- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZ ÜZERİNE...
Söz , gönülden dile ilk temasımız,söz,Rab’le ilk tanışıklığımız,söz yakarışımız. Onsuz düşünemeyiz bile. Bazen bir söz, bir savaş durdurur. Bazende bir sözde başımızı belaya sokarız. Yunus’un dediği gibi:" Söz ola kese savaşı. Söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı. Yağ ile bal ede bir söz."
Bazen bir fıkra olur gülümsetir bizi. Bazen hayatın içinden bir seneryodur. Bazen, bir
şiir olur dökülür Nedim’in dilinden:
"Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana"
Bazen ihmal ettiğimiz, bir ömür ıskaladığımız bir gerçeği tokat olur yüzümüze vurur.
İçimizden biri gibi, babamız mesela...
"Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, “babam bugün niçin gecikti?” diye sorarız; kardeşimize, “babam yine su istiyor,” der ve dertleniriz; bazen de,”babama hangi yalanı uydursam,” diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir. Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o” biraz” yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilkin ve hep onun saçları ağarır, ilkin ve hep o öksürür. Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden, girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. İçimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin. Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık. O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir. Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunlukları orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder. Biliyor musunuz? Babamız bir gün gerçekten ölür!"Ali Ayçil (kovulmuşların evi)
Sözü laf olmaktan çıkaran hasletlerimiz devam ettikçe sözümüz söz olmaya devam edecektir.
son sözümüz esen kalınız.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.