- 978 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ebedi Sevgiliye Doğru / Muhabbet Sofrası
Ebedi Sevgiliye Doğru / Muhabbet Sofrası
-Es-selamu aleyküm
-Ve aleyküm selam gülüm
-Nasılsın ablacığım?
-Hamdolsun gülüm, sen nasılsın?
-Teşekkür ediyorum canım ablacığım. Hamdolsun iyiyim... Herkes sevgililer gününü kutluyor, ben de seni aramak istedim…
-Canım ya... Ne diyeyim sana... Benim sevgilimin kim olduğunu biliyorsun değil mi?
-Evet ablacığım…
-Sevgililer günü bir gün olamaz... Her gün olmalı...Her gün buluşabilmeliyiz...Beş vakit namaz gibi...Kur’an- Kerim okumak gibi...Herkes dünyalık sevgililerine şiir yazarken, ben de Ebedi Sevgilime ’’Ya Vedud Aşkına Dilenciyim’’ şiirini yazarak sevgimi bir parça ifade etmeye çalıştım…
Bu gün içimde tarifi zor büyük bir mutluluk var. İçim içime sığmıyor. Öyle sevgi doluyum ki…
-Ah ablacığım bilmem mi? Kelamlarına bile gerek kalmıyor... Ses tonundan o sevgi bana da bulaşıyor…
-Ah canım… Üç nokta, içinde ne çok sır saklarmış. Ve ne çok kelimeyi barındırırmış.
-Evet ablacığım, seninle konuşurken öyle rahatlıyorum ki...
-Biliyor musun senin avantajın nedir gülüm? Bu gencecik yaşında büyüklerin ile sohbeti çok seviyorsun. On’ların dünyalarından, bakış açılarından, ilimlerinden, hikmetlerinden, tecrübelerinden istifade ediyorsun. Ailene de ne kadar düşkün olduğunu biliyorum.
-Evet ablacığım… O kadar çok istiyorum ki sizler gibi yaşayabilmeyi hissetmeyi…
-Canımsın... Bir yönünle benim gençliğime benziyorsun. Gençliğimde sizin gibi cep telefonu, internetimiz yok, iletişim çok sınırlı. Çevremde örnek alacağım ilimli, irfanlı manevi büyükler de yoktu…
Bende kitaplara sarıldım. Allah dostlarının hayatını gece gündüz okuyordum. Yemek yemeyi bile unutuyordum. Ruhum doyduğundan olsa gerek…
Karşılaştığım dost ve yakınlarıma da On’ların güzel ahlâkından, İlahi aşklarından, sevgilerinden, vefalarından, sabırlarından, hikmetli sözlerinden, nefis terbiyelerinden bahsediyordum.
Çevremdeki dünyaya ve nefsine düşkün büyüklerim/olgunlaşamayanlar/beni eleştiri yağmuruna tutuyor; bu devirde mal biriktirip para kazanacaksın, uyanık olacaksın derlerdi.
Bende tam tersine Allah dostlarının yaşam tarzlarına uymaya çalışırdım. Canımsın böyle yıllar geçti. Girdiğim Tasavvuf okulunun da etkisiyle Allah {C.C} dostlarının hayatlarının güzelliklerine bir nebzecikte olsa dalabildim.
Şimdi yıllar önce beni kınayan büyüklerim de; bendeki bu huzuru, sevgiyi, tatminkârlığı, şükrü, hizmet aşkını görünce ‘’yol senin gittiğin yolmuş’’ deyip özür diliyorlar. Ah gonca gülüm bir söz vardır:
‘’Allah’ı bulan neyi kaybeder, O’nu kaybeden neyi bulur’’
Mevlam’ ın aşkıyla içim dolduğunda, sanıyorum tüm dünyayı yönetebilirim. Tek başıma her sıkıntının üstesinden gelebilirim. Her şey; insanlar, çiçekler, böcekler, tüm nimetler öyle büyük sanat eserleri olarak gözüme görünüyor ki… On’un her bir eserini hayranlıkla seyrediyorum.
Mevla’ma daha fazla âşık oluyorum. Ne bir sıkıntı, ne de bir üzüntü beni rahatsız edemiyor…
Merkez efendinin dediği cümle aklıma geliyor:
‘’Her şeyi merkezinde bırakırdım.’’(Merkez Efendi Hz.)
Merkez Efendi’nin asıl ismi Musa’dır. Denizli’nin Sarhanlı Köyü’ndendir. İstanbul’a ilim öğrenmeye gelen Merkez Efendi, Kocamustafapaşa’daki Sünbül Sinan Efendi’nin talebesi oldu. Sohbetlerinde bulundu. Bir gün ders esnasında Sünbül Efendi Merkez Efendi’ye "Alemi sen yaratsaydın, nasıl yaratırdın?" diye sorunca Merkez Efendi de "Bu mümkün değil! Ama mümkün olsaydı her şeyi merkezinde bırakırdım" demiş. Sünbül Efendi de "Aferin Musa! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın. O zaman senin adın Merkez Muslîhuddin olsun" demiş. O zamandan beri de "Merkez Muslîhuddin" olarak tanınmış.
Çevrendeki genç arkadaşların elbet kendi pencerelerinden bakışlarıyla seni dünyaya, nefsaniyete davet edecekler.
Öyle bir yaşa geleceksin ki dünyada bulunuşumuzun asıl manasını daha iyi kavrayacaksın.
İnsan bu âleme’’ kesb-i kemâl seyri cemâl için gelmiştir.’’ Der büyüklerimiz.
Sen de bu imtihan dünyasından; İnsân-ı Kâmil, Arif-i billâh, Aşık-ı sadık diplomalarını almaya bak… Ukba da sana lazım olanlar bunlar olacak.
Gonca gülüm… Benim Sevgi çiçeğim… Bu güzel yüreğin hiç bozulmasın… Kirlenmesin sahteliklerle, her zaman böyle saf, tertemiz, pırıl pırıl kalsın ki Nefsi Safiye mertebelerine erişebilesin.
- Canım ablam, nasıl içim rahatladı bilsen… Yanında olup bir kahve muhabbeti yapabilmeyi çok isterdim.
-Gonca gülüm akşama eline bol köpüklü kahveni al, yanın da gül lokumunda olsun. Sana bu sohbetin özetini yazıp yollayacağım. Hem kahveni yudumla, hem de sohbetimizin tekrarını oku. Sözlerin uçup, yazıların kaldığı hatıra sayfalarında, aramızdaki bunca kilometrelere aldırmadan, ruhumuzun yakınlığını muhabbet soframızda yeniden tadalım.
Her özleyişinde… Her hasretinde… Yalnız demlerinde…
Seni seviyorum gonca gülüm...
Ahiret yolcum...
Mevla’sına aşık ablacığından sevgilerimle….
Mihrican Ulupınar
[email protected]
14.02.13
17.30