- 365 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sağırlar Diyaloğu 2
Toplumsal ahlak bağlamlı kavram, kişi ahlakı olmayışla çok geniş bir kullanıma kayar. İnsanlık Lambalı devreler çok iyi diye orda kalsaydı. Bugün transistörlü devreler olmazdı. Olmasa ne olurdu? Bugünkü cep telefonu ve evlere giren bilgisayarlarınız, asla mümkün olmazdı. Dolaysıyla, iyisiyle kötüsüyle cep telefonu ve bilgisayar kullanımına dek haldeki tutum ve ahlakı alışmalı kullanımlarınız da olamazdı.
O özlemi çekilen eski dönemlerin böyle bir ahlaki kullanım ve tecrübeleri yoktu. Oysa siz cep telefonu, bilgisayar kullanımıyla da ahlaki olmak zorundasınız. Eskiyle şimdinin düzey düzlem bağıntı girişmesi çok farklıdır. Ayrıca, eğer siz geçmiş zamanı şimdiye kıyas koyarsanız(!) kimin kime örnek ahlak olduğu da çok tartışılır.
Yazarlar şehveti bir toplum sorunu görerek en büyük hatayı işlerler. Eğer şehvet bir sorunsa (!) şehvet toplumun sorunu değildir. İnsanın ve insan biyolojisinin sorunudur. Sosyal yapının bu konuya olan engelcinin, kişilerdeki eğilim sapması engeline dönüşmesiyle şehvetin fetişleşmesidir. Siz, şehveti toplum sorunu olarak ortaya koyarsanız, bu cümleden sonraki yazdıklarınız da zaten tüm güme gider.
Yazılarımda keslerce belirttim. Toplumların ahlakı olmaz. Toplumların yasası olur. Bu yüzden mülk(!) adalet (yasa) üstüne ekseni oluşla döner. Bir kere toplum; kişi anlayışlı ahlak oluşla ne bikini giyer, ne kapanır. Bunu iyice bilelim. İnsan bikini giyer ya da kapanır. Sosyal yapı davranışı bikini giyer veya kapanır.
Ahlak, cemaati ve grup olan sosyal yapının ve kişilerin; özel yaşam meselesidir. Şimdi de şu soruyu yanıtlayalım. Eğer toplumun ahlakı (!) varsa; toplumlar hangi sosyal yapının ahlakına göre davranır acaba? Toplumlar bikini giyen kişilerin ahlakı tutumlu davranışına göre mi? Yoksa tepeden tırnağa örtünen kişinin tutumdu ahlakına göre mi giyinir?
Unutmayınız ki toplum teknik kullanışla, üretim ilişkileri olan, üretimi paylaşan bağıntı ve zaman birliği olan bir sözleşmedir. Toplum bu kişisi, cemaati ahlakı tutumlardan birini düstur edişle, hangi üretim ilişkisine çare olacaktır acaba? Bir itfaiyeci, itfaiye giysisini toplum içinde kişisi heves ve eğilimlerle giymez. Bir zorunluluktan ötürü, yasal zorunlulukla giyer.
Bir düşünce, bilmezce değilse; Öyle ya da böyle giyinmek, toplumun işi ve alakası değildir. Toplumda baretle, balık adam kıyafetli ve tüplü, astronot kıyafetli, askeri üniformalı, beyaz yakalı, kravatlı vs. giyinen bir tutum da, sosyal yapının tutumu ve ahlakı değildir.
Kitap okuyanın güncel (sosyal-kişinin) ahlakı mı toplumun ahlakıdır? Güncellenmemiş, güncel düzlem içinde olmayan yazarın (kişinin) ahlakı mı, toplumun ahlakıdır? Toplum üreten ilişkiler mecmuasıdır. Toplum, bikini ya da örtünen kişiyi mi, yoksa alanın uzmanı olan kişiyi mi, bağıntısı içine alır? Toplum işleyişinde kişi özel davranışı değil, toplum bilinci ve toplum biçimleyen düzenleyen anlayışı geçerlidir.
Çoğu yazarların önerdiği, eski ahlakı tutum, şimdiki toplumun hangi üretim ilişkisinin bulucusu veya (toplum ahlakının!) kotarıcısıdır? Ya da şimdiki toplumun üreten, alan bilincine dek düzenlemelerin anlayışı mıdırlar?
Sosyal ya da halkçı yapılara dek inançların, öğütçü tutumlarını; karşılıklı kişi-kişi ilişkili girişmesini ve kişisel özel yaşamlarının, ilkeli davranışlarını (ahlakını), toplum davranışı olarak; asla söylememeliyiz. Üstelik sosyal yapı içinde olup ta, toplumsal yapı içinde olmayan insanlarımız da varken bu böyle değildir.
Siz, toplum ahlakı derken okurlar bunu zorunlu olarak üretim ve üretim ilişkileri ahlakı olarak anlarlar. Üretim ilişkisi içinde olmayışla; kilise, cemaat, tarikat ilişkisi içinde olan insanlarımız da, toplumsal ahlakı olmayan bu ahlakiliklerini; nereye koyacağız acaba?
Ya da şöyle söyleyelim ekonomik değer üretmeyen; insanlar arasında zorunlu bir değiştirme ilişkisi olmayan cemaat ilişkisini; toplumsal ahlak olmayışla, ahlaktan saymayacak mıydık? Yazar yazmadan önce güncelliği ile net olmalıdır. Bir şey, zaman düzlemi oluşla bilinirken; yanıltmanın vebali ağırdır.
Söz gelimi toplum ahlakı diyerek bir toplumsal karakter olan TV üretimine de, TV üretim bilgi ve teknolojisine de ve TV üretimini düzenleyen yasalara da toplum ahlakı demiş olursunuz.
Toplum, üretim ilişkisi oluşla ve üretim ilişkisini düzenleyen; üretimi paylaşan; hizmetleri sunmaktan vs. oluştan öte, sakızı patlatarak çiğneyen, imanı olan bir hüviyeti yoktur. Ahlakın sosyal anlatımlı olan kavranmasına toplum ahlakı dersek; toplum ahlakını da sosyal ahlak oluş bağlamıyla onu da tutar Nuh nebiye endekslersek, düşünceyi ve yazar olmayı gümletiriz.
Böyle yazarlık pek kolaydır. Toplumların yasallığı ve yasal olmayan hali vardır. Bunlar ahlakla değil yasa ile bellidirler. Ahlak gibi çağdan çağa; halktan halka; şehirden şehire; mahalleden mahalleye; sokaktan sokağa; evden eve, kişiden kişiye, inançtan inanca, değişmez. Toplumun ahlakı demekle, ahlak yasa ve toplumsal bilgi yerine geçen bir yanıltmayı da içinde barındırır.
24.01.2013
YORUMLAR
Bir toplum neyi çok düşünürse, onu yasaklar! tebrikler yazı harikaydı, bende yazmak isterdim ama beni kimse ciddiye almaz ne de olsa sakalım yok:)))
Bayram KAYA 1
Boş verin, söz dinletmek için sakallı da olmayın.
Sakalınız ayakları yere basan söylemler olsunla, yazın.
Mutlulukla...