Ölü Şehirler
Ölü, ölümsüzdür sayın okur. Ölümsüzlüğü arayan varsa aranızda ve içinde ölmeyecek birşeyler olduğuna da inanıyorsa, ölsün hemen ölümsüzlüğe ulaşmak için. Çünkü, ölüler bir daha ölmezler. Sokak kapıları ölmezler, otobüs durakları ölmezler. Arabalar ve trafik lambaları da ölmezler. Çalışma masalarını bırakın sonsuza kadar yaşayabilirler. Evlerin duvarları ve duvarları oluşturan tuğlalar ölmezler. Duvarın, anlamı itibariyle bir mekanı diğerinden ayırması ölümsüzdür. Eveler, apartmanlar ve sokaklar, mahalleler ve şehirler ölmezler.
Evet! Şehirler ve yaşamayan şeyler ölmezler. Ölmek için yaşamak gerekir. Şehirler ve sokak kapıları, senfoniler ve şiir kitapları yaşamazlar. Çünkü ölemezler. Ölmekte olan hiçbirşey ölümsüz değildir ve yaşayan herşey ölmektedir. Şehirler ölümsüzdür sayın okur. Çünkü şehirler ölü malzemeden yapılmıştır. Çünkü şehiler hiç yaşamamış veya yaşamış ve fakat ölmüş malzemeden yapılmıştır. Bu ölümsüzlüğün içinde insan ölümden ve yaşamdan uzaklaşır. Çünkü yaşamak ancak ölecek olmakla mümkündür.
- Ölmeyecek şeyler yaşamamaktadır.
Bu ölü malzemeden yapılmış şehirlerin içerisinde insan kendi ölümlülüğünden de uzaklaşmaktadır. Şehirler insanlara ölümü unutturur ve ölümü unutan insanlar yaşayamazlar. Ama ölürler. Hem de hiç yaşamamış gibi.
- Şehirlerde ölen insanlar hiç yaşamamış gibidir.
Şehirlinin ölümü bir duvarın yıkılması veya bir kitabın yakılmasından farksızdır. Bir arabanın hurdalığa çekilmesiyle aynı yankıyı bulur muhatabının zihninde. Şehirlerde insanlar diğerlerinin yaşadığından habersizdir. Bir trafik lambasından fazlası değildir bakkaldaki tezgahtar. Ölümü de o tezgahtarın, bir trafik lambasının diğeriyle yer değiştirmesinden daha dikkate değer değildir. Ölenin yerine geçen yeni tezgahtar yeni örülmüş bir duvar gibidir sokağın köşesinde. Tezgahtar kelimesi, bu kelimenin içini dolduran insanın varlığını ve yaşamakta olduğu gerçeğini gölgede bırakır. Aslolan tezgahtardır şehirlerde, trafik polisi, otobüs şöförü veya vergi memuru. Doktor kelimesini üzerinde taşıyacak bir insan varolduğu sürece her türlü değişiklik ihmal edilebilir. Duvarı oluşturan tuğlaların varolmaları, ne olmalarından daha önemlidir. Çünkü ölüdürler.
- Şehirlerde insanlar, şehrin ölü malzemeleri gibidirler.
- Ne yaşarlar ne de gerçekten ölüdürler.
Bu ölü malzemenin içerisinde insan ölümden uzaklaşır ve giderek o hammadeye benzemeye başlar. Ölüm anlamını ve etkisini kaybeder.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.