- 434 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Değişken, sabit, tutarlı ilişkiler...
Değişken, sabit ve tutarlı şemalarla işleyen beyinlere sahip olduğumuzu söyler, Weissmüller. Ara sıra beni düşündürdüğü ve kendime hesap sormam gerektiğini hatırlatan, sosyolojik veri tabanlarını denetleyen ve kuran mekanizmaların toplum içinde saygın davranışlara nasıl nüfuz ettiğini araştıran bu bilim insanı, "Diğer İnsanlara Katlanabilirlik" açılımlı bir makale yazmıştı geçtiğimiz yıllarda. Bireysel dönengeçlerle örülü ve kendini ispat için diğer bireylerin üzerine çıkma potansiyeline sahip olunması gerektiğini sürekli beyinlerimize vurgulayan şeyin ne olduğunu araştırırken, kaleme almış, üzerinde durulması gereken daha önemli bireyler olduğunu görmüş, sentezlerini bu şekilde yapmıştı.
Weissmüller’in hiçte yadsınılmayacak sorusu şuydu;
Görme engelli birey mi, yoksa duyma engelli birey mi daha çok toplum içinde rahat hareket kabiliyetinde?
Teorik açıdan, anlık cevap vermek için düşünme hızlarıyla ankete katılanların pek çoğu, görme engelli bireylerin toplumsal kazanımlarının daha az olduğunu ve dünya şartlarında daha ezilmiş olduklarını savundu.
Anket sonuçlarına bakınca, burada bir yanlışın büyütüldüğünü savunan Weissmüller, duyma engellilere haksızlık yapıldığını söyledi.
Onun kişisel savı şöyleydi;
"Sırf, başarıya odaklanmış bireylerde, ileriye çıkan ezip geçme dürtüsü son çağda almış başını gitmiştir. Durumun sancıyan tek tarafı bu olmamış, diğer insanlara katlanabilirlik empatisi, görüşlerimizdeki yanlışları da ortaya dökmüştür. Bizler hep görme engelli yurttaşlarımızı daha zayıf görerek duyma engellilere çok büyük haksızlık yaptık yıllardır. Görme engelli her hangi bir birey, görme dışındaki bütün duyularını maksimum çalıştırma potansiyeline sahipti oysa. Daha iyi koku alıyor, daha iyi duyuyor, daha iyi konuşabiliyordu. Fakat, duyma engelli bireyler iç dünyalarına kapanmakta bir ölüden farksızdılar, çünkü, duyma kabiliyetleri hiç olmadığı gibi, konuşma kabiliyetleri de sıfırdı. Dolayısıyla diğer insanlarla gün geçtikçe ve yaş ilerledikçe iletişim mekanizmalarını kopardılar. İfade kabiliyetlerinin çok sınırlandığını gören duyma engelliler, kişisel gelişimlerinin tamamen kapalı olduğunu fark ettiklerinde, ellerinde sadece dogmalarla kısıtlı hareket alanları olduğunu gördüler."
Sonuç olarak, Weissmüller’in bu tespitine şöyle nokta koymalıyız; sabit şemalarla yürürse beyin aktivasyonumuz " tutarlı" değişken şemada tıkanmış ise " tutarsız" bazen sabit, bazen değişken şemalarımız harekete geçtiğinde ise "akılı yerinde" davranışlarımızı açığa çıkarır. Öyleyse, normal insanlara katlanabilirlik ve engelli bireylere olan yanlış görü düzeltilebilir, şemalar yeniden şekillenebilir.
Elbette çarpışmayan fikirlerin kendini beslemesi ve geliştirmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Elbette normal insanlara olan katlanabilirlik, yanlış tanılansa da görme engellilere olanla paralel olmalıdır.
Elbette duyma engelli bireyleri yanlış tanımamız ve anlamamız paradigmal esneklikle engellenebilir.
Normal insanlar için, biraz...
Görme engelliler için, çok...
Duyma engelliler için, daha çok empati demekten başka seçeneğimiz yok kalıyor sonuç olarak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.