- 2090 Okunma
- 17 Yorum
- 1 Beğeni
ELEŞTİRİYİ ELEŞTİRMEK
Şahsımıza yapılan eleştirileri “yapıcı da olsa”, “yıkıcı ve kırıcı olarak” eleştiren bir milletiz. Tabi bu çoğu zaman eleştiriyi yapan kişinin “eleştirmen”in, sadece yanlışlarımızı bulup ortaya çıkarması, üzerimize hücum etmesinden kaynaklanmaktadır.
Eleştirmen, eleştirdiği konunun sadece olumsuz yanlarını ortaya koymakta, doğru taraflarını ise görmezlikten gelmektedir. Gözünü bir noktaya sabitlemiş, tabiri caiz ise “at gözlüğü”nü takmıştır. Hâl böyle olunca, yapılan eleştiri daha iyiyi, daha güzeli ortaya koymak; yanlışları, eksikleri ve hataları görüp düzelmek yerine tartışmalara, münakaşalara ve hatta kavgalara sebebiyet vermektedir. Eleştirmen, konunun daha doğru ortaya konulmasına hizmet etmek amacının çok ötesinde; hata bulmak, yanlışı ifşâ etmek, hatta muhatabını küçük düşürmek gayesinde olduğunu görüyoruz. Bu durum, eleştiriye uğrayanlarda bir tahammülsüzlük meydana getirmektedir. Eleştiriye uğrayan kişiler, az da olsa, doğru- dürüst yapılan eleştirileri bile kulak ardı eder hâle getirmiştir.
Az da olsa, doğru – dürüst eleştiri yapan kimselere karşı tavır takınmak, gönül koymak da hoş bir şey değildir. Karanlıkta yolumuzu bulabilmemiz için, doğru eleştiriler birer fenerdir bizler için. Ama karanlıkta kalmaya razı bir hâlimiz var. Tabi bu, insan olarak kendimizi çok üstün görmemizden, kusursuz görmemizden, kendimizi asla eleştirilemez biri olarak görmemizden kaynaklanır. “Hatasız kul olmaz” deriz, ama kendimizi o kulların sınıfına asla sokmayız. Hata yapan her zaman hep başkalarıdır, başkalarının gözünde de biz. Birisi bizi eleştirdiği zaman “benden iyi mi bileceksin” diyerek işi benliğe vururuz çoğu zaman. Karşındaki insan eğer olgun biri değilse, ikisi de haklı çıkmak için laf dalaşı başlar. Karşımızdaki insanın gözünde küçük düşeceğimizi zannederiz ve üstün çıkma çabası içine gireriz. Halbuki en büyük erdemlik “ortada bir hata var ise” insanın hatasını kabul etmesidir. Sonuç itibari ile bir kuluz, her an hataya düşebiliriz, hataya düşmeyen, yanılmayan ancak Allah’tır.
Öyle bir hâle gelmişiz ki, hayatımızın her alanındaki hatalarımıza alkış çalan o kadar çok insan var ki, doğruyu söyleyen kişinin, hatada olduğunu sanırız. Bu “şak – şak”çıların özüne indiğimiz zaman, altında mutlaka bir menfaatinin olduğunu görürüz. Bu kişiler dostluktan çok öte, günü birlik çıkarları için yaşayan kişilerdir. Bazıları da “dost acı söyler” sözünden yola çıkarak, öyle kötü bir şekilde eleştiri yapar ki, kalbin kırılır, eleştiri aldığın işten zevk alamaz hatta bıkar hâle gelirsin. Oysa gerçek dost acıyı acıtmadan söyleyen kişidir. Bu acıdan bir tatlılık alan kişi de olgun ve erdemli kimsedir.
Ne güzel söylemiş “Mevlana,” “ İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur” diye. İyi dost bir aynadır, baktığımız zaman kendimizi görürüz. Böyle dostların sözünden gocunmamalı, aksine teşekkür etmeliyiz. Hatalarımızı düzeltmeye çalışmalıyız. Hatalarımızı düzeltmediğimiz zaman yanlış hâlini alır ve yanlışı düzeltmek hatayı düzeltmekten çok daha zordur.
Eleştiriyi yapan kişi de, hatayı yanlış gibi göstermemeli, mümkün olduğu kadar kalp kırmadan, ifşâ etmeden, münasip bir dil ile anlatmalıdır. Bir sepet yumurta getiren adamın, sepetinin içindeki bir tane kırık yumurtayı gösterip, sağlamlarından söz etmemek eleştirmene yakışmaz. Sepeti dışından görüp içini görmeyenler için de bütün yumurtaları kırık getirmiş hissi uyandırmamalı. Cenab-ı Hakk’ın “Gafûr” (hata ve kusurları örten) sıfatından kul olarak hayâ etmeli, eleştiri hayâsızlığına bir sınır konulmalıdır.
Muhabbetle…
09 ŞUBAT 2013
YORUMLAR
"“Mevlana,” “ İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur”
Bu veciz sözün anlamini kavrayan insan icin mesele hallolmus demektir.
Derli toplu islenmis önemli ve güncelligini hic yitirmeyen bir konu. Keske ihtiyaci olanlar arada bir bu sayfaya ugrayabilse.
Selam ve SAYGILAR Mustafa Kardesim.
Mustafa Sade
Muhabbetle..
Şiirin tekniği ile alakalı her türlü eleştiri yapılmalı derim.. Şairler duygulu insanlardır ama bu duygu ego tatmini şekline dönüşmeden, yazdıklarının bir edebi eser olma yolunda kendilerine yapılan eleştirileri başüstüne koymaları gerekirken, bir çoğu dünyayı yıkıyor...
Neymiş efendim ben kaç yıldır şiir yazıyorum!
Şairim yazıyorsun da şiirin ortada, bir kez şiirler alakalı araştırma yaptın mı?
ne yazıyorsun, hangi sınıfa giriyor, kafiye nedir, ayak nedir bir öğren bakalım..
yok! sanıyor ki aklına gelenleri karalamakla şairlik yapıyor..
etrafı iyi gözetleyen biri olarak her zaman dediğim bir söz vardır..
Vicdan! insan her işinde vicdan muahasebesini yapabilmeli...
"işimi adam gibi yapayım" anlayışı yok..
hangi mesleğe bakarsanız bakın bu anlayışsızlık mevcut..
ben sayflarda dolaşırken gördüğüm yanlışları genelde mesaj yoluyla iletiyorum..
onu da "saygılar sevgiler" gibi aman ha yanlış anlamayın babında..
açıktan yazınca deliriyor birçoğu...
yahu yazdığın bir şiir ve hatalı
eleştiriyi herkes görmeli ve sebeplenmeli..
hulasa her bir şeyimiz gibi şiirimide çöküşe doğru yol almış gidiyor..
bir de yazmadan geçemiyeceğim:
entel kabadayılar türemiş ki yazdıklarına bakıyorum şiire benzer olmayan yazılar ama birinin öbürünün şiirine her şeyi bilirmişçesine ukala ukala yorumlar..
bana da rastladı bir ara
beyefendi gördüğün yanlışları yazda düzelteyim diye cevap verdim ama ses seda yok..
alacaksın sopayı eşşek sudan gelinceye kadar dövecen:))
geniş bir yazı düşünüyorum bu konuda bende
selamlar saygılar
Mustafa Sade
Bana da o kabadayılardan uğruyor bazen,
Hatta en son şiirime birisi yorum yazmış, aynen kopyalıyorum:
Uzun ve anlami güzel bir şiir. Tabrik ediyorum fakat akıcılıkta biraz sorun var. bazı kelimeler yanlış yerde ve geeksiz ekler okuyucuyu durduruyor. Kulağa daha hoş gelen kelimeler kullanılabilrdi, diye düşünüyorum.
Ben bu yorumu gördüğümde "Mustafa Bilir" hocamım cevap yazmış olduğunu gördüm.
--Sayın Şair,
Eleştirel yorumlarınızı somutlaştırabilir misiniz lütfen; örneklerle ..
Diye. Ama çıt yok.
Dediğin gibi dostum, ahkâm kesmekten hatamızı söyle de bilelim, düzeltelim.
Hemfikiriz;
Saygımla daim..
Şükran AY
Duygu ve düşüncelerinize kalben katılıyorum Ziya Bey.
Her şeyden önce, çoğu şiiri inceleyen arkadaşlar bütün varlığımla yemin edebilirim ki en az o şiiri yazan kadar emek veriyor o şiire.
Neden ? hadi düşman kazanayım diye mi ? Beynine silah mı dayamışlar hadi bul hatalarını ya da güzel yönlerini diye...hayır
Neden peki ..bu insanlar deli mi divane mi /
değiller elbette...
Rahmetli Can Yücel' in dediği gibi her 3 kişiden 5 inin şair olduğu ülkemizde nitelikli eser verenlerin yanında vermeyenlerin de olduğunu kabul etmek gerekir.
Zaten sitemiz bazında yapılan hiç bir yorum eleştiri değildir.
Ha bizler neyi yapmaya çalışıyoruz ...sınırları belirlenmiş ...katti olan teknik konulara değinerek o şiirin o yönden kusurlarını söylemek, ya da güzelliklerini dile getirmek..bu eleştiri bile değil ken... bir damla suda çıkan fırtınalara akıl sır erecek gibi değil.
Birini teknik konuda eleştirdim diye ertesi gün bana hiciv yazmıştı.Hiç unutmuyorum ki ... yarabbim ...teknik konuda o kadar çok kusuru vardı ki anlatamam.
Teker teker açıkladım hem özelden hem yorumdan şurası şöyle..böyle olursa daha iyi olur gibi..hem de en ince nüanslarla.
Kimse kusura bakmasın .Bu yönde gördüğüm an da ben de söylerim.
Öyle hassaslıkmış, duyarlılıkmış ...sanatımız; şiirimiz böylesi iyi niyetlerle hep basitleştiriliyor.Ondan sonra neden satılmıyor şiir kitapları...işte bundan satılmıyor .Kendi değerimizi kendimiz düşürüyoruz başkalarından ne bekleyelim ki... burda yorum yapanların amacı nedir ? işte budur ..en azından teknik açıdan çıtayı yüksek tutabilme gayesi...
ki şiir sadece teknik değildir...bilenler bilir...binde biri bile değilken...
kafiyeyi bul, heceyi tuttur al sana şiir...bu mudur ...bu mudur ?
değildir elbette.
Lütfen arkadaşlarımda beni eleştirsinler hatalarımı yüzüme vursunlar.
mutlu olurum, minnet duyarım o insana.Başıma taç ederim.daha iyi yazabilmem için bana yön göstermiş ...böylesi insanlara kıymet verilmesi gerekirken...ego duvarına çarptırmak da neyin nesi oluyor anlamıyorum.
neyse uzun tuttum sözü.
anlayanlar anlayacaklar...anlamayanlar ... sivri sinek saz kendin çal kendin oyna dansına devam edecekler ...tıpkı karşı taraf gibi...
yani bir çözümsüzlüktür ezelden beridir hep var, hep olacak...
Yalnızca defterde değil yaşamın her alanında eleştirinin dozunu kaçırmadan ,karşı tarafa söz hakkı tanımalıyız .Herkes kendi bildiğini okursa ,karşıdakinin yazdığını kim okuyacak ,kim adaletli davranacak. Bu noktada tartışma kaçınılmaz son ..ki kalp kırmaya kadar gider .. ..görünürde her ne kadar tek taraflı olsa da eleştiriler bunu tetikleyen sebepler sıralanabilir ..
Çok bilmişlik
Az bilmişlik
Boş konuşma
Gelişi güzel hitap
İnsan olgusundan uzak olmak enaniyet duygusuna kapılmak
Bir ben varım demek vs...
İnsanlar dili niçin kullanır birbirini anlayabilmek işin .Bunun yolu da sevgiden geçer.Sevgi ve saygının olduğu her yerde sulh vardır .
Daha iyiye daha güzele ulaşmak dileğimle bu güzel yazı dolayısıyla tebriklerimi saygı ve selamlarımı bırakıyorum sayfanıza hocam.
Mustafa Sade
"Bu yazım sadece site veya şiir eleştirileri için değil, genel anlamda hayatımızın her safhasında karşılaştığımız ve çoğu kişinin muzdarip olduğunu tahmin ettiğim genel bir yazıdır.
Tabi ki şiir de hata varsa şairi uyarmak gerekir ama kırmadan, incitmeden.
İnsana eserden çok değer vermemiz lazımdır;
Çünkü, şiir insanın, fakat insan Allahın eseridir.
Kalıbı düzelteyim derken, kalp kırmayalım."
***
Gerçekten çok dikkat etmemiz gereken bir konu, kalp kırmamak;
Birisine desen git şu caminin duvarını tahrip et, kır; Adamın hemen vereceği cevap: Yahu olur mu orası Allah'ın evi günaha girerim.
Taşı kırmayız amma kalbi çok çabuk kırarız.
Oysa Cenab-ı Mevla diyorki: Ben hiç bir yere sığmam, sadece Mü'min kulumun kalbine sığarım.
Ne diyelim; Rabbim bizi Yanlışa düşmekten uzak, hatamızı anlayan kullarından eylesin.
Teşekkür ederim ziyaretinize,
Selam ve saygımla...
Bu da buraya iyi gider :)) selamlar
İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki;
'Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.'
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
• Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
• Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
• Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
• Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik 'Nasıl geçti? ' sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların 'testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini' düşündükleri; hatta 'iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları' ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar...'
N'olur fazla mütevazi olmayın! ...
'Siz de çevrenize şöyle bir bakın' diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni 'cahil olmamalarıydı'.
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”
Alıntı
Mustafa Sade
Hocam ben şimdi kabuğuma çekildim, kimseyle tartışmıyorum
Bildiğim kadar cevabımı verip geri çekiliyorum.
Bu konuda İmam Gazali ne güzel demiş " Ben cahillerle tartışmam.Çünkü hiç galip gelemedim.
:))
Selam ve saygımla...
telkök
önce o çukura inmek lazım ki güreş olsun
Bizim işimiz o çukura inmek değil o çukurdan adamı dışarı çekmektir
El verince de elimiz azıcık kire bulaşıyor ama sorun değil :)
Benim niyetim kötü ,bakışlarım yılan gibi,zayıf karakterli bir insanım,duygusal ve duygularının esiri olan ,aşkım çirkin,dilim diken bilmem mi:)) Güzel bir konuydu güzel de anlatılmış beni de çok etkileyen bir konu bu.İnsanların başkalarında sevimsiz gördüğü şeyleri kendileri yapınca sevimli göstermeye çalışmaları .Selam ile
Mustafa Sade
Selam ve saygıyla...
O kadar guzel ve yeterli sekilde yazı kendisini kendi dilinde bizlere anlatmis ki;
diyecek soz birakmamis elestiri zulasinda.
Mevlana'nin o guzel sozune katilmamak mumkun mu..Hakiki dost, ne cok duyguyu barinidirir gonullerde, varolus degerine deger katarak..
Dozunda elestiriyi her yurek yapabilseydi bugun benlik duygusu diye bir kavram sanirim az kullanilmis olacakti. Biz insanlari ondan vazgecirmemk mumkun mu. Ya hu el-insaf demek karimizdir galiba...
Tebriklerim gonulden...
Saygilar..
Mustafa Sade
Selam ve saygımla...
Aslında sorun ikidir biri acemilik ve bilgisilik ikincisi insandan ve ahlaktan kaynaklanan sorundur
Şiirlerde ya da yazılarda Teknik anlamda sorunlar olabilir ya da yazım hatası gözden kaçmalar olabilir bunları zaten özel mesaj ile karşılıklı uyarıyoruz
Ama ahlak ile ilgili olan sorunu dile getirmek bir işe de yaramıyor
gerekse düz yazı gerekse şiir olarak anlattım
Türk edebiyatında SENİ SEVİYORUM diye bir tek mısra yoktur dedim ama sanki hiç kimse okumadı ya da anlamadı
aslında anladılar ama anlamazdan geldiler nereden mi biliyorum çünki sadece sayılı yorum aldı
Çünki sayfadaki şiirlerin yarısı belki de daha fazlası bu edepsiz mısralar ile dolu
İnsanların nefsini gıdıklayan şeyler yazınca bakıyorsunuz yorumların sayısı artıveriyor
Bir de bazı şiirlere yorum yazaınca beş saniye içinde o kişi sayfama gelip en son yazdığım şiire yorum yazıp gidiyor karşılıklı alışveriş felsefesi
Şiirleri okumadan yorum yazanaları da biliyoruz
Bir de bu sayfada çok fazla miktarda ŞAİR var
yazdıkları
Yine kalemi aldım
şairliğim
şiirler,
şiirlerim
şeklinde(kendi kendini şair ilan etme kendi kendini tatmin)
insanda biraz ahlak biraz utanma biraz arlanma olur
Yemek sofrasına davet edilen kişiye buyurun sofraya denir ama adam yemeği yerken arada bir bak bu yemektir ha denmez ben de aşçıyım da denmez ayıptır
Şiire başlık atılınca zaten buyurun şiire demektir
mısra aralarında şiir şair gibi yapılan kendini bilmez terbiyesizlik ve ahlaksızlıktan başa kakmaktan ne zaman vazgeçecekler diye sormuyorum sebep
Huylu huyundan vaz geçmez
eğer bu söze kulak asmış olsalar sayfada bulunan şiirlerin yarısından fazlasının silinmesi gerekecektir bu da kimsenin işine gelmiyor (kibir devreye giriyor)
Bunun doğrusunu bilmeyen ve yeni şiire başlayan arkadaşlar belki dikkat ederler diye söze getiriyorum
son sözüm şu
Ahlak dersi verilmez alınır ne yapsanızda fayda vermez
ne yapmak lazım
Biz doğru olanı yapacağız bakıp örnek almak isteyen örnek alır zaten
Kalıcı eser vermek isteyenler var bir de gününü gün etmek isteyenler
sepeti koluna herkes yoluna
Daha güzelini ve doğrusunu ortaya koymak aslında eleştiri ve yorumun en doğru yoluymuş
daha iyisi ve güzeli yapıldığında fark kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu
Tebrik ve teşkkürlerimle
Mustafa Sade
Saygımla daim.
Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil.
Eleştiri yaparken kırıcı değil yapıcı yapmak gerekir.şiir ,yazı yazan kişiler genellikle ince ruhlu olurlar.Onları üzmeden hatalarını göstermek gerekir,bu ne biçim yazı ne biçim şiir demek onların kalbini kırmaktır.
Tebrik ederim saygılarımla.
Mustafa Sade
Selam ve saygımla...
yazınızı baştan sona ilgiyle okudum. kendi fikrimdir bir paylaşım adına burdayız kendimi çırak gördüm ölne kadarda böyle olacak
diyorum ki dünya ölümlü dünya bir birimizi tanımıyoruz bile, hangimizin ne derdi var hangimiz biliyoruz
onun içindirki kırıp dökmeye gerek yok sevgi hoş görü hep yolumuz olsun selamlarımla
Mustafa Sade
Selam ve saygımla...
Bu yazım sadece site veya şiir eleştirileri için değil, genel anlamda hayatımızın her safhasında karşılaştığımız ve çoğu kişinin muzdarip olduğunu tahmin ettiğim genel bir yazıdır.
Tabi ki şiir de hata varsa şairi uyarmak gerekir ama kırmadan, incitmeden.
İnsana eserden çok değer vermemiz lazımdır;
Çünkü, şiir insanın, fakat insan Allahın eseridir.
Kalıbı düzelteyim derken, kalp kırmayalım.
Saygımla...
'' doğum sancısına tezat
bebeğin erken gelişine inat
imanın en zayıf noktasıdır buğzetmek tükürüyorum suratına
(şva xweda) ''
..................................................
Böyle bir eleştiri mesela
ELEŞTİRİ/Mİ SİZCE ?
Mustafa Sade
asude_vuslat
BENİM SAFAMA YAPILAN BİR YORUM :(
Duygu ve düşüncelerinize katılmamak ne mümkün.
Eleştirinin olmadığı her yer de basıtlık, bayağılık hüküm sürer bu bir gerçek.Kimse inkâr edemez.
iyiyle kötünün, başarılıyla başarısızın, ayrımına gidilemez değil mi..
Eleştiri derken elbette evrensel boyutta olan, öznelliği barındırmayan, objetiktif olan eleştiriden bahsediyoruz. Eline şeytan dirgenini almış birinden bahsetmiyoruz.
Hoş ben eleştiri yapan insanlara ( layıkıyla ) hayranlık duymuşumdur.
Neden derseniz düşünsenize göze aldığı şeyi : durduk yere resmen düşman kazanmaktan başka bir anlam ihtiva etmeyen bir sıfata bürünüyor.Kim ister ki ...böyle bişeyi...?
istemeye istemeye yapılan bir eleştiriyi kalkındıran güç nedir ki ?
Burda durmak lazım gelir diye düşünüyorum .Burda hem yazanı- hem eleştireni birleştiren ortak çatı oluşuyor.biri olmazsa diğerinin varlığı sekteye uğrar.
yazar olmazsa - eleştirmen olmaz.... eleştirmenin varlığı yazara bağlı
e eleştirmen olmazsa da ....ne yaptığından emin olmayan, olanlar olmaz... bir şekilde şair ve yazarlar olur ...onların varlığı eleştirmene bağlı değil elbette ama ...kalitenin ne derece iyi olduğunun ciddi şekilde tartışılır bir hal alacağından emin olunulur.
yani sözün özü
yukarıda ki yazarın yazdığı çerçeveler ölçüsünde , yazar - şair - eleştirmen lâyığıyla yapmalı.
Tarafsız, egolarından sıyrılmış, açık, anlaşılır, net,bağlantıları, çözeltileri, birleştirmeleri iyi yapan hataları bir bir çıkarıp söyleyen bir eleştirmenden daha iyisi kim olabilir ki ? Aynı şekilde hatalarını görüp düzeltmiş, eleştiriyi iyi niyetle karşılamış ( tıpkı ortaya koyduğu yemeğin tuzunun eksikliğini , yağının fazlalığını iyi niyetle karşılayan misafir gibi ) sanata ciddiyetle bakan şair - yazar gibi.
bol eleştirili - bol eserli günler :))) dilerim .
Teşekkür ederim paylaşım için.İnşallah güne gelir bu değerli deneme .
Selam ve hürmetlerimle.
Şükran AY tarafından 2/9/2013 9:59:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mustafa Sade
Defterde ilk yazmaya başladığımdan beri, şiirlerimde olan hataları bana mesajla bildiren bir tane hocam var.
Allah ondan razı olsun, hiç yüzyüze ve telefonla konuşma imkânım olmamasına rağmen, o kişiye öyle derim muhabbet besliyorum ki.
Hep dua ediyorum. en son yazıştığımızda kendisine de dedim bunları.
Ruhlarımız belki Alem-i ervah'ta tanışmıştır dedim, :))
O da: en güzel tanışma odur demişti.
Allah ondan razı olsun, böyle kişilerin sayısını arttırsın.
Selam ve saygımla...
Mustafa Sade
Selam ve saygımla...
Hocam emeğinize yüreğinize sağlık.Kendi adıma Edebiyat Defterinde sayfa üzerinde acımasız eleştiri almadım.Mesajıma kibarca yollayan hocalarım oldu.Hiç göz ardı etmedim ve şiirlerime çok katkıları olmuştur.Ancak dediğiniz üzre ilk şiire başladığımda facebook guruplarından birinde, dostluğuna değer verdiğim bir hocam tarafından ağır şekilde eleştirilmem onurumu çok zedelemişti ve şiiri bırakmayı düşünmüştüm.Daha değerli hocalarımın desteği ile edebiyat defterine geldim.Burada her şiir bana öğretmen oldu.Acımasız eleştiri hala yüreğimde yara olmasına rağmen,belki de ben de hırs yaptı kimbilir...Ne olursa olsun kalp kırmanın, acımasız davranmanın insana yakışmadığını düşünüyorum.Bir eleştiri yapılacaksa mesaj denilen bir kutu vardır.Kimseyi rencide etmenin anlamı yoktur.Diğer söylemlerinizde doğrulukların yüksek olduğuna inanıyorum.Şiirlerde kendi emeği olmayanlar gün gelir balon gibi sönerler.Şiirle kalalım her daim, mutlu,huzurlu kalalım Edebiyat Defteri ailemizde.Sonuçta duygu emeğini paylaşıyoruz ama iyi ama kötü...saygılar,selamlar dua ile efendim..
doğru düzgün bir yazı...
tebrikler tüm haklı sözlere...
sırf hakaret etmek,küçümsemek ve dalga geçmek amaçlı yorum yapan kişileri anlamakta zorluk çekiyorum,eleştiriye her zaman açığım.niyet halis olsun yeter ki...
teşekkürler güzel kaleme.
Mustafa Sade
Selam ve saygımla...
Mustafa Sade
Teşekkür ederim ziyaretinize;
Selam ve saygımla...
Günaydın dost, evet bunun en büyük ndeni ise ''ben bilirim'' dir, maalesef kahvehane kültrüyle hayatını devam ettiren bireyleriz, yzınızı okurken her yerde rastladığımız, hiç ummadığınız kişi ve davranışlar aklıma geldi ve size harfiyen katılıyor, saygılarımı gönderiyorum
Mustafa Sade
Zaten bu yazım sadece şiir eleştirileri değil, genel anlamda ele aldığım bir yazıydı;
Teşekkür ederim yorumunuza,
Selam ve saygımla...