- 1203 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ebedi Sevgiliye Doğru/ Kaza namazları
Değerli kardeşim
Senin de birikmiş kaza namazların var değil mi?
Başlamak isteyip başaramadığın, hesabını bile yapmakta zorlandığın…
Şu an da bu yazıyı okuman belki bir işarettir kendini toplaman için, neden olmasın?
Üzerinde bunca kaza namazı ağırlığı varken, teknoloji ve popüler kültürün seni esir almasına izin vermeye devam edecek misin?
Her gün sana verilen kıymetli vakitlerin ve bunca sorumluluğun içinden, zor bulduğun boş vakitleri heba etmek, ne kadar doğru can kardeşim!
Allahü Teâlâ akıl nimetini bize vermiş, mahkeme-i Kübra’da diğer nimetlerin olduğu gibi bu nimetin de hesabı mutlaka olacak...
O halde haydi gel, beş dakikanı bana ayır.
Bırak elindeki tüm işleri arkana yaslan!
Ruhunu söyleyeceklerime hazırla, dikkatini topla!
Ey can kardeşim.
Neden bu dünyadasın?
Niçin geldin?
Asıl vazifelerin neler?
Yaşını bilmiyorum…
Ergenliğe adım attığında namaz farziyeti üzerine yüklenmeye başlamış demektir. Dünya işlerin için kaç defter muhaseben var? Aylık faturaların, borçların…
Biraz geciktirsen hemen ceza işlemi uyguluyorlar değil mi? Ya suyunu keserler, ya elektriğini, ya da doğalgazını, bankaya borçlu isen haczeder evini eşyalarını!..
Peki ya hiç namaz defteri tuttun mu? Kaç senelik borcun var Allahü Teâlâ’ya? Kılmadığın her bir vaktin defterine işlendiğini biliyor musun?
Ufak bir hesap yapalım seninle, günde beş vakit ayda 150 vakit namaz demektir tabi bir o kadarda borç demektir. Vaktinde kıldığın namazın sevabının ve hediyelerinin de kaçırılmış olması cabası…
Gece saat 04.00 de filan mağazada olursan promosyon Tvler, akıllı telefonlar, IPadlar, Leptaplar…. Birde bakıyorsun ki ilk sıralarda olmak için kapısında geceleyenler… Bir gecesini, uykusunu komple verenler! Sıcağa, soğuğa aldırış etmeden!
O halde soruyorum sana: Allahü Teâlâ ‘nın verdiği hediyeler bunlardan daha mı az? Sabah vakti neden camiler boş? Evlerde seccadeler neden katlı duruyor?
Belki başladın namaza ‘’ne mutlu sana, Mevlam son nefesine kadar devam etmeni nasip etsin. ’’ diyeyim o zaman… Gücüne güç katmak için Peygamberimizin {s.a.v}, Ashabı güzinin, Sahabelerin, Hakka aşık olanların, Allah dostlarının namazlarını oku!
Lakin bir türlü kaza namazlarına başlayamıyorsun?
Eğer hala başlamadıysan bu gün senin için bir fırsattır.
Hala nefes alıyorsun değil mi? Hayatta olmak ve ölmeden bu borçlarımızı ödeyebilmek ne büyük bir nimettir. Huzuru Bari’ye çıktığımızda utanmadan durabilmek, ruhu şad eden bir güzellik…
Ak bir yüzle, dingin bir kalple son nefesimizi verebilmek hepimizin arzusu…
Sana namazın faziletini, kılmadığında cezalarını yazmayacağım. İnternet önünde illaki ararsan bulursun. Nasıl kılındığını da yazmayacağım, onu da istersen öğrenirsin. Maksadım yazı çok uzun olupta senin gözünü yormasın.
Oldu ya bulamadın, mail at, istediğin bilgileri sana yine yollarım.
Benim için de ödemek kolay olmadı. Namazın farz olduğu bile öğretilmemişken, farkında olmadan omzum ağırlaşmış kulluk borçlarımla…
Sana yaşayacağın duyguları bir nebzecik tattırmak isterim.
Kaza namazlarını ödedikçe omuzlarının hafiflediğini, ahiret muhasebe defterinin
kâra geçtiğini hissediyorsun. Rabbinle yakınlığın daha da artıyor. Uzaklığının, uzaklaşma sebebinin her bir kazaya kalan namazınla, aranıza mesafeler koyduğunu anlıyorsun. Görebilseydin kalp gözünle o mesafeleri, koşmaz mıydın seni Yaratana, yaşatana, üzerinde bunca nimetlerini hediye edene?..
Ey can kardeşim
Mevla’m seni kendisinden ayırmasın. Gaflete daldırmasın. Kendisini unutturmasın.
Elin dünya işlerindeyken gönlün hep On’unla olsun.
Âşık sevgilisinin bir nefesini duysa, bir selamını işitse, bir telefon çağrısını görse; ilkbahar olur gönlünde, sümbül, lavanta,gül kokularıyla neşvü nema bulur gönül bahçesi…
Mevla’mda günde beş vakit ezan ile çağrılar atıyor sana, kalbini Ebedi Sevgiline göre ayar yaptın mı?
Değerli can kardeşim
Namazlardan uzaklaştıkça obeziteler , stresler, hastalıklar, mutsuzluklar, günahlar arttı. (Peygamberimiz H.z Muhammed { s.a.v} zamanında Doktor, hasta bulamamış!..)
Karardı yüzümüz….(Namazlarını ihmal edenleri Gassallara sor!)
Kararan yüzler aydınlatılmak için güzellik salonlarına koşuldu.
Abdestsiz, namazsız ne kadar nurlanabilirse…
Ya ahirette yine beyaz kalır mı makyaj olmadan?
Bunca kaza namazı boynumuzdayken ey nefsim! Haydi hesap zamanı…
Sen büyük hesaba çekilmeden gel çekelim küçük hesaba…
Aç defterindeki borçlarını hesaplayalım…
Çok mu zor geliyor başlamak?
İlk geçmiş Sabah namazınla başla, önce onları bitir çok da süreyi uzatmadan…
Ölüm ensemizde gezerken hesabı geciktirmek doğru mu?
Azrail a.s bakmıyor 15’e 30’a 40’a...
Vakit saat geldiğinde, ömür kandili söndüğünde, ruhu asli vatanına götürüyor.
Sonra Akşamları bitirelim, 3 rekât farzdır zor değil…
Artık alışkanlık başladıysa sen zaten bırakamazsın diğerlerini…
Ne kaldı ki geriye Öğle, İkindi, Yatsı, Vitir…
Mevlamızın yardımıyla bunları da bitirmeyi hayal et, hedef listene yerleştir.
Herkes bir şeylerin peşinde koşarken, sen cehennemden beraat diplomasının peşinde koş.
Vakit daha fazla geç olmadan!
Başarılmış çok hatıra var, Allah dostlarının hayatında ve yakın dostlarımda…
Keza boş vakitte değil, aksine özel ayrılması gereken vakitlerdir, kaza namazları…
Ey can kardeşim
Başını ağrıttıysam özür dilerim. Gönlümüzden gönlüne dostane bir muhabbetti yazdıklarım. Bir gönle faydam dokunabilirse bahtiyarlardan sayarım kendimi.
Selam ve Saygılarımla
Mihrican Ulupınar
[email protected]
12.02.13 17:37