- 982 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
...SAKARYA MEVSİMİ...
Sebebi ne olursa olsun, ’VATAN-MİLLET-SAKARYA’ kelimelerini yan yana anmak eski bir alışkanlığımızdır. Necip Fazıl ile siyasi düşünceleri taban tabana zıt olanlar bile Sakarya Türküsü şiirini okurken tüyleri diken diken olur.
Şimdi o şiirden konu ile alakalı üç beyit okuyalım:
---
MERMERLERİN NABZINDA HÂLÂ ÇARPAR MI TEKBİR?
BULUR MU DELİ RÜZGÂR O SEVDAYI: ALLAH BİR!
...
VİCDAN AZABINA EŞ, KAYNA KAYNA SAKARYA,
ÖZ YURDUNDA GARİPSİN, ÖZ VATANINDA PARYA!
...
YOL ONUN, VARLIK ONUN, GERİSİ HEP ANGARYA;
YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN, AYAĞA KALK, SAKARYA!...
---
Söz gümüşse, sukut altındır. Söz altınsa anlamak nur üstüne nurdur! Nurdan zerrece nasip alınmışsa SAKARYA budur: YÜZÜSTÜ ÇOK SÜRÜNDÜN, AYAĞA KALK, SAKARYA!...
***
Aşağıda okuyacağınız dilekçe içeriğinden de anlaşılacağı üzere, olması gereken; stv-hürriyet-habertürk gibi ulusal yayın yapan gazetelerin o dilekçeyi aynı anda yayına vermesidir.
Biri birine zıtmış gibi duran basın kuruluşlarının ’BİR MANİLERİ’ var ise, bu milletin o manileri tek tek bilmeye hakkı vardır! Bu ’BİLME’ millet olabilmenin, millet kalabilmenin olmazsa olmazıdır!
Şu halde olması gereken kurtuluş savaşına eş bir seferberlik başlatılmasıdır. Bahsi geçen ulusal basın kuruluşlarının alttaki dilekçeyi yayınlayacağı, yahut neden yayınlamadıklarını açık TÜKÇE ile beyan edecekleri güne kadar. Çünkü, hem yayınlamamak, hem bir yayınlamama gerekçesi beyan etmemek, hem karşı basın kuruluşunu kibar bir şekilde hain ilan etmek sadece ve sadece halkı küçümsemek, kendini inkâr etmektir.
***
Dilekçede bir mağdur mağduriyetini dile getirmiş, o mağduriyeti ancak ve ancak cumhurbaşkanlığı makamının çözebileceği, en azından o mağduriyeti dile getirerek cumhurbaşkanlığı makamının ’YOK HÜKMÜNDE’ olmadığını dünya kamuoyuna ilan etmesi gerektiği ayan beyan, açık ve nettir.
Bağımsız isek bağımsızlığın, Müslüman isek Müslümanlığın, demokrasiden vazgeçtim ’cumhuriyet isek cumhuriyet olamanın’ olmazsa olmazı!
Ulusal basınımızın bir ’MANİSİ’ var ise, o maniyi ortaya dökebilmek için, bu yazıyı en cüzi kitlelere hitap eden haber siteleri dahi yayınlamalıdır! Her vatandaş, gerekiyorsa her gün yeniden; vekillerimizin tamamına, Yargıtay, diyanet, falanca ulusal basın kurumu ayrımı yapmadan, millet olarak AYAĞA KALKILACAĞI güne kadar, bıkıp usanmadan gündem etmelidir.
İşte; aslında internetin azizliği sayesinde bütün dünyanın istihbarat kurumlarının eline çoktan geçmiş olan, dolayısıyla bizim millet olarak, diğer ülke vatandaşlarınında ’İNSAN’ olarak kabul edip, gereğinin yapılması ’Namus meselesi’ olan dilekçe:
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
T.C. CUMHURBAŞKANLIĞINA
Sayın cumhurbaşkanımız. Ben Tokat Büyük yıldız köyünde doğup, aynı köyde 45 yaşına kadar çiftçilik yapmış, son 5 yıldır da Üsküdar da ikamet eden bir vatandaşım.
Henüz AKP nin kurulmadığı tarihlerde şahsıma bir kaç defa suikast girişiminde bulunuldu. Bir vatandaş, hiçbir gerekçesi yok iken mahallemiz sakinlerinin her hanesinden bir kişinin mevcut olduğu bir ortamda, öldürme maksatlı 7 tane kurşun attı. O günkü jandarma personelinin, adliye personelinin, yerel basın kuruluşlarının tutumları beni dahada şüphelendirdi.
O ve önceki suikast girişimlerinin dış kaynaklı olabileceği şüphesi ile bir dizi yabancı büyükelçilikler ile görüşmeler yaptım. İsrail büyükelçiliğini aradığımda ise telefona bakan şahıs daha derdimi öğrenme gereği duymadan ’Öleceksin ulan, listenin birindesin ulan’ dedi.
Bir süre sonra israil büyükelçiliğinin bu davranışını yazılı dilekçe ile cumhuriyet savcılığına bildirdim. Savcılık ruh sağlığımın tespiti için adli tıpa sevk etti. Çeyrek asırdan fazla bir süredir şehrimizin ruh sağlığı konusunda artık ’OTORİTE’ konumuna gelmiş olan ermeni asıllı eşcinsel doktorunun düzenlediği raporun geçen yıllara ve bütün ısrarlarıma rağmen bir nüshasını elde edemedim. Şehrimize girerken GAZİ OSMAN PAŞA anıtının gelenleri karşıladığını ve bahsi geçen doktorun sapık eylemlerini Star televizyonunun görüntülü haber yaptığını konun önemine binaen hatırlatmak isterim.
Bu olanlardan sonra şahsım için istem dışı bir ’Dokunulmazlık’ oluştu. Bu dokunulmazlıktan rahatsız olduğum için, dokunulmazlığın kaldırılması maksatlı ’Cezasını yatabileceğim’ ölçekte bir dizi suçlar işledim. Bu suçları yerel ve ulusal basını yazılı olarak önceden bilgilendirerek işledim.
Bu çabalarımın hiç biri netice vermedi ve ansızın gene suikast girişimleri serisi başladı. Birisi İstanbul da ikamet eden dört vatandaş hiç bir gerekçeleri yok iken evime saldırdı, o an kapımda bulunan misafirimin arabasını parçaladı. Olayı tüm görgü tanıklarının, mağdurların isim listeleri ile savcılığa yazılı olarak bildirdik. Geçen 5 yıla rağmen henüz duruşma başlamadı.
Suç isnat ettiğim şahısların mahkeme heyetini tehdit edebilme, yahut rüşvet vererek satın alma kapasiteleri yoktur. Bu olayın suç bildirimi dilekçesini ise, daha önceki bir duruşmada kucağında çocuğu ile duruşmaya giren, yazdığı ifadeyi de benim imzalamaktan imtina ettiğim tutanaklara geçmiş olan savcıya teslim ettim. Bahsi geçen o eski duruşmanın neticesi ise, kurulan mahkeme heyetine ’Karakoldaki ifadem doğrudur’ beyanım üzerine tutuklandım.
O tarihten beri ise, özellikle ulusal basın başta olmak üzere, ilgili ilgisiz tüm kurumlara, hatta yabancı basın ve elçiliklere durumu ısrarla yazarak geldim. Şu an gelinen son nokta ise; stv, moral haber, milli gazete, yenimesaj, taraf gazetesi gibi kurumları her gün telefonla arayıp, ’Evime saldırı olayının beni ekonomik yönden mağdur etme maksadına da yönelik olduğunu, şu an ciğer hastası olduğum için çalışamaz durumda olduğumu, (25 yıl önce Çamlıca askeri hastanesi ciğer rahatsızlığımdan -askerliğe elverişli olmadığı-ma hükmetmiştir.) ulusal basının evime saldırı olayını haber yapması ve mağduriyetimin giderilmesine katkı sağlaması gerektiği hususunu her gün değişik bir üslup-lisan ile anlatıyorum.
Bir dizi yabancı istihbarat teşkilatlarının, birinci elden ayrıntılardan haberdar olabilmek için basın kuruluşlarımızın telefonlarını dinlediği hepimizin malumudur.
Kendi halkımız hariç, dünya kamuoyunun haberdar olduğu anlaşılan yukarıda dile getirilen meselenin halli için, basınımızı da bilgilendirerek duruma el koymanızı talep ederim.
Makamınıza halk desteği sağlamak maksatlı olarak bu dilekçeyi önce ulusal basınımızın yayınlaması yolunu tercih ettim.
Bilginize.
Maksut AKINCI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.