- 1060 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Nohut Oda Bakla Sofa...
Sıcacık sobanın başında soğuktan donmuş ellerini ısıtıyordu
Birden gözünü yanan sobanın deliğine dikti...
Yalnızlığın dans eden melodileri kızıl güller fırlatıyor, gülümsüyorlardı küçük ateş böcekleri
sıçrayarak oyun oynuyordular odun parçalarının üzerinde.
Doğruldu sonra yavaşça sıcak bir tebessüm sardı yüzünü.
Buzu çözülmeye başladıkça bir huzur kaplamıştı yüreğini.
Sobanın üstünde kaynayan çaydanlığın düdüğü ötmeye başladı ’’demle beni’’ diye bağırıyordu avazı çıktığınca,
bir avuç çay koyup demledi.
Odada eski bir masa, kırık bir iskemle bir de köşede duran eskilikten artık çukurlaşmış bir yatak vardı.
Bir göz gezdirdi odanın içinde dudağını büzdü belli belirsiz.
Köhneliğin ortasında ki yalnızlığına baktı derin bir iç geçirdi.
Pencereye doğru yürüdü,grileşmiş tülü geriye çekti usulca.
Dondurucu soğuktan dolayı camlar buğulanmış kaynayan çaydanlığın buharıyla da terlemişti epeyi.
Ağaçlı bir bahçe açılıyordu pencerenin önüne.
Yağan kardan kuru ağaç dalları beyazlamış yerler buzla kaplanmıştı,
sağda duran küçük bir çeşme hala damlatıyordu suyunu nasıl donmadıysa bu soğukta?
Karanlığı küçük gecekonduların yükselen bacaları koyulaştırıyor karın aydınlığı yansıyordu duvarlara
Gök yüzü kıpkırmızı kesilmiş soğuktan kızarmış çocukların yanaklarına benziyordu.
Döndü kırık iskemleye gelip çöktü getirdiği nevaleleri çıkardı birer birer torbasından.
Nevale dediysek o kadar abartılı bir şeyler yoktu hani.
Bir ekmek biraz zeytin bir parçada tereyağı almıştı gelirken.
Bal olsa derken aklına geldi anasının yolladığı kavanoz...
O an hüzün sardı bedenini tarifsiz bir acı kapladı özlemişti anacığını
nasılda öper koklardı nasıl severdi ’’evladım’’ diye
’’kına kokulu anacığım’’ diye göğüs geçirdi.
Ekmekleri dilimledi sobanın üzerine yaydı kızarsınlar diye
’’oh’’ dedi.
Mis gibi kokmuştu ekmekler,tereyağını üzerine sürer sürmez eriyordu biraz bal gezdirdi kocaman bir lokma
ısırdı ekmekten.
Acıkmıştı iyice şu an onun için belki de dünyanın en güzel lezzetiydi ballı ekmek?
Burcu burcu kokan çaydan bir yudum aldı yüzünde okunan mutluluğun tarifi imkansız görünüyordu.
Tekrar pencereye yöneldi kar iyice yoğunlaşmış ince ince yağıyordu.
Baktı derin derin sonra gelip yatağın üzerindeki eskimiş mitili kaldırdı.
Anacığının kendi elleriyle dikmiş olduğu yün yorganın altına girdi.
Sanki de annesine sarılmış gibi hissederdi her yorganı üzerine çektiğinde.
Ve karışmış olan duygularla uykuya merhaba dedi sessizce...
Yasemen Akyürek 2013 Şubat 13 ANKARA
YORUMLAR
Özellikle anne özlemi kokan sıcacık bir yazı.
Yalnız ben kahramanımızın yataktan kalktığını ve güzel bir kahvaltı sonrasında yeni bir güne başlayacağını düşünürken o vurdu kafayı yattı üstelik de hemen kahvaltıyı müteakip. İşte bu pek de doğru bir hareket değil.)))
Uzun bir aradan sonra seni tekrar aramızda görmek güzeldi.
Selam ve sevgilerimle.
Bir köy evinin sıcaklığını, samimiyetini düşündüm birden
Birkaç defa öylesi bir ortamda kurban bayramı geçirdiğim geliyor aklıma da
Kavurma, ev baklavası, soba ateşinde pişen çay derken bambaşka bir aşka davet eder insanı o ortam
Yazınızda kahvaltısını yapan insan evladının yatağına gömülmeside hoş
Kahvaltı sonrası kestirmeler pek hoştur, yenilenler vücuda enerjisini yayarken, tatlı bir uyuşukluk kaplar benliği
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...