İletişim Ölümü
"Bir şey ne zaman değişir ve doğası başkalaşırsa, o anda önceden ne var idiyse onun ölümü gelir." (Lucretius)
Klasik eserlerden Montaigne’in Denemeler adlı kitabında yanına yıldız attığım bir söz.Bu ters köşe eden çıkarım beni düşüncelere itti okurken.Sahi neyi değiştirmeye çalışırsa insan sonunu getirmiyor mu? Hem de her konuda....Gerek aşk, gerek iş, bazen siyasi - özellikle insan topluluklarına hakim olan kültürü tehdit eder hale geldiyse değiştirme çabası - kültürlerin bir arada oluşunun ölümü başlar zamanla....Bir insan değişir, sizin bağlılığınızın ölümünü getirir ve bir insanı değiştirmeye çabalarsınız yine aynı sonuçlanır....Sanırım buna ’ iletişim ölümü ’ adını verebiliriz.
Bu ’iletişim ölümü’ kavramına en çok genç kuşakta -yani akranlarımda- rastlamaktayım hoş bu yazıdaki amacım ne nasihattir, ne kişisel gelişim adına bir girişimcilik.Zira bunlar faydalı olsaydı şimdi kendini geliştirmeye meraklı genç grubun artış ivmesi kendine boşluğa iten gençlikle yakın olmaz yahut zaman zaman geride kalmazdı...
İletişimin genel anlamı ortak değerler arası bağ kurmak olabilir çoğu insan için daha doğrusu zaman içinde bu hale gelmiştir.Eğitim yaşamım boyunca ne evrelerden geçtim her gencin tişörtlerini üstünden çıkarmadığı müzik gruplarının bir tek şarkısı bile telefonumda yok diye dışlandığım arkadaşlık grupları oldu.Daha da eskiye ineyim -ilkokul çağları- haftada bir çıkan gençlik dergilerinin ezeli takipçisi olmadığım için kabul edilmediğim arkadaşlık ortamları da oldu.Günümüze gelelim, sürekli bir yerlerde boy gösterme merakına göre şekillenen arkadaşlık grupları içerisindeyim şimdi.Hayatımın şu anına dek değişik yapıdaki insanların yaşantılarından geçerken en çok yaptığım şey onları dikkatlice gözlemlemek.Maddi etkenleri rafa kaldırıyorum bu değerlendirmeleri yaparken zira kimsenin sadece kendisini etkileyen kişisel yetileri değil, başkalarını etkileme güdüleriyle ilgileniyorum yahut başkalarından ne yönde etkilendikleriyle.Görüyorum etkileme yok ama etkilenme çok ( etkileme kalabalıkların yaptıklarından geliyor sadece , bir yerde o kuşakta ne modaysa o modanın ritüellerini herkesin yerine getirme isteği) Bu anlamda bazen kendimi dişi ve erkek uçlu bilgisayar (usb) kablosuna benzetiyorum.Her farklı insanda paylaşmak isteyeceklerine uygun bir yer yaratıyorum kişiliğimde ama ne zaman bu insanları bir araya toplamak istesem topluluk olarak bir başarısızlık söz konusu oluyor..Belki bu biraz da benim hatam ama asıl problem korkunç bir iletişim yoksunluğu.... Özellikle yaş grubum herkesten iyi ya da kötü bir şey öğrenilebileceklerini daha doğrusu bir insandan bir şey öğrenebileceklerinin farkında bile değiller ...Elbette kimse kimseyi sürekli dinlemek zorunda değil ama sadece ’takılmaca’ arkadaşlıklarla harcanan zamanın geri getirilemeyeceği de bir gerçek...Yani hem ’iletişim ölümü’ hem ’iletişim tembelliği’ gelmiş beraberinde...Mesela bir örnek; diyor ki x kişi " bu adam mekanlarda geceleri bizle çıkmaz, hergün her boş vakitte takılacak gibi durmuyor selam bile versem borçlu çıkarım,yüz verdim zanneder" Yani o kadar ki sonunda birbirine duvar olmuş genç yüzler çıkıyor genel tabloda...... :)
Sevgili akranlarım, selam vermekten gocunmayın, herkes bir hayattır hayatının ona kattıklarıyla, baktınız,istediğiniz reaksiyonu alamıyorsunuz yine de gündelik kelimelerle insanlara seslenmekten gocunmayın çünkü birgün bir yerlerde o insan aynısını yapmaya başlayacaktır...Bunca farklı hayatın bir ortak noktası var ki kimse kendine farklı gelen davranışı unutmuyor ve unutmadıklarını birleştirdikçe etrafında göremediklerini görmeye başlıyor...Yoksa başka geleni değiştirmeye çalıştıkça bakınca gördüklerimizin ölümünü de başlatacağız, farklı bir şey kalmayacak bizim için... Zamanla artacağını umduğum nice hoşsohbetlere !
YORUMLAR
Labarnas
ALPEREN OZAN
iletişim sağlıklı olursa evren cennete döner :)