- 857 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mutlu Olmak İçin..
Şu sıralar içimde güzel bir his var ve alışık olmadığım bir durum olduğundan buraya girmem gerek. Güzel bir haber alacakmışım gibi sanki. Ne konuda bilmiyorum belki de asosyallik duvarını aştığımdan bir aydınlanma yaşıyorum..
Rahatladım gerek madden, gerek manen. Saçlarım uzuyor ve benim gibi saç takıntılı bir insan için bu büyük bir mutluluk aşılıyor bünyeye. Geçmiş takıntımı yendiğimi farkediyorum, at gözlüğümü çıkardım diyebilirim. Gerçekten de hayatta olmak büyük bir lütuf geliyor artık bana. İstanbul gibi dünyanın sayılı güzel kentlerinden birinde, karnım tok, sırtım pek yaşıyorum daha ne olsun. Çıkıyorum simit alıyorum, sahilde yürüyüş, otobüste güzel bir kızla kesişme... Aslında bunlar güzel nüanslar doyumsuzluk kötü bir olay ve sonunda kaybediliyor. Bunları önceden çok yaşadığımdan, koca beton çivileriyle çakıldı artık beynime. Limitlerle yaşamak gerek, fazla beklentiye girmeden, elindeki malzemelerle yenecek şeyler çıkarmalısın ortaya...
Çocukluğumu tamamen aşıyorum galiba. Zira fazla sert müzikler dinleyemiyorum artık. Kafam kaldırmıyor ve bundan sonrada pogo yapabileceğimi de sanmam. Durup düşündüğümde çok şey yaşadığım bariz gözükürken, daha fazla enstanteneye ya da aksiyona bulaşmam anlamsız. Zaman hızla akıyor oysa ben buraya daha yeni kaydolduğum günü hatırlıyorum saniyesi saniyesine. Artık otuzu bekliyorum, tabi yaşayabilirsem...
Takılmamak, bir şeyleri kovalamamak gerekiyor. Bunlar seni sıkıntıya iteliyor, kurguluyorsun istemeden. Aradığın şeyleri bulamamak hayatın her alanında...Niye arıyorsun o zaman ? Aramadığında, aklında olmadığında bulacaksındır her ne istiyorsan. bu bir sistem, bu bir algoritma. Hedef dahilinde ilerleyip yaşadığını sanmak ama geçen yıllar hep kovalamaca ile geçmiş. Tadına varılarak değil, yudumlamak yerine bir dikişte içilmiştir şarap. Hele ki hayat standartların yüksekse Bordeaux şarabı bitmiştir, yoktur artık..
Bazı yaşayan insanları dinlemekte gerek bizzat tecrübe etmek istersen acı bir hatıraya, bir keşkeye daha sahip oluyorsun. Mesela adam sana şu eve gitme, şu sokaktan şu şekilde geçme demiştir. Başına bir şey gelmiştir ki sana bunu söylemiştir, yapmayasın diye. Ama sen yüksek egona yenilip gider bizzat yaşarsın o deneyimi ve sonuç felaketin olur, belki hayatın orada noktalanabilir bile. Derler ya kediyi merak öldürür diye, merak iyi bir şey değil. En azından seni ilgilendirmiyorsa, sevdiğin birini merak et, ananı babanı merak et, bir maçın skorunu merak et. Ancak bilmediğin bir şeyi kurcalama, hiç bulaşma. Şöyle bir benzetme yapayım, küçükken kanepelerin altlarına, küplerin arkalarına veya görünürde olmayan her noktaya elimi sokardım, yoklardım ne var ne yok diye. Bir keresinde yine sokmak istemiştim elimi bir yere. Bir şey olmuştu, biri çağırmıştı sanırım. Dönüp içimde kalan duyguyu bastırmak için hamlemi yapacakken oranın altından akrep çıkmıştı tıngır mıngır ve terlikle ezmiştim. Yani elimi soksaydım oraya, o da beni sokacaktı. Çocukluk şansı diyelim. Ama şansları zorlamamak gerek. Günahlar girilmiyor deftere sen çocuksan ve nice kaza geçirirsen geçir çoğunlukla ölmüyorsun bir şekilde kurtuluyorsun. İstisnalar var elbette hemde bir hayli yüksek bir rakam. Bir hastalıkla doğanlar, sakat doğanlar, konuşamayanlar veya çocukken ölenler de var. Hayat bir kumar, ya batıyorsun ya çıkıyorsun. Pamuk ipliği, kelle koltukta gezmek, bunlar doğru tanımlar. Yani değerini bilmek gerek şu kısa hayatın. Belki ben bu satırları yazdıktan bir saat sonra öleceğim, garantisi yok ki. Hiç bir şeyin teminatı yok manen elbette, yoksa mahkemeyle paranı kurtarabiliyorsun veya sigortayla. Ölene kadar beraber olamıyorsun sevdiğinle, dostunla. Farkındalık çoğu zaman üzüyor, efkarlandırıyor. Ama en azından insan gibi sevinmeni ya da üzülmeni de sağlıyor. Uç noktalara bağımlı yaşamıyorsun bırak uç noktayı, bağımlı yaşamamayı öğretiyor sana farkındalık...
Ben karar aşamasında araştırmadan, sorgulamadan ziyade gözlemlemeyi tercih ederim. Neden diye sorulacak olursa hareketlerin bir dili vardır ve o hareketler senin kişiliğini yansıtır, puzzle setindeki bir parça gibi. Gözlemlediklerini birleştirir sonucu bulursun net, 34524135443 piksel. Araştırırsan yanlış kaynaklar seni ikileme düşürür, sorgularsan kendi iç güdülerine yenilirsin, önyargılarına da diyebiliriz. Hoş...Artık taraf olmadan yaşayamama noktasına geldi her şey. İnsanlar bilmeden bir taraf seçip kitleler oluşturuyorlar. Çekimserleri, tarafsızları dışlıyorlar. Ya laik - modern bir insan olacaksın, ya da faşist - muhafazakar. Ortalamak isteyenleri iki yüzlü görüp dışlamak niye? Bazıları der bir çok şeyi yapmaya çalışacağına bir şeyi layıkıyla yap diye. Bu yanlıştır ! Hayatta kapabildiğin kadar bilgiyi kapacaksın her konu hakkında bir cümlede olsa bir yorum yapabileceksin. Ne kadar ilerletirsen ilerlet bir mevzuda en iyisi olamazsın hiç bir şekilde. Bilmediğin bir nokta çıkacaktır ve duruma böyle baktığın için seni utandıracaktır, inşa ettiğin ego bariyeri yıkılacaktır..Oysa şu kadarını biliyorum benim yorumum şu dersen kimse seni ayıplamayacaktır. Mesela World Of Warcraft’ta druid sınıfını hem "tank" hem "melee" hem de "healer" olarak kullanabilirsin. Hayatı druid gibi yaşamak gerek, oynayanlar örneklemi anlamıştır..
Yazacak ne şey çıktı böyle..!
Çok konuştum, yazdım...
Toparlamak gerekirse..
1- Fazla beklentiye girmeden yaşamak, bir hedef uğruna hayatı harcamamak..
2- Belayı bulmamak adına aramamak, ilintisiz merağa bulaşmamak
3- Farkında olmak.
4- Karar verirken iyice gözlemlemek
5- Her türlü bilgiye sarılmak
6- Tecrübeye önem verip, bazı sözlerden çıkmamak
7- Bağımsız olmak (şu olmadan yaşayamam deme, yaşarsın)
8- Makul olmak, elindekilerin kıymetini bilmek..
Bu maddelere harfiyen uyarsan, hayatın güzelleşecektir ve ne istiyorsan gerçekleşecektir. Mutluluğun formülünü yazdım yarın notere tasdik ettiririm :)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.