- 982 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zor sevda 2.Kısım
Uzun bir geceden tepelerin ardından beliren güneş,ben geldim der gibi destanın odasına yavaş yavaş doğuyordu. Destansa sanki acıları uyumakla geçecekmiş gibi hala uyumaya devam ediyordu. Halime Hanım kahvaltı sofrasını hazırlamış ve destanı uyandırmak için odasına geldi.
Halime Hanım : Oğlum kalk hadi kahvaltı vakti bu kadar uyku yeter .
Destan : Anne bırak beş dakika daha uyuyayım lütfen !
Halime Hanım : Olmaz oğlum ben o beş dakikaları bilirim . Hadi bak senin için özel bir sofra hazırladım .
Destan annesini daha fazla kıramadı ve yatağından kalkıp lavaboya gitti. Elini yüzünü güzelce yıkayıp sofraya geçti . Pek iştahı yoktu ama yine de bir kaç parça birşey yemek zorundaydı. Annesi ekmeğe yağ ve bal sürtüp destana uzattı.
Halime Hanım : Aç ağzını bakalım oğlum şunu ye bir güzel .
Destan : Anne küçük çocuk değilim ki artık elinle bana yediriyorsun .
Halime Hanım : Sen ne kadar büyürsen büyü benim hala küçük oğlum olacaksın. Hemde Anneye laf söylenmez.
Destan annesinin bu sözüne tatlı bir tebessümle karşılık verdi ve annesinin hazırladığı ekmeği ağzına atıp yedi. Birazcıkta olsun oğlunu tebessüm ederken gören halime hanım içten içe oğlunun tebessüm etmesine seviniyordu. Gürül gürül yanan sobanın sıcaklığı ve onun üstündeki su ile dolu güğümün suyu buharlaşma seviyesine gelmiş ve ufak ufak buharlaşmaya başlamıştı. Destansa dalgın bir biçimde sobayı izliyordu. Birden;
Destan : Aşk aynı sobanın içindeki ateş gibi , sobanın içindeyken etrafa saçılmıyor ve başka yere sıçramıyor. Ama ateş sobanın dışında olduğu zaman her tarafı yakıp kül ediyor adeta ve birde bakmışsın herşey yok olmuş. Aşkta böyle işte annecim kabindeyken seni ısıtır ve hayat verir sana adeta ama kalbinden dışarı çıktığı vakit sanki ölmüşsün gibi hissedersin. Ne garip bir duygu ve ne kötü bir his.
Halime Hanım : Ne güzel dedin oğlum ama o dışarı taşan ateşi söndürecek biri illaki gelecektir. Yeter ki sen o dışarı çıkan ateşi kontrol etmesini bil.
Destan : Haklısın anacığım haklısın inşallah bunu başarabilirim .
Halime Hanım : Başarırsın evladım Allah’ın izniyle insaşallah. Yeter ki sen kendini salıverme.
Ve aradan yıllar geçmiş destan 20 yaşında efendi bir delikanlı olmuş ve aynı şehirde üniversitede güzel bir puanla doktorluğu kazanmıştı. Annesi oğluyla grur duyuyor ve oğlunun insanlara yararlı bir meslek seçmesinden dolayıda mutluydu. Destan kalbindeki o aşk acısını büyük nebzede hafifletmiş ve artık hayatında mutlu olma yolunda güzel bir adım atmıştı.
Bugün üniversitenin ilk günüydü ve destan sabah erkenden kalktı. Gerçekten çok heyecanlı ve bir o kadar da sevinçliydi. Öyle ya doktorluğu kazanmak için gece gündüz demeden çalışmış ve sonunda çalışmasının karşılığını almıştı. Annesinde oğlundan kalır yanı yoktu ve oğluna hem göze hem de ağza hitap eden bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı. Destanda hemen sofraya oturdu ve acele bir şekilde kahvaltını yaptı. Tam kalkacaktı ki ;
Halime Hanım : Oğlum otur hele beş dakika sana bir kaç diyeceğim birşey var.
Destan hemen oturdu ve annesi ;
Halime Hanım : Sana diyeceklerimi iyi dinle oğlum. Şayet bu dediklerimi kulağına küpe yaparsan ömür boyu başarılı ve mutlu olursun. Bak evladım sakın ola ki biri sana olur da kötü bir söz söylemeye kalkar ve seninle kavga etmek isterse sakın ona uyma. Çünkü sende ona uyup sinirlenirsen pişman olacağın hatalar yapabilirsin. Sakın kendinle fazla övünüp durma, çünkü bu kendini kandırmaktan öteye gitmez. Hocalarına karşı saygılı ve güzel sözlü ol, onların gönlünü yap. Hiç bir insanın kalbini kırma; kalp kıran değil, gönül yapan ol. Sakın sinirle kalkma çünkü; sinirle kalkan zararla oturur. Sana kötülük yapana dahi sen iyilik yap, çünkü kazan taraf hep sen olursun. Diyeceklerim bu kadardı güzel oğlum dediklerimi sakın unutma emi.
Destan: Hiç unutur muyum güzel anam sen gönlünü ferah tut hem aklıma hem gönlüme yazdım söylediklerini.
Destan annesinin gözlerinden öptü ve hayır duasını aldıktan sonra evden çıktı . . .
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.