- 800 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ha Gayret !
Tutsaklık kilitli kapılar ardında değil, ruhumuzda.
Sevmek, sevilmek ihtiyacı ile attığımız adımlar üstü kamufle edilmiş kuyulara düşüyor kimi zaman. Düşerken bir yerlere tutunmak istiyoruz olmuyor, kaygan duvarları tutabilmek mümkün değil.
Hızla dibe vuruyoruz. Acının her çeşidi düştüğümüz yerde tanıtıyor kendini birer birer.
Çoğu tanıdık geliyor, hele bazılarını o kadar yakın tanıyoruz ki, değişen bir şey yok diyoruz. Her yerde aynıymış bu, oysa farklı olacağını düşünmüştük.
Evet, hayat yaşanmak için var.
Peki neresindeyiz yaşamın.
Hayallerimizle süslediğimiz bilinmezliğin alt basamaklarından yukarılara mı bakıyoruz.
Ortaladığımız merdivenler de iki tarafında olmayan tutunma kollarını mı arıyoruz, dengemizi sağlamaya çalışırken.
Yorulduk, nefes nefese mi kaldık sonlara doğru...
Mola vermeli diye mi düşünüyoruz, bunca yorgunluğun ardından.
Tam ortasında oturduk basamağın, iki yanımız boş, Yalnızız işte. Sağda boşluk, solda boşluk, ürkütücü,sessizlğin o çıldırtıcı sesi kulaklarımızda.
Karşımızda çıktığımız basamaklara bakıyoruz şaşkın şaşkın... yoklar, kaybolmuşlar işte...
Geriye dönüş yok artık, ayağa kalktığımızda bir adım mesafede atacağımız adım,
ya yukarıya devam edecek, yada düşeceğiz dipsiz kuyulara hayata tutunamadan...
Sırtımızda onca yaşamı doldurdumuz yaşanmışlıklar çuvalı, yorgun bacakları dengede tutmaya çalışan hoyratça kullandığımız bedene sesleniyoruz... Ha gayret)))
Ha gayret! ! !
Bunu söyleyebilmek o kadar önemli ki...
Yaşamın her dönemin de, düşebileceğimiz kuyulardan seslenebilmek,
Sesimizi duyurabilecek kadar bağırabilmek.
O kuyulardan gelen sesleri duymaksa, çok daha önemli...
Tek başına yalnızlığın ruhumuza taktığı küflü prangayı çözmek mümkün değil.
Ya bir el uzanmalı, yada biz uzatmalıyız elimizi...
El, kimi zaman sevgi, anlayış, destek, saygı olmalı,
Kimi zaman sadece bir tebessüm.
İşte basamakları tırmanmaya devam ederken dengemizi koruyacak olanlar bunlar.
Hadi el uzatalım birilerine...
Ha gayret!
Ha gayret!