- 641 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ağır Hikaye
Ağır Hikaye
Gerçekler çıplaktır; utangaç olanlar okumasın! Hikaye ağır! Bizzat kendi izlenimlerimi yazıyorum, yalan, tahmin ve dedikodu türü şeyleri yazıya katmadım!
Bakınız bu erkeklerin yaramazlığı erkek egemen öğretiden ve kutsal öğretilerin erkek egemen oluşundandır. Kadınların düştüğü durumu anlatmak açısından yazıyorum yoksa kim kimin umurunda ki... Kadın erkek ilişkilerinde denge sağlanana dek süren bir debelenme var! Onu gözlemledim yazıyorum.
Kadın, erkek ilişkilerini masaya yatıracağım.
Mitolojik bir giriş; Tanrıça Kibele (Bereket tanrıçası) , Attis adında bir delikanlıya aşık olur. Delikanlı başka bir kadınla evlenmek üzereyken, Kibele süslenir, püslenir, sihirli güçlerinin doruğunda iken nikahı basar. Bu majik tesirden delikanlı aklını kaybeder ve bıçağını çıkarıp erkeklik organını kesip ortaya atar!
Duymuştum, bazı yörelerde köprüden geçerken bedeninden bir kıl koparıp ırmağa atarlarmış! Köprüye kılı kurban sunmaya benziyor. Kılı al beni alma gibi. Sözü şuraya getireceğim. Erkeklerin penislerinin ucundan azıcık kesmek olarak yerleşen geleneğin çıkış noktasını irdelemek açısından. Ucundan kurban verince diğer kısmının değeri bilinir.
Kadınların egemen olduğu dönemler de geçmişte olmuştur ama Orta Çağ ve sonrasının erkek egemen dönem olduğu gayet açık. Hatta tüm semavi dinlerin öğretilerinde erkek egemen anlayış hakim. Bu erkek egemen anlayışın kökleşmesi yerleşmesi ve insanlar arasında doğal karşılanması yüzünden kadın erkek ilişkileri açısından denge bozuluyor! Yani erkeklerin kadına egemen olmak istemesi yüzünden bir türlü hak ve hukuk alanında, sosyal manada eşitlik sağlanamıyor! Öyle ki bazı alanlarda kadın lehine uygulamalar yapılıyor; denge sağlama çabası! Toplumda sıkça görülen kadına şiddetin özünde de bu erkek egemen anlayış yatar. Ne kadar önlem alınsa alınsın; anlayış değişmedikçe yine de erkekler bir şekilde kadınlara ya şiddet uyguluyor ya da öldürüyor! Maalesef.
Kadın erkek ilişkileri en ağır hikayeleri yazdırır!
Evliliği ideal olarak, karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde yaşayan, bunu başaranlara saygı ve selam olsun. Ben bazı çıplak şeyleri yazacağım!
Erkek egemenliğin erkeğe verdiği serbestlik malum. Kutsal kaynaklarda bile erkeğin birden fazla kadınla eş zamanlı nikahı mümkün. (Son zamanlarda ilahiyatçılar bu durumu kurtarmak için bin türlü tevil yapıp; ruhsat verilmiş, emir değil şeklinde) hadi ruhsat olsun, kadına o da yok! Anlatmak istediğim bu değil!
Katoliklerde nikah eşlerden biri ölene dek süren bir akitle (anlaşma) yapılır. Bunun sakıncası; eşlerin boşanamaması yüzünden, aldatma, sevgili edinme şeklinde olmuş! Protestanlar ise zaten Katolikleri protesto edip ayrı bir mezhep (Protestanlık) kurmuş. Müslümanlarda zaten çok eşlilik erkek için ruhsatlı, boşanma da serbest olduğundan bu sakıncalar ortadan otomatik olarak kalkıyor! Erkek için çok eşliliğe direnen kadınlar açısından gözlediğim çıplak durumlar var!
Bir kaç örnek vermek isterim.
Örnek; çift gayet nizami şartlarda iyi bir evlilik yapmış. Mutlu aile bir süre devam ediyor çocuklar da bu aradea doğar ve aile yapısı klasik manada tamamlanır. Erkek egemen yetişen ve ikinci eşi alması toplumda hoş karşılanmamakla beraber kendine ikinci eşi hak ve ruhsat olarak gören erkek su koyverir ve hovardalığa kapı açar! Kadının zaten böyle bir ruhsatı da yok isteği de yok belki. Ama erkek eşeğin kulağına su kaçırır ve kadının aklına rövanşı sokar! Rövanşı ahlaki görmeyen kadınlar ise boşanma yolunu seçer! Buraya kadar her şey normal bakın çıplak ayrıntı, şurada. Kadın kocasının başka kadınla birlikteliğine şiddetle karşı olduğundan boşanmadı mı zaten. Evet. Bunlardan bazısı kendisinin boşanma davasına giren evli erkek avukatıyla ilk ilişkisini nasıl yapabilmiş? Sormazlar mı? Madem evli erkeğin başka kadınla oynaşmasını onaylamıyordun, bu nedenle boşandın, avukatın evliyken onunla ne demeye oynaştın demezler mi? Desinler bakalım.
Diğer örnek; kadın kocasının başka kadınlarla oynaşmasına kızıp eşinden boşanıyor ve ilk üç ay içinde yine evli barklı bir adamla dost hayatı başlıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi? Desinler bakalım.
Bu uç örneklerde takılmayalım. Gayet aklı başında kadınlar da var. Cinsel hayatını tamamen kendi istekleriyle özgür, meşru yaşayan. Onlara saygılarımı sunarım.
Bir sohbette duydum kadın dindarlığını iki de bir öne çıkarıyor, kadın erkek ilişkilerinde meşruiyeti sık sık dile getiriyor. Nikahsız ilişkiye karşı; flörte de tabiki. Ama bir sorun var bu kadın erkek arkadaşıyla gezip tozuyor!
Sorulduğunda, buraya dikkat "Birazcık nişanlıyım" diyor. Mübarek, "Birazcık" ne ola ki? Şunu mu anlayalım: O kadar kötüledin, flörtü yerdin, ama kendin yapmak zorunda kaldın. Ve tam olarak "Nişanlıyım" bile diyemiyorsun! Nişanlı olsan kime ne flört etsen kime ne! Flört edeni ayıpladığın için bu duruma düşersin..."Birazcık" deyiveriyorsun ki her iki tarafı kurtarsın. Hem dinen meşru olsun hem de tam nişanlı olmanın partnere olan sorumluluğu, sadakat yükümlülüğünden böylece kurtulsun. İşte bu Allah’ın bir cezasıdır! Başka insanların cinsel yaşamını ayıplamayı, kutsal kaynakların ardına sığınarak müdahale etmeyi kendine hak görenleri toplumda çırıl çıplak deşifre etmesidir! Geçiniz!
Bir başka durum; kadın kocasının başka erkekle beraber olmasından rahatsız oluyor ve boşanıyor! Elbet dilediğiyle yeni bir hayat kurabilir. Ama sancılı bir süreç başlıyor. Kendisi evli bir erkeğe aşık oluyor! Eyvallah, bu da mümkün. İnsandır sever. Ama sorun sevgide değil ki. Cinsel ihtiyacını da gidermek açısından başka evli ya da yalnız erkeklerle birlikte oluyor. Aldı mı başına belayı, kimse ciddi olarak onunla evlenmeyi düşünmüyor. Düşünse bile kadının ilk şartı "Benimle evlenirsen hayatında başka kadın olmayacak! " oluyor. Hay hay, tatlılardan ne alırdınız! Cinsel ihtiyacını giderdiğin adamların hayatındakileri diğer kadınları sorguluyor musun ki seninle ciddi düşünen birini sorguluyorsun? Kadın mimleniyor ve toplumda diğer evli kadınların kocalarını kıskandığı bir kötü kadın haline geliveriyor. Battı balık yangider, misali ne yapsın aşkını gönlünde yüceltip, cinsel ihtiyacını da kendiyle asla nikah kıymaya yanaşmayan erkeklerle karşılayarak yaşamını sürdürüyor. Allah yardım etsin.
Son tahlilde; yazdığım durumlar bizzat kendi tespitlerimdir. Toplumda olan şeylerdir. Bana fikrimi sorarsanız; kadın erkek ilişkilerindeki dengesizliğin nedeni erkek egemen bir anlayıştır. Bu dengesizliğin devamında ise kadınlar ister istemez, çeşitli şekillerde rol alıyor. Nikah konusunda Katoliklerin durumu aşırı, Müslümanların erkeğe tanıdığı çok eşlilik ruhsatının istismarı da sorun çıkarıyor. Demek ki kadın erkek konusunda tek yetkili bizzat kadın ve erkeğin kendisidir. Nikah veya cinsellik maksadı ne ise mertçe ortaya koyar ve kendince karşılar. Toplum baskısı olmazsa hiç bir sorun kalmaz. Zaten saydığım sorunların tamamı toplum baskısının ürünü. Hadisteki gibi "Kişi sevdiğiyle beraberdir" Kadın erkek ilişkileri sevgi üzerine kurulsun ve kutsal, toplumsal, geleneksel, ahlaki baskılar kadın erkek ilişkilerine bulaşmasın. Herkes kendi aşk ve cinselliğini kendi kabulleri ve tercihine göre yaşasın. Kimse kimseyi kınamasın en azından bu alanda. Kınayan, kınanır! Ben izlenimlerimi paylaştım. İnşallah daha özgür ve evrensel eşit insan anlayışına kavuşulur. Kadın erkek ilişkileri de saçma sapan kuralların etkisinde, gölgesinde değil, mertçe yaşanır.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
hocam aklınıza sağlık yine içinden çıkılması zor bir konu bulmuşsunuz lafta kadın erkek esit iyi tamamda erkeğe iki üç kadın helal olurken kadın ikinciyi bulunca neden adı kötü kadın oluyor empati yapması lazım erkeklerin karısından başka kadına bakarken kendini eşinin yerine koysun bakalım midesi kaldıracak mı karısını başka adamla yan odada beraber olmasını evet bu iş erkeği üstün görmekle taaa atalarımızdan başlıyor analarımız erkek evladı yetiştirirken kıza göre daha toleranslı büyütüyor kıza herşey yasak erkeğe gelince vayy erkekdir yapar olunca pek tabiî bu zihniyetle büyüyen oğullar baskın karakter oluyor eşitlik bunun neresinde yıllardır bu böyle ve gelecekte de böyle olacak eminim bir şeyi yaparken gizli ya da aleni empati kurma taraftarıyım ben insan kendini karşısındakinin yerine koysa zaten olay çözülür diye düşünüyorum .....aklınıza yüreğinize sağlık sizin yazılarınızı okumak ve her gün acaba bugün ne konu bulacak diye merak etmek çok güzel ....SAYGILAR