.
Çevresinde bulunan bazı politikacı, yazar ve medya organlarının; “Cumhuriyetin kuruluşundan sonra en büyük devrimci” benzetmesiyle, Sayın Başbakan’ı yeni bir Atatürk olmaya imrendirme çabası içinde oldukları görülüyor.
Bu son derecede güzel bir gelişimdir ve Sayın Başbakan’ın da bunu benimsediği görülüyor. Sayın Başbakan keşke yeni bir Atatürk olabilse, onun yolundan gidebilse yeter. İnanın, bir Atatürk sevdalısı olarak, Mustafa Kemal’in Askerlerinden biri olarak, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı bir yurttaş olarak bunu ilk alkışlayanlardan biri ben olurum.
Türk toplumu, Atatürk’ün vefatından beri, sürekli olarak yeni bir Atatürk’ün varlığına ihtiyaç duymuş ve bu yönde temennilerde bulunmuştur. Bazı Atatürk düşmanları ve Karşı Devrimciler dışında bu istek günümüzde de geçerlidir.
Ah keşke, ülkemizin başına; içinde bulunduğumuz bütün olumsuzlukları ortadan kaldıracak, bozulan Ulusal Birliğimizi ve huzurumuzu yeni baştan tesis edecek, Bağımsızlık, Egemenlik ve Toprak Bütünlüğümüz’ün savunulmasını, Cumhuriyetimiz’in temel ilkelerinin, Anayasamız’ın, Atatürk İlke ve Devrimleri’nin korunması ve kollamasını üstlenecek, bunun için her türlü özveride bulunmaya hazır, kişisel çıkar duygularından arınmış ve kendisini milletine adamış yeni bir Atatürk çıksa içimizden !..
Peki, beklenen bu kişi Sayın Başbakan olabilir mi?
Ben olabilir diyorum, ama bunun önemli koşulları var. Aşağıda bunları, iyi niyetle, birer birer sıralamaya çalışacağım. Eğer Sayın Başbakan bunları yapabilecekse neden olmasın ki !...
1- Önce “sözde” değil “özde” mantığı ile hareket etmeli ve son günlerdeki söylemlerini eyleme dönüştürmelidir. Bunun için ilk yapacağı şey; çevresinde çöreklenmiş yılanlardan kurtulmak olmalıdır. Kindar ve bölücü politikacıları, Karşı Devrimcileri ve Satılmış Medya’yı yanından uzaklaştırmalıdır.
2- Halka, bugün söylediklerini yarın yapabileceğinin, yani sözünden dönmeyeceğinin ve döndürülemeyeceğinin güvencesini vermelidir.
3- Kindar, intikamcı, uzlaşmaz ve saldırgan tavırlar göstermemeye, alçakgönüllü olmaya, her gün/her yerde konuşmak yerine, fikir ve görüşlerini gerektiği zamanlar açıklamaya özen göstermeli ve kendisini buna alıştırmalıdır.
4- Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı izlenmiş olan; küçük düşürücü ve hasmane sayılabilecek politikanın son bulması için çaba göstermelidir. Manevi değeri büyük olan “Her Türk anasından asker doğar” söyleminden rahatsızlık duyulması yeniden gündeme taşınmalıdır.
5- Yargıya gerçek bir bağımsızlık kazandırılabilmesi için ciddi çalışmalar yapılmalı ve yargı üzerinde baskı yaratan unsurlar ortadan kaldırılmalı, Yargı bağımsızlığının ifadesi “ADALET MÜLKÜN VE HAKKIN TEMELİDİR” kavramına uygun hareket edilmesini sağlayacak yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
6- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğüne yaraşır yeni bir Anayasa’nın; sadece Sayın Başbakan’ın kendi partisi tarafından, onun katkısı, desteği ve oy çoğunluğuna dayalı olarak değil, milletimizin tümünü kucaklayan, adaleti ve eşitliği sağlayabilecek bir çalışma yapılmalı ve halkımız buna inandırılmalıdır.
7- Sık sık sözü edilen Sözde Demokrasi yerine Gerçek Demokrasi kurallarına uygun olarak; Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası’nın çıkarılması yoluna gidilmelidir.
8- Geçmişte yaşananlarla ilgili intikamcılık duygularının ve Karşı Devrimcilik hareketlerinin ürünü olarak ortaya çıkarılmış; Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda, gerçek suçlularla suçsuzları birbirinden ayırt edecek bir sistem uygulanmasının yolları açılmalıdır. Son günlerde Sayın Başbakan’ın da sözünü ettikleri; bu davalar nedeniyle mağdur olanların durumlarına ivedilikle çözüm bulunmalıdır.
9- Yapılan yolsuzluklar ortadan kaldırılmalı, bunları yapanlardan hesap sorulmalı ve yeni yolsuzluklar olmaması için önlem alınmalıdır.
10- Savurganlıklar önlenmeli ve kurumlar arasında daha koordineli bir hizmet verme yöntemi bulunmalıdır.
11- Din siyasete alet edilmemeli, Atatürkçü ve Ulusalcılara “Dinsiz” damgası vurulmaktan vazgeçilmeli, bu insanların da “İslam” oldukları kabul edilmeli ve İslami ayrımcılık yapılmasından vazgeçilmelidir.
12- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğü içinde “Tek Millet”, “Tek Bayrak” ve “Tek Vatan” ilkesinden hiçbir surette vazgeçilemeyeceği ve bu konuda hiçbir ödün verilemeyeceği bütün dünyaya ilan edilmelidir.
Bu önerilerin çoğaltılması mümkündür. Eğer bu konularda olumlu adımlar atılırsa, diğerleri de kendiliğinden gelecektir.
Bu açıklama ve önerilerden sonra Sayın Başbakan yeni bir Atatürk olabilir mi sorusuna yanıt verelim.
Ben kendi adıma; eğer Sayın Başbakan bu önerilere uyarsa “Niçin olmasın ki, bal gibi de olur” diyorum. Zira, benim anladığım Atatürkçülük budur ve yeni bir Atatürk olabilmek için bu sayılan niteliklere ve ilkelere sahip olmak yeterlidir.
Sakın “Olmaz, olmaz” demeyin. Belki de Sayın Başbakan’ın tümüyle kendisini yenileme zamanı gelmiştir. Bütün insanlar hata yapabilir ve gün gelir, pişmanlık duyar ve hatasından dönmek isteyebilir. Bunu yapabilmek bir erdemdir. Sayın Başbakan’ın son günlerdeki tutumu ve yaptığı konuşmalar, benim böyle düşünmeme yol açtı. Zira ben son derecede iyimser bir kişiyim.
Hem iyiye kullanacak olsa Sayın Başbakan; Atatürk’ün niteliklerden bazılarına sahip bulunuyor. Boyu posu yerinde ve yakışıklı. Hitabet gücü ve insanları ikna kabiliyeti var. Güzel konuşuyor, halkı etrafında toplayabiliyor ve çılgınca alkışlanıyor. Atak bir yapısı var, ani kararlar verebiliyor. Cesur bir insan, büyük devletlere rest çekmekten bile korkmuyor. Büyük bir oy potansiyeline sahip.
İçinde bulunduğu olanaklarla Sayın Başbakan “Tek Adam” olabilir. Ama Atatürk gibi biri olabilmesi için, onun ilkelerine sahip olması gerekiyor. Aslında Sayın Başbakan’ın, Cumhuriyet döneminin bir çocuğu olarak; bütün bu ilkelere sahip olması gerekiyor. Yapması gereken sadece aslına dönebilmektir.
Ah keşke onun bu hayali gerçekleşebilse. Bu takdirde benim de hayallerim gerçekleşebilir. Çünkü ben bir Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısıyım. Türk Milletinin bütünüyle Atatürk’ün yolunda olmasını istiyorum.
Saygılarımla…
17 Şubat 2013
YORUMLAR
ÖNERİMİ GERİ ALDIM. UMUT FAKİRİN KATIĞIDIR. AMA BOŞA UMUTLANMANIN DA İNSANIN KENDİ KENDİSİNİ ALDATMAKTAN BAŞKA BİR ANLAMI YOKTUR. HASBELKADER BİRİLERİ GELİP BÜYÜK ATATÜRK'ÜN MAKAMINA OTURABİLİRLER, AMA ASLA ONUN GİBİ OLAMAZ, ONUN YERİNİ TUTAMAZLAR. YAŞADIKLARIMIZLA ATATÜRK'E OLAN BORCUMUZ, SEVGİMİZ, BAĞLILIĞIMIZ VE ÖZLEMİMİZ HER GÜN BİRAZ DAHA ARTMAKTADIR. TEK TESELLİMİZ ONUN YOLUNDAN AYRILMADAN, ONUN İZİNDEN YÜRÜYOR OLABİLMEMİZDİR.
NE YAZIK Kİ, SAYIN BAŞBAKAN MARDİN KIZILTEPE VE MİDYAT'TA YAPTIKLARI KONUŞMALARDA YENİ BİR ATATÜRK OLAMAYACAKLARINI BİZZAT KENDİLERİ AÇIKLADILAR. BÖYLECE BÜYÜK BİR İYİ NİYET VE İÇTENLİKLE YAPTIĞIM ÖNERİLERİN BOŞA ÇIKTIĞINI GÖREREK ÜZÜLDÜM. DEMEK Kİ, OLMAYACAK KONULARDA UMUTLANMANIN BİR ANLAMI OLMUYOR. BİR OKURUMUN DEDİĞİ GİBİ: "OLMAYACAK DUAYA AMİN DENMEZ" BU GERÇEĞİ BİR KERE DAHA ÖĞRENMİŞ OLDUM.
sadikozen tarafından 2/18/2013 6:56:02 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın hocam, hiç kimse kimsenin ne yerini tutar,ne de onun gibi olmaya çalışsa da olamaz..Atatürk gibi olunmaz ,Atatürk doğulur.İşin doğrusu bu.Sayın Başbakanımız kendisi olarak bir idoltür,farklıdır,tıpki siz gibi biz gibi .Üstlendiği sorumluluk gereği zaman zaman önceki liderlerden örnek alması,bazen onun gibi davranması doğaldır.Çünkü bizler her zaman Atatürkün izindeyiz.Ne kadar farklı olursak olalım dünyanın hayran olduğu örnek aldığı Atatürk gibi bir lidere sahibiz.Çok şanslıyız.
Geçek şu ki, her liderin,her siyasetçinin ,her devlet adamının,her yöneticinin baş ucu kitabında bir Atatürk vardır.Herkesin hayatının belli dönüm noktaları Atatürkün hayatı ile,eserleri ile kesişir.Yapılan güzel ve olumlu işler hep onunla biter.
Güzel yazınızı keyifle okudum
İyi ki varsınız
sadikozen
Bu yazımın, Büyük Atatürk'e ne kadar özlem duyduğumun ve onun ilkelerinin paylaşımına ve yolundan gidilmesine katkı sağlamak amacı güttüğünü bir kere daha ifade etmek amacıyla yazıldığını değerlendireceğinizi umarım.
En derin sevgi ve saygılarımla...
Sayın Sadık ÖZEN,
“Siyasal etkinliğin azınlık egemenliğine dayandığı toplumlarda, rejimin adı ne olursa olsun, sistemin niteliğini belirleyen temel öğe tutuculuktur. Değişmeyi savunan iktidar ve güç sahiplerinin rejim üzerinde kurmuş oldukları egemenlik, doğal ve kaçınılmaz olarak siyasi partileri de içine almakta ve bu egemenlik bir zamanların düzen karşıtı partilerini, düzeni savunan partiler haline getirmektedir.
Bunun gerçek nedeni, parti yöneticilerinin görüşlerini geliştirip bugüne uyum sağlamaları değil, parti yönetimlerinin egemen sınıf tarafından ele geçirilmiş ya da denetim altına alınmış olmasıdır. Burada artık, halkın haklarını savunan partilerden söz etmek mümkün değildir…
Kitlelerin sorunlarına çözüm getirmenin aracı olan siyasal partiler, tersine işleyen bir süreç içine sokulmuştur. Küreselleş söylemlerinin yarattığı karmaşa içinde günümüzde yaşanan somut gerçek, siyasi partilerin gerçek kullanıcılarının, ona en çok gereksinim duyan halk kitlelerinin değil, varlığını halkın örgütsüzlüğü üzerine oturtmuş olan egemenlerin olmasıdır… “
-Metin AYDOĞAN, Küreselleşme ve Siyasi Partiler, Umay yayınları-
Küresel aktörlerin çıkarlarını temin etmek için organize edilmiş bir partinin başında olan bir siyasinin, Atatürk olmak istese (ki böyle bir niyeti olmadığı icraatlarıyla sarihdir) dahi olamayacağı gayet açıktır diye düşünmekteyim.
Doğrusu benim, "kabul edilmeyecek dauya amin demek" içimden gelmiyor.
Saygılarımı sunarım.
NOT: "ATATÜRK'E BORCUMUZ" kitabınızla ilgili yorumumu Kitabın önsözü ile ilgili yazdığınız yazı ya yaptım.
bekir güçlüer tarafından 2/17/2013 8:41:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
sadikozen
Olmayacak duaya amin denemeyeceğini bilenlendenim. Sayın Başbakan'ın son günlerde izlemekte olduğu yol nedeniyle , konuyu iyi tarafından ele alarak gündemde değerlendirilmesini istedim.
Keşke Sayın Başbakan önerilerime uysa diyorum. Ben biraz fazla iyi niyet sahibi olduğumu düşünüyorum. Geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyan Hristiyanlar Günah çıkarırlar, Müslümanlar da Tövbe istiğfar ederler. Başkabankdakı son değişmelerin böyle bir durumun işareti olmasını dilerim.
Eğer Kamuoyunda yeni bir siyasi rant sağlama hedefi taşıyorsa , benim önerilerimin onun için hiç bir anlamı olmayacaktır. En azından bu çağrımın gerçeğin anlaşılmasında yardımcı olacağını umuyorum.
En derin sevgi ve saygılarımla..
Nort: "Atatürk'e Borcumuz"İmza Günü hakkındaki yorumlarınızı okudum, çok teşekkür ederim. Teşrifleriniz beni son derecede mutlu ettmiştir. Görüşmek dileğiyle.
Sayın Yazarım
İlgi ve yorum yaparak okuduğum yazınızı çok ılımlı ve güzel buldum.
Temennilerinizin çok içten olduğunu kabul ediyor ve katılıyorum.
Ancak değişimle falan Atatürk çü olunamaz. Pek çok duygularını , kararlarını, devrimlerini paylaşmak , ruhen kabullenmiş olmak gerekir. Başbakanı değiştirmek yerine ,başbakan değiştirmek gerek bence.
Saygılarımla.