Halkı Meşgul Etmek!
Halkı meşgul etmek mi istiyorsunuz? Kolay! Top oyunları, şans oyunları, açık hava konserleri, … ve benzeri kitlesel etkinliklere özendirip yönlendirebilirsiniz.
Spor, müzik, tiyatro, gezi, piknik, seminer, açık hava toplantıları, … ve benzeri sosyal etkinlikler halkı oyalar, dinlendirir ve eğlendirir.
Halkın zamanını, enerjisini ve parasını harcatmanın yanı sıra ilgi ve dikkatini güncel sorunlardan uzaklaştırarak politikanızı olgunlaştırıp rahatlayabilirsiniz.
En önemlisi de sosyoekonomik güncel sorunlarla huzursuz, mutsuz ve umutsuz hale gelen halkın yönetim ve yasalarla boğuşmasını önleyebilme şansını yakalamış olursunuz.
Durup dururken gündeme bir seçim konusu taşıyarak halka geçim derdini de bir nebze unutturmaya çalışmak ise bir başka buluş olmalı!
Cüzdanların vicdanlara galip geldiği her ortamda ve her süreçte hak, hukuk ve adaletten dem vurmak abesle iştigal etmekten öteye geçmez.
Sorunlara palyatif değil ulusal bünyemize mutlak uygun, kalıcı ve radikal çözümler üretmek zorundayız.
Bu âli devlet ve necip millet bizimdir. Milli, manevi ve etik değerlerimize her koşulda ve tereddütsüz sahip çıkmalıyız.
Değil mi ki biziz kendimize en büyük dost hem de en büyük düşman, iç ve dış hainlerle şer odaklarına karşı ulusal birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz kaçınılmazdır.
Bizler zor zamanların ve zor işlerin insanlarıyız. Tarih boyunca hep kötülerle, kötülüklerle, haksızlıklarla, zulümlerle ve düşmanlarla boğuşmayı sürdüre gelmekteyiz.
Devlet-i ebed-müddet uğruna bu aziz vatanın kutsal toprakları nice şehit kanlarıyla sulanmıştır. Görkemli ay yıldızlı bayrağımız ulu gönderinde sonsuza dek dalgalanırken, cami minarelerinden ezan sesi de her dem yankılanmaya devam edecektir.
Ayrıcalık, ayrımcılık, kayırma, şaklabanlık, şakşakçılık, özenti, imrenti, bencillik, kıskançlık, aşağılık duygusu, … ve benzeri davranış biçimleri ne bireyi, aileyi, toplumu ne de bir ulusu ondurur.
Her kim ve her ne olursak olalım, yağımızla kavrulalım! Bir başka deyişle kendimize yetmesini, varla yetinmesini ve ille haddimizi bilmeliyiz.
Geçmişe saplanıp kalmaksızın hep ileriye bakalım! Acaba’larla ve keşke’lerle zamanımızı ve enerjimizi yitirmekten kaçınalım!
Kuşkusuz anılarımızla yaşlanırız ve umutlarımızla yaşamayı sürdürürüz ancak düşlerle ve sanal beklentilerle yüreğimizi daraltmaya ve ufkumuzu karartmaya ve kendimizi bunaltmaya hiç hakkımız yoktur.
Oyuncağını saklayıp bulmasını sağlama yöntemini bir küçük çocuk hatta bir bebek bile öyle kolay yutmaz.
Başkalarını akılsız, aptal ve cahil yerine koyanlar önce kendilerini düzgün bir aynada görmeye çalışsınlar!
Şunu her zaman aklımızda tutalım ki, her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her çıkışın da bir inişi mutlaka vardır.
Hiç kimse umut tacirliği yaparak kuruntu, kuşku, kaygı ve düşlerle halkın özgüvenini yitirmesini sağlamaya yeltenmesin!
Zamanımız, enerjimiz ve öz değerlerimiz son derece önemlidir.
Bıraksınlar bizi bize;
Kanmayalım lafa söze!
Parçalanmaz bir bütünüz;
Çok güçlüyüz ve üstünüz.
(Doğaçlamamdır.)
12.02.2013