Keş’ Ke
hayrettin taylan
Gerçekten daha bir gerçek aşktın. İmkansızlığın dalıydın, umutlarım, sevgim, tutkum, nefsim, egolarım, içimdeki çocuğun masalı eli bu dalına tutunup geldi.
-Gerçekten varmışsın. Varılmazlığına kafiye olduğum sırlarımı ilikledim.Yamalanmasın diye yüreğimin üstüne bütün bağlaçları bağladım.
-Keşkeleri çok olanın yaşantısı keşkek olmaz.
An’dan m’anaya giden özün yolculuğunda , yol ile solum arasında bağdaş kurmuş özlemler var.
Şizofren kavisleri olan perilerin çıkmazlarından, kendimle barıştığım güncelere ileniyorum.
Gerçekten geçmiş bazen geçmezmiş, sen gidince anladım Bennara.
Gerçekten gitmediğini, giden sadece diyemediklerin, yaşayamadıkların, anlatamadıkların, içinde kalmış olanlardı.
Ve ben artık Keş ‘ Ke’yim.
-Belki kardeşimdir.Amalar amadır, yalnızları severim bizi bağladıkları için.
Keş Ke ‘ yim artık sana. Bir umut buluşmasında vaki kalan
ömre heceyim. Su kadar kısa , su kadar aziz, su kadar akıcı, su kadar yakıcı anlamlar sayrısında akıyorum.Bir zerreyim dediğin kadınsal zerliğinin ferindeyim.Kendimi astım dallarına. O aşk dalım alın yazıma çok meyve verdi.Bu dalı kesmeye geldim.
-İnsan en çok kendine düşman, en çok kendisiyle kumar oynar.Bir kul hatası işte benim ki.Bir gün’ah sessizliği. İnsanlar en çok hata yaparken titiz, gizli, dikkatli, tedbirli olur.
Şimdi kendime ayırdığım karanlıklarda gözlerinin yok.Kadınsal ışıltın aydınlatmıyor içimin odalarını. Yalnızlık kendine çaresiz kalmış.
Sana Keş Ke’yim. Belkilerim olasıl düşler sarkacında.
Gördüğüm , görünmediğindir.Göremediğim göründüğündür. Bu tezatlar takviminde mecazlarım dökülüyor uğruna.
-Masal bitti.Aşk kendi perhizini sundu.Sevgi prizine takılacak sevi f’işim yok. Elma ile Selma arasında kaldım. Oysa elma artık helaldi sevenlere. Ben kırmızı elmanı yemek yerine dudakları kırmızı rujlu, elma yanaklı, gül benekli, ateş nakışlı, arzu yürüyüşlü, can alıcı, baştan başa baştan alıcı, Selma’yı yedim. Belki Leyla gibidir, belki cennetinden bir meyvedir diye.
İşte, Keş Ke olduğum çıkılmaz demler demkeşliğim böyle başladı.
Keş Ke oldum. Keş derviş gibi mistik algılardan kaçtım.Dışımda ermişlik, içimde keşlik. Bir kimlik yakılmasında.Benliğimi yakan doyumsuzluklar gergefinde hüzünler siyahlara teslim ettiler.
-Kırmızı dudakların, kırımızı elman, kırımızı sözlerin, kırmızı gecelerin, kıpkırmızı sözcüklerin yoktu.
-Siyahtan öte bir renge refik olup keşke dedim.
Keş Ke’liğim böyle başladı. Hayıflanışın mevzisindeyim.Siperim pişmanlığım.Sana çok yakın, kendime çok uzak bir yerde nişanımı aldım kendim.
-Attım ;ama sen vuruldun.Keşke ben vurulsaydım Bennara.
Sen benim doğal kaynağımdım. Keş Ke olarak sevi pınarlarından içtim.
-Yalansı, yabansı, yakıcı, yaralıyıcı, yar alıcı g e r ç e ğ i n içinde kayboldum.
Hay’aldım .
-Kendime.
Aynı mavinin sonsuz noktasıydık. Şimdi üç noktlara ağlıyor içimde.
Öyle başlıyor aşk cümlesi.Bitmemiş aşkın sonusun diye bütün üç noktalar bende.
Sen gidiyorum diyerek bir nokta koydun.Aşk geldi bir nokta ekledi.
Vuslat son noktada benim dedi. Üç noktanın Keş Ke’si böyle başladı.
Şimdi özgün bir sensizliğin üç noktasında sonu olmayan bekleyişlerin uçurumundayım.
-Yar ile yer arasında keşkeler var.Bu yüzden Keş Ke’yim.
Baş ile baş başa arasında keşkeler var. Bu yüzden Keş Ke’yim.
Yar ile yadırgatıcı kalışlar arasında keşkeler var. Bu yüzden Keş Ke’yim Bennara..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.