- 722 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
mustafa'nın rüyası
uzaklaşamıyordum, sakince etrafa bakındım. olduğum yere oturdum. sesim çıkmıyordu. üstelik karşı kaldırımdan geçmişim geçiyordu. vücudum bu ruhani iniş çıkışlara dayanamıyor olabilirdi. ya da kör bir kurşun ya da gasp ya da tansiyon hastalığı. psikoloji bilimi yardım etmiyordu o an, çevredekiler de. uğultular halinde bir şehir korosu yükseliyordu. çocukluğum geçti şimdi de karşı kaldırımdan. o da benim bir eski sevgilim sayılır. onu özlüyorum. çocukluğum yaklaştı, 6 yaşındaydı. neden, dedi. bilmiyorum, dedim. hayat çok karmaşık mustafa. insanlar ikiyüzlü ve nankör. ben de öyleyim. tükettim kendimi. kurudum. kuru bir bokum. kuru bok göte yapışmaz derler ya, işte öyle, hiçbir şeyde tutunamıyorum. ölmek istemiyorum şimdi. ama çok korkuyorum. çok korkuyorum mustafa, ayrılma yanımdan. mustafa benim sesim çıkmıyor. sen beni duyuyor musun, dedim. duyuyorum. sakin ol, iç şu şaraptan, dedi. ben hakk’ın günahkar kuluyum. yanıyorum. ver şarabı. içelim, dostlar bizi hatırlasın. içelim, kana karışsın. içelim, şişesini yüzdürelim. içelim, haktır hakk’ın günahkar kulu olmak. mustafa, seninle benim aramda ne fark var, dedim. bir kere şu haline bak. günahkar bir yalnız. sen hakk’ın taharetsizisin. hakk seni yaratırken mütereddit davranmıştır eminim. filhakika şaşılmaz bu vaziyete, dedi. türkçe ne kadar değişmiş, yüzüm de öyle. insanlar da. yollar da. geçmiş ne kadar farklı. gelecek belli mi?
saçma sapan değildi 6 yaşındaki çocukla muhabbetim. sonuçta o da benim. karşı kaldırımda annesini toprağa veren de benim. insanların beni bu durumda farketmemesinden daha kötü ne olabilir diyordum ben de. her toprak birikintisi düştüğünde beyaz kefene, bir parça kopuyordu yüreğimden. bunu kimsenin anlamasını beklemiyordum tabi. ölüm bir sarmaşık gibi sarmıştı o zamanlar her yanımı. önce annem, sonra kardeşime çarpan araba, babamın kolunun kopmasına ve kan kaybından ölmesine sebep sanayi devrimi, eniştemin pili biten kalbi. insanların bana acıyan gözlerle baktığı dönemler gülümsemek, iyiyim mesajı vermek kahretti beni. çünkü bok gibiydim, iyi falan değildim. ama kimsenin acıyarak bana yardım etmesini istemiyordum.
ölümlerin ardından bir kurak temmuz gecesinde elinde bira şişesiyle ben duruyorum yine karşı kaldırımda. alkolün merhem olduğu zamanlar. deniz uzakta, gökyüzü yere yakın. şarkılar hüzünlü, kadınlar anneme benziyor. biralara su karışmıyordu henüz o zamanlar. çerez ve yalnızlık ikramdı. içmek hiçbir şeyi çözmüyordu o kurak temmuzda. yanıma yaklaşmıştı ve paylaşabiliriz isterseniz yalnızlığı demişti. konuşmadım. elimle oturabileceğini söyledim. 3 gün önce annemi kaybettim dedi. sadece biraz konuşmaya ihtiyacım var dedi. konuştuk. o gece salıncakta da sallandık. kustuk. beraber ağladık. yatağın soğuk taraflarında turuncu seviştik. çünkü buna ihtiyacımız vardı. kimden olduğunun önemi yoktu, ilgi ve sevgi görmek istiyorduk, acıma değil. ölülerin ardından kim biraz ölmez ki? yeniden doğurduk birbirimizi.
böyle böyle bütün hayatımı hatırlatan bir rüya neye işaret olabilir ki?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.