ŞİİR ELEŞTİRİ ( KAN UYKU - TURGUT UYAR )
KAN UYKU
Bir biz varız güzel öbürleri hep çirkin
Birde bu terli karanlık
Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum
Nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum
Yarı çıplak utanmaz bir kadın resmini aydınlatıyor
Akşam oluyor ya bir türlü inanamıyorum
Oturmuş iri yapılı adamlar esrar çekiyorlar
Daha bir aydınlık olsun diye içtikleri su
Sarı toprakdan testileri güneşte pişiriyorlar
Bir korkuyorum yanlız kalmaktan bir korkuyorum
Gündüzleri delice çalışıyorum geceleri kadınlarla yatıyorum
Sonra birden büyümüş görüyorum ağaçları
Kısrakları birden yavrulamış
Havaları birden güneşli
Kadınlarla yattığım yetse ya
Birde kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor
Hoşlanmıyorum
Turgut UYAR
**************************************************************************************************************
TURGUR UYAR ; 4 Ağustos 1927 ’ de Ankara’da doğdu. Bursa Askeri Işık Lisesi’ni bitirdikten sonra yüksek öğrenimini Askeri Memurlar Okulu’nda tamamladı. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde subay olarak çalıştı. Ordu’dan ayrıldı, sivil görevler aldı. Emekliye ayrılınca İstanbul’a yerleşti. Yazar olarak hayatını idam ettirdi.22 Ağustos 1985 tarihinde İstabul’ da kaybetmişiz.
Şiirin algılanma şeklini değiştiren ve bilinçdışı dil hakimiyetinin ana unsurlarını oluşturduğu 2.Yeni akımının önde gelen isimlerinden olan Turgut Uyar’ın edebi kişiliğini anlamamız, daha yakından tanımamız ve şiirini, dilini, uslûbunu çözümleyebilmek amacıyla Kan Uyku’ nun iyi bir örnek olabileceğini düşündüm.
Dili kullanma yetisi ve ona hakimiyet bir şairin edebiyat camiasındaki yerini belirleyen en gerekli unsurlardır. Turgut Uyar şiirinde yarattığı öznel kozmik dünyasına bu unsurları özleştirerek yerleştirmiştir.
Şiirin adı ’ Kan Uyku " Bilindiği üzere kelime anlamıyla koma halini anlatır.Yani en derin uyku hali. En dayanılmaz uyku.
Eserimiz olan Kan Uyku öznesi , bilinçaltı mekanızması hayattan hoşnutsuzluğu, onda istendiği gibi yaşayamamayı , başaramamayı , derin mutsuzluğu anlatır.
Şiirin isminin ışıttığı ilk izlekten yola çıkarak yani " koma " halinden yola çıkarak şiire doğru yürüdüğümüzde karşımıza çıkan ilk dize ;
" Bir biz varız güzel öbürleri hep çirkin "
Şiirin öznesi biriyle, bir ortamda onu ve kendisini başkalarından farklı bir kategoriye koyuyor. Bizler dışında herkes çirkin.Bir tek biz güzeliz derken biriyle taraf olduğunu bu birilerinin başka birilerinin karşısında olduğunu anlatarak şiire başlamış.
Bir tercih yapma söz konusu.Kendisine bir yer edinme. Bu bizden kastettiği iki kişiden oluşmuş mini bir grupta olabilir ...dost gibi ...arkadaş gibi belki bir sevgili ilişkisi gibi. Her kimselerse bu " biz " i oluşturanlar onların dışında kalan karşısında olanlar çirkin.
" Birde bu terli karanlık "
Ve aynı düşünce akışına " terli karanlık " somutlaştırılmış soyut düşünceyi ekliyor. " Terli karanlık " yukarıdaki tahminlerimizi bertaraf edercesine bu tamlama konuştuğu kişinin karşı cinsten biri olduğu ihtimalini yüksek tutmamızı sağlıyor. Ki bu tamlamayla erotizmi ve cinselliği imlediği aleni açık.
" Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum
Nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum "
Turgut Uyar, şiirin başından beri bir dünya yaratmış dikkat ederseniz.Dünyası güzel ve çirkinden oluşuyor. Güzel olan kadın ve onunla olan birlikteliği; çirkin olansa karşı taraf ötekilerdir.
Bu dizelerinde aynı dünyanın içine yeni bir obje daha koyuyor .Anlamlandıramadığı, adını bilmediği bir " ışık " bir ışık burda tahmin edilirki şairin ışık diye nitelendirdiği ilahi güç .Nereden başlasa bir şekilde onunla karşılaşıyor.Ondan kurtulmanın imkansız olduğunu sürekli karşısına çıktığını ifade etmiş. Yani bir şeyler için mücadele veren öznenin, her nereden başlasa mutlaka karşısana çıkan bir engel gibi , görmeyi istemediği ama bir şekilde yine karşısına çıkan kendi isteklerini gerçekleştirmede ayağına pranga gibi bir engel....
" Yarı çıplak utanmaz bir kadın resmini aydınlatıyor "
Bu engel olarak görülen, her şekilde karşısına çıkan ışık yarı çıplak utanmaz bir kadın resmini aydınlatıyor.
Burda aslında, insan olmasından kaynaklı cinsel kimliğine çaprazdan dokunmuş şair. Yaşadığı hayattaki memnuniyetsizliğin çoğunu insan yanından kaynaklandığını buna istesede engel olamamanın verdiği iç bunalımı anlamamak zor değil bu dizelerde. Öyle ki ahlaki değeri noksan kadını gösteren bir ışığın varlığından rahatsız gibi bir ruh hali okudum bu dizelerde.
" Akşam oluyor ya bir türlü inanamıyorum "
Akşamın olduğuna inanamayacak kadar yoğunluk içinde geçen günler.Ya da bir üst dizeyle ilintili olarak dünyasını ışıtan o ışık öylesine kendi yarattığı dünyasına hakim ki gerçek zaman ve boyutta akşamın varlığını anlamakta zorlanıyor.Öylesine hayal dünyasına ve kendine kapanık ki...ve gerçek yaşamdan öylesine kopmuş ki... akşamın geldiğine inanamayacak derecede şüpheye düşüyor.
Elbette tamamen bu yaratmış olduğu kozmik dünyaya ait değil...
Bu dizeyle iki dünya arasında gel - git yaptığını her iki dünya ya da tam ait olamamanın daha çok gerçekliğe yakın olduğunu ama yine de bu durumun farkında olarak , bilincinde meydana gelen endişeyi ve hüznü anlamamızı engellemiyor bu dize.
" Oturmuş iri yapılı adamlar esrar çekiyorlar
Daha bir aydınlık olsun diye içtikleri su
Sarı toprakdan testileri güneşte pişiriyorlar "
Esrar çeken bazı adamların sularının aydınlık olması için sarı toprak testileri güneşte pişirmeleri... Su bilindiği üzere hayatın yegane kaynağıdır. Susuz bir yaşam düşünülemez.Hani açlığa bile dayanılır ama susuzluğa asla. Bu gerçeklik düzleminden hareketle sularının...yani yaşamlarının aydınlık olması için yani hayatlarının istedikleri gibi yaşayabilmeleri için bazı adamlar esrar içiyorlar.
Hayatlarından memnun olmayan, mutsuz olan bu insanlar gerçek hayatın çekilmez acısından kurtuluşu esrarda bulmuş.Bulmakla da kalmamış bunu yaşamlarının bir gereği bir koşulu haline getirmişler.Onun yarattığı etkinin güzelliğine inanmışlar.
" Bir korkuyorum yanlız kalmaktan bir korkuyorum
Gündüzleri delice çalışıyorum geceleri kadınlarla yatıyorum "
Yaratmış olduğu kozmik dünyasının yalnızlıkla ilintili olduğunu, haleti ruhiyeyi böylesi koma derecesine sokan, şiirin ismi olan kan uyku haline getiren duygunun " yalnızlık , " olduğunun deşifresini bu dizeler veriyor bize.
Şiirin öznesi yalnızlıktan öylesine korkuyor ki bu korkusunu bertaraf etmek için gündüzleri kendisini kaybedercesine çalışmasını, geceleri kadınlarla birlikte olmasını bu nedene bağlıyor.
Yani aslında ne bukadar çalışmak istiyor ne de kadınlarla yatmayı.
Burda çalışmak özne için; yaşamsal, ekmeğini kazanmak için bir araç değil tamamen yalnızlığını unutmak için, yalnız kaldığını hatırlamamak için başvurduğu bir yol.Geceleri ise yolun şekli değişiyor yerini oyalanmak için birlikte olduğu, bir anlamda oyuncak gibi gördüğü kadınlar yer alıyor.
Daha önceki dizelerde esrar içerek , mutsuzluklarını örtbas eden kendilerini kandıran adamlardan bahsetmişti şiirin öznesi, burada da kendinden bahsetmiş aynı şekilde sadece esrar içmiyor...kendince daha mantıklı, daha ayağı yere basan, bilincini tam kaybetmemesini sağlayan yöntemlerle bunu yapmaya çalışıyor.
Çalışmak ve kadınlarla birlikte olmak ... şiirin öznesince yaşamın sıkıntılarından, en önemliside yalnızlıktan kurtulmanın tek çaresi gibi görülmüş olsa da gerçekte bununda çaresizliğine deva olmadığını
" Kadınlarla yattığım yetse ya
Birde kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor "
dizeleriyle en net şekilde anlatıyor.
Yani bilincini geçici bir süre uyutmaya yarıyor bu çareler.Sonra uyandığında yine gerçek...yine yalnızlık...
Açıklama gereği dize atlamıştım yine geri dönerek atlamış olduğum dizelere bir bakıyorum..
" Sonra birden büyümüş görüyorum ağaçları
Kısrakları birden yavrulamış
Havaları birden güneşli "
Gündüzleri delice çalıştıktan ve geceleri kadınlarla yattıktan sonra olanlar ... mucizevi inanması güç mantığın alamayacağı kadar güzel, belki de hayallerinde yaşattığı güzelliğin tanımı bu dizeler şiirin öznesinin. Hayaller ki bilinir çoğu vakit imkansızdırlar...
bir anlık bir düş görümlüğü gibi...kan uykunun içinde bir düş gibi... bu güzellikleri duyumsuyor şiirin öznesi...
ya sonra ?
" Kadınlarla yattığım yetse ya
Birde kadınlarla yattığıma inanmam gerekiyor
Hoşlanmıyorum "
Ve final...
Öznenin kurduğu bir dünya, bu dünyada kendini kandıran insanlar ve kendisi.
Herkes bir yol bulmuş bir şekilde mutlu olmanın yolunu kendilerince bulmuş. Kimi tamamen bilinçlerini hiçleyerek, kimi şiirin öznesi gibi yarı hiçlermiş gibi yaparak...
Bir kandırmaca... şiirin en başındaki dize beni direkt bu düşünceye itti ki...zaten şiir bu dizenin çerçevesinde oluşmuş.
Kandırmaca dedim evet...bir kendini kandırma dünyasından dem vurmuş Turgut Uyar.
Öyle ki esrar içen insanlar, gündüzleri çalışarak ve geceleri kadınlarla birlikte olarak bu kandırmacanın başrol oyunculuğuna bürünen kendisi.
Bilinir ki kendini kandırmak eylemi öncelikle kişinin kendisini kandırmasıyla şekillenir.Kendini kandıran...ve bu kendi kandırmasına , kendine inanan kişi başkalarınıda bu kandırmacaya inanmaya itecektir...
Tıpkı esrar içen adamların sularının aydınlık olmasını sağlamak için testilerini güneşte pişirdikleri gibi...doğru şeyi yaptıklarına inanmaları gibi ... ya da şiirin öznesinin şiirin ilk dizelerinde başkalarına karşı daha güzel bulma çabası gibi... Bilinir ki yine kendini kandıran kişi karşısındakine üstünlük sağlamaya çalışır.
Kendisinin en üstün olduğunu anlatmaya çalışır.Bunu iknaya çalışır.
Her ne kadar şiirin ilk girişinde bu duygu hakimiyeti var ise de şiirin finalinde şiirin öznesinin ; kendisinin de dahil olmak üzere esrar içen adamlarla birlikte , bir gerçekten kopuşu ve tercih edilen yolları,
güzel - çirkin bulunan bu kandırmaca dünyanın ve buna mecburiyetten hoşlanmadığını ifade etmesi ...bu psikolojik durumun içinde çok da fazla olmadığının ispatı...
Bir hâl anlatımı bu şiir .
Kan uyku...hali... koma hali...yaşamanın hali...yaşamaktan memnuniyetsizliğin en uç hali...
Kan uyku..her ne kadar şiirin öznesince bireyselleştirilmiş bir hayattan memnuniyetsizliği birincil derecede imliyormuş gibi görünse de " ben " dilinden evrenselliğe, topluma el uzatmış bir şiir.
Hoşlanmıyorum ...demiş şiirin öznesi en son...bütün " benci " dileklerle birlikte ifade etmiş olduğu hal ile birlikte gerek içinde yaratmış olduğu kozmik dünyadan, gerekse yine gerçek dünyanın dayatmalı mecburiyetlerinden, bunlara katlanmak zorunluluğundan, bununla birlikte kendi gibi aynı durumda olan tüm insanların aynı mecburiyete mahkum oluşlarından...
Kan uyku, yekün bir isyan içine kümelenmiş en insancıl mutsuzsuzluğu, derin mutsuzluğu, ölümcül mutsuzluğu imleyen bir şiir.
Ardından hiç bir şey değişmedi ...aynı mecburiyetler, aynı kaçışlar aynı kandırmacalar hep aynı...insan hali...işte senin şiirinde anlattığın gibi hâller
Rahat uyu üstadım.Seni seviyoruz.
Şükran AY
YORUMLAR
Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum
Nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum
Bizi, bu ak ile kara kadar net ve gerçek olan ölümden kurtaracak ne var ki? Ne kadar koşarsak koşalım ölüm'ün gerçekliğini ardımızda bırakamayız.. Sevdiğimiz veya sevmediğimiz, ne varsa bizi hayata bağlayan; iyi veya kötü asla unutmamamız gereken bir ölüm gerçeği var...
Sonra bir şey daha var muhakkak ama adını bilmiyorum
Nereden başlasam sonunda o ışıkla karşılaşıyorum
kaleminize sağlık saygılarımla..
Sevgili Şükran, biz de seni seviyoruz diyerek başlamak istedim yorumuma.
Değerli bir şairimizin şiirini ne güzel dillendirmiş sin. Yazdıklarını okurken şiirin içine öyle girdim ki, Rahmetliyi görür gibi oldum. Maşallah diyorum canıma.
İnan çok beğendim.
Tebrikler, sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Şimdilikten çok yarınlığa erişmeyi isteyen, ama hep mazileşen bir hal kan uykusu. Belki de tüm o betimler, kadınlar adamlar da o uyku halinin türettikleridir. Bana da böyle yansıdı dizeler. Böylesi bir deneyimleme için tebrik ederim sizi de. Düşünmeye sevketmek, yazmanın en temel hedeflerinden olmalı zaten.
benim için çok farklı bir şiirdir;ama çıkış noktanız biraz farklı olunca şiir baştan sona hedefinden sapmış.dediğiniz gibi turgut uyar ı ,arabistan.'ı ikinci yeniyi birinci yeniyi çok iyi analiz etmek gerek,diye düşünüyorum ben.bu değerlendirmeleri çok çok çok öznel buluyorum.
renbo tarafından 2/5/2013 9:56:32 PM zamanında düzenlenmiştir.
Turgut uyar'a bir konuda katılıyorum akşam çok çabuk oluyor.Okumayı ve yazmayı seviyorsanız zaman su gibi geçiyor.Şairin yaşadığı olumsuz şartlar şiirde belli oluyor ve siz de çok özenerek ve emek vererek hazırlamışsınız Şükran Hanım,emeğinize sağlık.Kadın kısmına gelince,aşık olmadığını anlıyorum nacizhane.Çünkü aşık olmadığınız kim ile yatsanız yokturlar,,,Şairseniz,duygularınız ile hareket ediyorsanız doğrudur da...Teşekkür ederim kaleminize yüreğinize sağlık efendim.Sevgiler saygılar...
Desen desen...!!!
Seni yüreğime dokuyorum..
Koklamaya kıyamıyorum
Seni soldururum sanıyorum..
Dilimde sözüm yüreğimde özüm..
Dudaklarının arasında ölüyorum...
Budur son sözüm......
Bahar gözlüm.........
..................................kalem dostum her şey dilediğiniz her şey gönlünüzde yatan gibi olsun..kal sağlıcakla huzurla mutlulukla yeniden gözlerinizi bir sonraki sabaha açmanız dileğiyle..esen kalınız...............................kutlarım....