- 452 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Ticareti
İnsan Ticareti
Eski zamanda insanları esir edip pazarda satmak, ağır işlerde çalıştırmak, cariye kadınların cinselliğinden rızası olmaksızın yararlanmak yaygınmış...
Kölelik insanlık tarihinin en eski uygulamalrından. Medenilerin 20. asra kadar fiilen kullandıkları bir gerçek! Hala da kullanılıyor, değişik perdeler ardında...
Kuran üzerinde yaptığım araştırmada köle ve cariyelik kurumunun teşvik edilmemekle beraber tamamen ortadan kaldırılmamış olduğunu gördüm! Bunun pek çok sebebi elbet vardır! Günümüzde kutsal nakilleri destek yapıp bu müessese işletilmediği için bunun üzerinde durmayacağım!
Günümüzde insan ticareti nasıl bir şekle bürünmüş, onu irdelemek isterdim!
Modern insan ticaretinde üç durum gözledim.
1- İnsanın kendisini satması!
2- İnsanın toplumu satması!
3- İnsanın dostlarını satması!
İnsanın kendini satması nasıl oluyor?
Niteliksiz insanlar, eğitim ve becerisi olmayan, geri kalmış toplumlarda tüm refah ve teknik alt yapı da gelişemediğinden zavallı ve muhtaç duruma düşüyor. Belki "Düşürülüyor" demek de mümkün ama maalesef düşüreni suçlamakla insan kendi kusurunu öretemez! Uyanık olmak ve aklını kullanmak insaniyetin gereği; Allah herkese bir ruh ve akıl, fikir vermiş... Egemenler, bu niteliksiz duruma düşen ya da düşürülen insanların ellerine silah, ceplerina para koyup kendi amaçları doğrultusunda hedefe yöneltiyor! Adeta bu insanları satın alıyor! Bu satışı maskelemek için de ideolojik, ırksal ve dinsel hatta mezhep üzerinden niteliksiz insanlar örgütleniyor, militanlaştırılıyor! Kılıf kutsal olunca satış da bambaşka bir mücadele ile maskeleniyor! Aslında militanlaşan bu insanlar hissediyor ne maksatla kullanıldığını ama çaresiz, niteliksiz olduğundan iş ve aş bulması da zor! İhtiyacı var... İnsanın kendini satması böyle oluyor!
2-İnsanın toplumu satması nasıl oluyor?
Geri kalmış toplumlarda yönetimdekiler de çaresizdir. Güvenlik, gıda, teknoloji bilim ve ekonomi de zayıf olduğundan toplumu kontrol etmeleri birinci durumdakilerin (kendini satanlar) isyan çıkarmadan yönetilmesi güçtür. Bu nedenle hukuk, askeri ve kolluk güçlerini daha etkin kullanırlar! Geri kalmış toplumların başlarındaki diktatörler bu nedenle oluşur! Zaten askeri üniformalarıyla boy göstermeleri de toplumu sindirmek ve korku salma maksatlı. Yine de devrilmeleri kaçınılmaz oldu... Bu toplumlardaki idareciler birinci maddedeki (kendini satalara) benzer. Egemenler onları maddi ve askeri olarak destekler ve kendi maksatları doğrultusunda kullanır. Onlar da koltuğunu ve makamını korumak için çaresiz taviz verir, borçlanır, uzun vadede toplumunu esarete sürükleyecek pek çok yanlışa imza atar! Yani kendi toplumunu adeta satar! Günümüzde esaret altında inleyen toplumların bu halinin sebebi budur! Zamanında dedeleri bilinçsizce elde avuçta ne varsa satıp, savurmuş; torunlarına teknoloji ve topraklarını koruyacak alt yapıyı hazırlamamıştır. Dede yer hesabı torun öder gibi bir durum. Bu da insanın toplumu satmasıdır.
3- İnsanın dostlarını satması nasıl oluyor?
Bu satış şekli en son versiyon olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal alanda saygınlık kazanan insanların, büyük kitleleri etkileyecek şekilde öğretisi ya da fikirleri (İdeoloji, din, ırk, mezhep, popüler eğilimler, vb.) gelişiyor. Bu öğreti ve fikirler etrafında toplananları dostlar olarak düşünürsek; dostlarının çokluğuyla kişinin etki alanı da genişliyor. Etkilediği insan adedine göre fiyatı da artar! Bu kişiler sanatçı, fikir adamı, yazar, din adamı, ideolojik önder, ırksal lider olabilir! Toplumda hatırı sayılır bir etki elde ettiğinde , sözü geçmeye başladığında; pazarlıklar başlar! Bu kişilere talip olanlar başta egemenler, siyasetçiler ve istihbarat örgütleridir. Kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalar ile bu etkili kişilerin egemenlerin isteği doğrultuda görüş bildirmesi süreci başar! Bu kişiler zaman zaman saf değiştirirler, çünkü onlar da tam özgür davranamaz! Zor oyunu bozar! Tehdit ve rüşvet arasında bir seçime zorlanır ve kendince uygun tercihe göre peşindekileri adeta satar! Saf değiştiren gazeteciler ve siyasetçiler, söylem değiştiren din adamları ve fikir adamları aslında kendine güvenen kitleyi satar...
Son tahlilde; satan, satılır! Bu üç durumda satışa gelmemek için insanın şuurlu ve cesur olması gerekir! Unutmamalı ki satış bir sonuçtur. Satılanların masum olmadıkları da bir gerçektir! Allah kendinden ruh üflediği insanları eşit yaratmış ve akıl fikir de vermiş. Evrensel eşit ve özgür insan olmak isteyenlerin kendi öz potansiyellerini açığa çıkarması esastır. İnsanlık potansiyelini açığa çıkarmak yerine birilerinin ardında koşup menfaat elde etme derdine düşenlerin potansiyellerini birileri başkalarına peşkeş çeker! Satar... İnşallah insanlık bu aşamayı da geçer ve "Evrensel; eşit, özgür insan prensibi" hakim olur. Satmayan ve satılmayanlara selam olsun.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
hocam sizin her yazınızı merakla bekliyorum ve severek okuyorum.Yine güzel bir konu bulmuşsunuz .Evet bu satış işlerine bende çok kızıyorum ama satın alanda suçlu satılanda bir çok kamu mensubu mesleğini satıyor ve bu satışa alet olan bizleri de günaha sokuyor adına da rüşvet deniyor ...bazılarının satışı taa çocukluktan başlıyor o çok samimi dostunu
biraz menfaate satıyor çünkü kendi çıkarları daha ön plandadır bunun adına bencillik deniyor bir çok örnek verilebilir bu konuda .....işin özü dediğiniz gibi satmayan ve satılmayanlara ne mutlu ....