Bilinçaltının Filmi Başlar ,Bennara…
hayrettin taylan
*Film başlar, sen arası ,ben reklamında görüşürüz bir’azdan.
Ben ağlarım rolümde sahne ıslanır, filmin şeridi ıslanır, geriye dönütler başlar.Bütün yaşadıklarımız bir bir canlanır.Oysa , gelişini, yeniden sarılışını oynuyordum.
-Yönetmen neden böyle ayırdı bizi? Nedenler neden gözü yaşlı sorularda cevapsız kalıyor_
Yarım’y’ama’lak bir sızının toplanış yüreğiyim
Sende kalanlarım derleniyor.
-Sende durdu dünyamın ucu.Ucu bir birine değmeyen sevdanın sonsuz uzunluğuna engel olamadım.
-Yetim kalmış kalakalışlarım var. Bakir kalmış duyularım yolunda.
Kâhır yüklü geçmişin geçilmemiş geçitlerinde bekledi kederim seni.Sensizlik geçti, bensizlik gözü kapalı geçti.Bir sen geçmedin.
- Sahiplik bende kalmış.Sen sahipsiz hesaplar gurmesi.Acılı duyguları
Zeytin yağlı, keder soslu, bensizlik baharatıyla kavurmaktasın. Kavruk masalımın kahinlerine karşı, yağlanmış sözcüklerini kullanıyorsun.
-Sevi dimağım senken, ben kendimle yarıştığım bu özerk sevdayla sana akıyorken ne biter bu sevdada Bennara…
Kirli benliğimi işaret etmeden önce içindeki çocuğun kirlettiği içsel çamaşırların temiz olduğundan emin misin?
-Egoların gerçek duruşunda durulanmış mı? Bilinçaltı çalışmalarında viran olan bağların düzeldi mi?
Bir insan sevdikçe temizlenir, gittikçe, ayrıldıkça,uzaklaştıkça kirlenir.
Nefretler, öçler, acılar, sızılar sözsüz küfürlerin seni kirletmiş olmalı.
Hacı olmalısın ya da kendinle bacı olmalısın Bennara…
Bir arınma pınarında doya doya içilmeli içsellerin.Bir arıtılma karakterinde sosyolojik aynanın çerçevesi kadınsal doğrularına değmeli.Psikolojik patinaj yapan sevgi yürüyüşünde kendinle arınmalısın.
*Yorgunlumun sahilinde sensizliğin romanını okuyor algılarım dalgalara.
İçsel dalgam açık.Kanal senden bir şeyle çalınıyor.
-Gergefine gerçeklerin adını yazmış yazgının divitçisiyim.
Yazılmak kadar yazmak, yazmak kadar yaşamanın ortasında susuyorum.
-Uğursuzluk getiren gelişlerden , susuzluk getiren suçlardan, hiçlik koklatan benliklerden, sevgisizlik aşılayan nüse güzellerden, kangren olmuş senden kaçınıyorum.
-Ötesi yok dediğim öte berilerde başlar, bitiremediğim sevdam.
Sılasını yaşattığım terk edilmişler terkibinde çekimlenir eylemlerin.
Bir güzel ağladı, diye pınarını kesti aşkın hayat damarı.
- Benliğin neden bu kadar soyunuk? Neden çıplak kinlerin cümlesinde dans ediyorsun?
-Acizlik neden pergelini yüreğinde başlatıyor?
Kat kat hüzün giyinerek magma uğrayıp duruyorsun? İçinde bensiz büyüyen buz dağlarını görmeyecek kadar mı ufkun?
Bu pervane gönlümün havası gelmiyor mu? Alevlerim ders vermiyor mu cemaline.Veballerim vebadan kurtuldu. Çok şükür, şükür kadar iyiyim.
-Ya sen şükrümün Şükriye’si olarak huzura güleç yarınlar sunacak mısın?
Tutukluluk süremi uzatan tutkunun yargıcıyım.Lâkin senden , benden öte, bir kararın karnında yaşatma beni.
-Beni Yunus’un karnından çıkar.Gönül denizimiz tertemiz.
-Dalışlarını yeniden düşlerimde başlat.
-Koynumda uykusuzluğu otlattığın boyalı, oyalı, bir koyun gibi say beni.
-Uykun gelir.Bilinçaltının filmi başlar.Görürsün beni.
Can kırıklarının kalemi kırılmış , yazılmıyor sensizlik.Sevgi mürekkebinle yeniden sonsuz bir gelişle dalmalısın ummanıma.
-Umdukların sularda yeşerir.Kirlenmiş hayallerin sularda azize olup beni şehrinin azizi yapar.
-Yağmura benzer sevmek. Bahanesi oluyor damlaların ve insan sevdikçe iniyor nadas yüreklere.
Bilirim harf harf gönle yağmayı.Orada su birikintileri oluşmalı. Çamur atanlara karşı çamurluğun olmalı Bennara.
-Pilavın suyunu tutturmakla tutturmamaya benzer. Tutturuşun tadında güzel anlar, tatlar .Tane tane sen gibi bu pilav. Ama suyun azlığı, ya da fazlalığıdır gitmek. Çiğ kalan ya da eriyen tanelerde bir lezzet arama zorundalığında olmak işte zor.
Hayat , her zaman daha iyi oynar oyununu. Bizim oyunlarımızdan sıkılır.Ve bir gün en güzel oyunuyla yener bizi hayat.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.