EMPATİ
Bu sefer kendim için yaşayacağım yaşanmış, yaşanmamış ne varsa yaşanması gereken. Bu sefer kendim için sadece arkadaş. Ne kırıp döktüklerim umurumda olacak nede arkamda bıraktıklarım. Halatları limandan fora ederken kendi seyrime çıkıyorum. Ne bir yüküm var nede limanda el sallamamı gerektiren bir insan. Her şeyin olduğu gibi empatinin de fazlası zarar. Bunu kafamın arkasında bana fark ettirmeden yavaş yavaş ve sinsice oluşan kelliğim öğretti bana. Başkalarının dertlerine sıkıntılarına o kadar konsantre olmuşum ki saçlarım teker teker son baharda dökülen yapraklar gibi kurtulup giderken benden fark edememişim. Nedendir bilmem çevremdeki küçük, büyük her derdin, sıkıntının, ayrılığın, acının ve insanı mutsuz edecek bunlar gibi bin bir türlü olayın başrol oyuncusu olmuşum hayal dünyamda çektiğim sinema filminde. Bu sefer kendim için arkadaş gidiyorsam. Fazla düşünme neden. Büyük anlamlar yüklemeye gerek yok öyle. Hani lunaparka giden çocuklar gibi. Kendim için arkadaş. Canım istedi diye sadece. He sakın yanlış anlama kırıp dökmek, ego şişirmekte değil amacım. Ama mutluluğumun önünde duran bir değil bin kişi olsa düşünmeden kıracağım arkadaş. Hem şunu da bil. Seni gerçekten sevenler senin mutluluğunla mutlu olabilenlerdir aslında. Mutluluğun mutsuz ediyorsa birisini onu da boş vereceksin. Sen mutlu olmak için çalış mutluluğun mutluluk veriyorsa birilerine de ona da sarıl arkadaş bak işte onlar seninle olması gerekenlerdir. Allah beni yaşamak için yarattı nihayetinde. İşin özünde bana düşen tek görev yaşamak daha doğrusu gururla ölebileceğim bir hayat yaşamak. Zamanın bana öğrettiği de aldığın nefes kadar değil gülebildiğin kadar yaşadığındır. Ağlamakta var elbet hayatta hep güleceksin de demedik arkadaş. Orda da yaslanacak omuz verenleri değil katrelerini gamzelerine akıtmanı sağlayanları tutacaksın yanında. İnsanların arasında görünmez bir bağlantı var diye düşünüyorum bazen. Çok komplike bir şeyde değil bence. Grip gibi galiba . Mutluluğun, mutsuzluğun çevrene de bulaşıyor duyguların hapşırdıkça insanların yüzüne. O yüzden kendim için diyorum ya arkadaş. O kadar empatinin ardından keşfettim ben bu empati şeklini. Başkası mutlu olsun diye sen mutsuz oluyorsan geçici mutluluklar yaşatırsın o 3. Tekil şahıslara. Sonra bir bakarsın aslında ne karşındakini tam olarak mutlu edebilmişsindir nede sen mutlu olabilmişsindir. Sen kendin mutlu olmaya bak arkadaş. Canının istediğini yap, yaşa ama içinden geldiği gibi sınır koymadan yaşa. Bak gör o zaman çevrendekilerde mutlu olacak. İşin özü bu arkadaş en büyük empati bu. Diğerlerini ben çok denedim yıllarca. Sonra bir baktım şöyle geriye hani geminin kıçına oturursunda izlersin ya arkanda kalan köpükten izi. Sen sürekli iz bıraktığını sanırsın aslında arkanda. Ama dedim ya sana arkadaş köpükten o iz diye. Senin uzaklaştığını anladıkça kaybolup gider o izde. Sen sanma sakın binlerce mil iz çizdim diye. O izler ufacık dalgalarla bile silinirler. Ne anlamaz çıktın be sende arkadaş. Sen koca denizi çizemezsin karınca kadar geminle. Fark et artık her girdiğin fırtına, her yediğin dalga gemide ufak ufak izler bırakır. Senin ki gibi köpükten de olmaz ha onların izleri arkadaş. O yüzden sen denizi bırak bir ya. Uğraşma onunla sen gemine bak orda bırak sende ne iz bırakacaksan. Sen geç arkadaş şu dümene. Kır rotanı da mutluluk limanına. Seninle gelenler de gidecek nasılsa oraya. Selametle yüz arkadaş batacağın güne kadar. Mutluluk olsun hep rotan. Nasıl mutlu ölünürmüş onu da göster bize sende. Kendin için yaşa öleceksen de kendin için öl arkadaş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.