- 6411 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkı Anlatmak
Akşı anlatmak zor , kimsenin anlayamadığı duyguları kısacık bir yazıyla anlatmak mümkün değil, ben yinede kendimce anlatmaya çalışacağım.Aşk deyince aklıma hemen müzik geliyor, aşkın başka bir anlatım şekli gibi, sesizliğin içinden yavaşca kulağına çalınan bir melodinin ağır ağır gözlere yansıyarak, buğulanan pınarlardan dökülen, binlerce gözyaşı gibi. Aşk, kalbin çarpmasıyla duyulan heyecan belki, de belkide mutluluk. Bazen birinin yanında kendini iyi hissetmek, özlemek belki. Yinede kalıplaştırmak yanlış gibi geliyor, birine duyduğun heyecan geçici olabilir, bilinmeyene duyulan, henüz tanımadığın, tanımak istediğin bir insanın, sırtının kıvrmlarına duyduğun merak olabilir. Kavradıkça elinden kaçan, bir çayın içinde eriyen şeker gibi, yok olup giden bir duygudur aynı zamanda, bu yüzden evlilik aşkın mezarı gibidir bazen.
Ben aşkı denizlere benzetirim biraz da , bir şafak vakti derin sesizliğinde uyur sanki , yumuşacık köpükleri ve huzur veren dalga sesleriyle.Aldanıp bırakırsın kendini derin sularına, oysa anlayamazsın ne zaman öfkeyle delireceğini. Kudurur dalgaları birden ve tıpkı bir kırbaç gibi savurur sandalları, sen derinlerdeysen, boğulursun. Deniz güvenilmezdir çünkü, savurur seni kıyılara bir anda, en tecrübeli denizcileri dahi yanıltan ve en usta balıkçıların gemilerini alabora eden, azgın dalgalarına kapılır gidersin bir anda.Her zaman yol göstermez kutup yıldızı..
Herkesin içinde , derinlerde bir yerde saklı bir kozadır, bir gün güneş doğar filiz verir, diyordu aşk için biri, Aşk var olduğunda, algıların sadece bir kişiyi duyumsaması, görmesi, olası bir durum, peki ya bittiğinde? Giden gitmiştir ne de olsa bitirmiştir içinde, oysa kalan için durum aynı değildir, hazır değildir ayrılığa, bir türlü kabulenemez bırakıldığı yerde kalır bir umut bekler sevdiğini, bir gerçek var ki giden dönmez geri , kalan ise belki her gün belki yıllarca uğurlar sevdiğini, tıpkı şairin dediği gibi "sen bir kere gittin, ben her gün uğurluyorum"...Burda yapılacak en güzel şey, unutmaktır, ilk zamanlar çok fazla acı veren duygular zamanla yerini sadece sevgiyi hissetmeye bırakır, acı hissi azalır.
Aşkta imkansız olan, geriye dönüşüdür, sevginin bitmesi kadar başka bir gerçek var ki, yeniden yaşanmayacak duyguların geri dönüşü yoktur, bu yüzden aşka uzun mesafeler koymak bitirir aşkı.En büyük yanlışlar güzel duygular yaşanırken, çekip gitmektir belki,uzaklaşmaktır. Sevdiğin insan, gözünün önünde sevmediğin insana dönüşür, ne yaparsan yap, batmış bir gemidir tamiri imkansızdır ve en kısa zamanda yeniden gömülecektir suların altına.Aşkına sahip çık demek kolay, oysa karmaşık duygular aşırı sevgi gösterileri, kıskançlıklar oluşur istem dışı, kimse mantıklı davranamaz böyle durumlarda, aramak istemediğin halde, elin telefona gider, kızmayacağım dediğin halde, öfkene hakim olamayıp kırar geçirir sevdiğini, bitti dediğin halde, beklersin geri dönmesini. Güzel güzel yürüyüp giden ilişkilerin içinde aşk sevgiye bırakmıştır kendini, sevgiyle yürür. Aşkla yürütmek zordur bir ilişkiyi.Sevgi sıcacık sarar, sahip çıkar ve sozsuza dek sürer gider, bu yüzden sevgiye dönüştürmek gerekir aşkın alevini.
Aşk ozanlar doğurur, şair yapar insanı, bazende hırpalanmaktır hayata karşı, uslanmaktır, akıllanmaktır.Hayatı boyunca herkes yaşamıştır ucundan kıyısından, tanıdık gelmiştir aşka dair sözcükler, yinede hiç yaşamamış olmak daha kötü, insani duyguları olan herkes sevmiştir, hiç değilse bir kere.. Cezmi ersöz’ün dediği gibi;
Olmayan bir sevgiliyi beklemek
Hiç sevmemiş olmaktan iyidir
Sevgisiz yaşamak yaralar insanı, içine hapsettiği duygular, ışığı sönmüş bir karanlık mahseni, kendiliğinden kor olmuş bir ateştir şimdi. Kimse karanlığın içinde fazla yaşayamaz, ya ruhunu kaybeder, ya insanlığını. Acıyla tavında dövülmüş bir yüreğin , ağlayan bir insanın, seven bir adamın, terk edilen bir kadının kalbi yumuşacıktır, sevdiği için suçlu değildir hiç kimse.En zalim insanın bile sevgiyle atıyorsa kalbi, vicdanı vardır, merhameti vardır, oysa sevmeyi bilmeyen, sevemeyen bir insan kalbini yitirdiyse, ona insan demek niye?
YORUMLAR
ilk defa kazma kürek tutmaktı , ellerimin su toplayıp patlamasıydı
ellerimin derisinin inceliğiydi, zayıflığıydı, nasır tutmamış haliydi
sakallarımın tek tük çıkmasıydı jilet değmemiş suratıma
toyluktu
acemilikti aşk
anlatımın çok güzel okurken keyif alıyorum
tebrik ederim
aysemujgan
Her güzel yazıda biraz güz, biraz el bulunur. Her anlatmayı deneyenin bir yanı an, ötekiyse attığı yaşam imzalarına benzer. Kötümser bir yanı da saklar kalemler. Renk renk boyanırken kelimeler, nerede beklesem daha az üşürüm diye sorar o uslanmaz çocuk.
İnsanlığın çözemediği bir düğüme tırnak çakısı batırmak, aşkı anlatmayı denemek cesurcaydı. Yalnızca bu cesaret bile kutlanası.