- 791 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BİR FENOMEN: AYNUR ENGİNDENİZ
resim bana aittir
“Uzak, pamuklu beyaz bir kumaşın üzerine dökülmüş şalgam gibi, gittikçe genişleyen ve şekli önceden tasavvur edilemeyecek bir leke gibi büyüdü içlerinde. “
Kaldırıp başını duvara baktı Oya. O zaman bir tutam saç düşüverdi burnunun üzerine.
Bütün ressamların hayal ettiği, başı bir yana devrik, hüznü kendinden bir kız portresi…
Gözleri yeşil bir cenaze örtüsü. Sonra ağladı. Onun uzağı, ölümle alakalıydı. Fakat bunu anlatacak kelimeleri sıralamasına imkan yoktu.
Zembereğinden kopup tabana abanmış bir zaman var odada. Ölü.
“Alsam gitsem başımı” dedi bu sefer seslice. “Kimsenin gördüğü bir yerde olmasam. Çok uzağa kaçmalı, çok uzağa…”Yaşlı kadın boynunu uzatıp, bir yanı soba borusunun arkasında kalan gelinine baktı. “Muammer bulur getirir seni” dedi gülerek.
Kendi kendine söylendi genç, uzun bir müddet. “Lanet olsun bu yere, bu hayata, bu binaya. Uzağa gideceğim, öldürseler de gideceğim.”
Biraz daha aşağı sarktı usta. Yanakları ağrıyıncaya kadar. “Hey, genç!” dedi. “B.. var uzakta koş git, durma.” Sonra gitti, yerine oturdu.
Sonra televizyona baktılar. Uzak bir memleketin hayvanları, birbirlerini boğazlıyordu. Dehşetle izleyip, çaylarını içtiler.
Uzak, sessizce uzaklaştı…Yola düşmüş bir sakız gibi. Basıp basıp öteye götürdü onu insanlar. Kendileriyle birlikte.
…………………
Aynur hanım,
Biliniz ki bu duygularımı yazınız seçilmeden, yorum kısmında ifade edecektim. Fakat o kadar nezih ve kıvamında, o kadar nadide yazmaktasınız ki, duygularımı ifadede yetersiz kaldım. Birkaç cümle ile bu pırlanta ifadeleri terennüm etmeye gönlüm razı gelmedi.
Yazarların, okuyucudan başka ellerinde ne sermayeleri var ki? Paha biçilmez eserler yazarlar, parasını yayınevleri alır, adı kendilerinde, müktesebi başkalarında kalır .
Geçen gün adımı “Google” yazdım bir çok site çıktı. Bir kaçına baktım, ne göreyim, şiir kitabım indirimli fiyattan pazarlanmakta. Kimler bastırmış, kimler satar haberimiz yok.
Efendim konu elbette ki ben değilim. Mevzuumuz Aynur hanımefendi. Ben bir gerçeğe vurgu yapmak istedim: Yazarlara gereken destek ve değer verilememekte. Gerek madden, gerekse tanıtım ve onöre etme anlamında.
Bu sayfada da aynı durum söz konusu. Kıymetli bir eser bin bir emekle üretilmiş. İki satır “kalemine sağlık” söylemiyle ayrılmaktayız.
Bu hususta değerli yazar ve şair dostlarım elbette ki “zaman yok” diyeceklerdir hemen. Öyleyse yönetim bu eserler için farklı bir taltif etme yöntemi bulmalıdır. Bir iki değerli kalemi tanıtım amacıyla, sayfalarını derinliğine inceledim: Yüzlerce yazısı veya şiiri “güne seçilmiş, yada uğur böceği almış.” Peki bunların ödülü ne? Bu kadarcık, hepsi bu. Böyle bir endişe ve tatlı bir buruklukla yazmak durumunda kaldım.
Değerli Aynur hanım,
Siz artık bu sayfanın “olmazsa olmazları” arasındasınız. Yokluğunuz duygularda bir sonbahar, yüreklerde buruk bir hüzün oluşturmakta. Yazılarınız hepimizde alışkanlık yaptı.
Ben kendi kanımca, sayfanın dışına alabildiğince taştığınızı görüyor ve hissediyorum. Eğer bir yerlerde yazmıyorsanız, kendinize de, edebiyata da haksızlık ediyorsunuz kanaatindeyim.
Yazınızı her zamanki gibi damak tadında okudum. Bu kez; “hiç bitmesin” istedim son kelimeyi okurken. Ben de, her petekten bir parmak bal aldım yukarıya.
Sonra da bu nadide yazınızın ufkumda araladığı gizil pencerelerden karanlıklara, içinde siyahtan başka her rengin olduğu bir hüzme göndermek istedim. Yalnız biliniz ki, bu söylemlerimin ilhamı ve mimarı tamamen sizsiniz. O yüzden bu yazının, varsa hata ve eksikleri benim, güzellikleri de size aittir.
Uzağın her tonunu yakalamışsınız bir güzel. Yazınız her rengin birleşimiyle "gökkuşağı" gibi olmuş.
Uzak denilen ne ki? İçimizde, kendi koyduğumuz mesafeler değil mi?
Bazen yanımızdakilere bile uzağızdır, bazen se kendimize.
En uzak ahiret değil mi? Dünya mekânının dışında. Ya, varış süresi; bir anlık. Ölüm her an yanı başımızda değil mi? Fakat korktuğumuz için hatırlamayacak kadar uzağız. Yahut ta korkutulduğumuz kadar.
İnsan gideceği yerden niçin korksun ki? Belki de ölüme hazır olmadığımızdandır korkumuz kim bilir. Oysa akıbet o kadar aşikâr ki. Ölmeden önce ölebilenler, kefenini bile hazırlamıştır.
Mevlana’nın, can alıcı meleğe; “gel canım, beni sevdiğime çabuk kavuştur” söylemleri bilinmektedir. Öyleyse asli vatanımıza neden uzağız bu kadar?
İnsan bilmediği yerlere, sevmediği yerlere, sevmediklerine uzaktır. Sevgi mesafeleri kapatır, bilmek de.
Bir zamanlar, doğunun insanlarını batıdakiler kuyruklu bilirmiş. Van’da okurken edebiyat öğretmenimiz: “Tatvan’a trenden indiğimde ne zaman kuyruk göreceğim diye bakar dururdum” diye anlatmıştı. Tayini çıktığında yolcu ettik, gördüğü insanlıktan ötürü hem utanmış hem de çok ağlamıştı.
İnsanlara ön yargılı yaklaşanlar mesafeleri kat edemez elbette. Oysa gönüllere, Mevlana’nın mesajıyla kolayca girebilirsiniz. Ya da Yunus’un diliyle.
İnsanlar varlıkların en medenisi. Fakat eğitilmediklerinde de, bazen en tehlikelisidir. Kirli savaşları çıkaranlar, işkencenin ve ahlaksızlığın bin bir türlüsünü acımadan ve utanmadan keşfedenler, çocuklara, kadınlara zulmedenler vb. insanlar değil mi?
“Bunlara insan denemez” diyebilirsiniz, fakat biyolojik anlamda yine de insandırlar. İşte eğitilmemiş insanın profili bu. Özellikle de ruhu terbiye edilmemişse. İşte bu insanlar güzellikler uzak eylemekteler yüreklere.
Günümüzde ise yakınlar hep uzak kaldı insanlığa : Bir tanıdığın cenazesinde bulunmak, bir dostu hastanede ziyaret etmek, bir komşuya hal hatır sormak, bir dostu cepten aramak vb. bazen çok uzak değil mi? Oysa istersek bir günde ülkeler arası gidip gelebilmekteyiz.
Demem o ki, güzellikler, güzel gönüllerin arşınları ile pek yakın.
O’nlara kötülükler, çirkinlikler, kırgınlıklar, dedikodu, kin ve nefret vb. uzak. Bu yüzden Anadolu erenleri Hindistan’dan, Türkmenistan’dan vb. Anadolu topraklarına sevgiyle geldiler. Uzaklıklar engel olmadı.
Bir de umutlarımız var, bir muştu gibi beklediğimiz. Bunları hep uzaklarda ararız nedense. Yakınımızda, ellerimizin içinde olan fırsatları göremeyiz. Ya da görürüz de sahip olduğumuz için kıymetini anlayamayız.
O yüzden teselli verecek bir şeyler, hep uzaklardadır sanki. Öyle olması gerekir belki de. Çünkü mutluluk veren her şey zordur ve uzaktadır bize göre. Sevgimiz gibi, rızkımız da uzaklarda bir yerlerdedir.
Nedendir bilinmez, uzaklarda gizli bir teselli vardır : Özlenen ve yolu gözlenenler. Mercek altında hissettiğimiz benliğimizin tanıdık simalara gözükmeme utangaçlığı. Bir türlü bulamadığımız gerçek dostlar. Vuslatına eremediğimiz aşklarımız vb. Hepsi uzaklarda, bir yerlerdedir hep.
Demem o ki, insan nefsinin cenderesinden kurtulmalı. Kendi türüne zulüm etmekten vaz geçmeli. Sevgi, barış, hoş görü, merhamet, yer yüzüne dağılmalı. Kimse işsiz, aşsız sevgisiz, sahipsiz kalmamalı.
Kölelik zincirleri önce bileklerden, sonra da yüreklerden kaldırılmalı. Yollar ve yürekler o zaman birbirine daha yakın, sıcak ve sevgili olacaktır. Bir öksüzün göz bebeğinden akan yaşlar hep yakınımızda olabilecek. Sonu gelmeyen yüzdeki damlaların akma yolculuğu bitecektir.
İnsan önce kendisi ile barışmalı, kendine yakın olmalı. Eli yüreğine ve tebessümü her yere, herkese ulaşmalıdır.
“Kötülükler uzak, güzellikler hep yakın olsun.
İnsanlar da zihinlerinden ve kalplerinden iyi düşünceler adına uzaklık kavramını yıksınlar.” Temennilerimle.
YORUMLAR
Demem o ki, insan nefsinin cenderesinden kurtulmalı. Kendi türüne zulüm etmekten vaz geçmeli. Sevgi, barış, hoş görü, merhamet, yer yüzüne dağılmalı. Kimse işsiz, aşsız sevgisiz, sahipsiz kalmamalı.
iLGİYLE OKUDUM YAZDIKLARINIZI, BU HALÜKARDA AYNUR HANIMI VE DEĞERLİ KALEMİNİDE KUTLARIM..BU SİTEDE YAZAN SAYISIZ GÜZEL KALEM VAR, BAZEN ÜNLÜ YAZARLARIN ŞİİRLERİYLE EŞLEŞTİRME YAPTIĞIMDA, BURADA Kİ ŞAİR VEYA ŞAİRELERİN ŞİİRLERİNİN DAHA DA GÜZEL OLDUĞUNU GÖRÜYORUM..ŞİİR KİTABINIZIN BİLİNMEYENLERCE BASTIRILIP SATILMASI İSE BENİ ÜZDÜ..BUNCA EMEĞİN KARŞILIĞI BU OLMAMALI HEM DE HİÇ..BİR ARKADAŞIM BANA; SENİN HANGİ SİTELERE YAZDIĞINI MERAK ETTİM VE SENİ BULMAK ADINA SENİ ARADIM AMA BİRDE NE GÖRDÜM, SİTELERİN HARİCİNDE, BAZI ŞAHISLAR KENDİLERİNE ÖZEL SAYFA AÇMIŞLAR VE SENİN ŞİİRLERİNDE ORADA, SANKİ ONLARLA ARKADAŞMIŞSIN İMAJI VERİLMİŞ DEDİĞİNDE..GOOGLE,DEN KENDİ ŞİİRLERİMİN NERELERDE OLDUĞUNA BAKTIM Kİ...ALAKASIZ YERLERDE GEZİYOR ŞİİRLERİM..EMEĞE SAYGININ OLMADIĞI BURADAN DA ANLAŞILIYOR HOCAM..GÜZEL YAZINIZI VE RESMİNİZİ KUTLARIM SELAM VE SAYGIMLA..
Entellektüel-41
Bu yazının özü Aynur hanım içindi...
O yüzden kendime odaklanılsın istemedim...
Zaman zaman değerli kalemleri yazılar kategorisinde ele almaktayım...
Pozitif yanlarının yanında eleştirilerim de oluyor...
Gücenmeyene eksiklerini yazarım ...uzun ve dayanaklı yazmayı severim...Ayrılan zamana değmeli tabiki...
İlginiz için teşekkür ediyorum efendim...
saygımla...
Gülsen Tunçkal
Hocam, inanın bildirim geldiğinde utancımdan ne yapacağımı bilemedim. İnanın çok mahcubum..."Fenomen" olmak bana çok fazla hocam. Sizin her kelimenize sonsuz saygım var ama, ne bileyim...Çok mahcup oldum.
Uzakla ilgili kend görüşlerinizi bildirdiğiniz bölüm, benim yazımı ikiye katlayacak etkinlikte. Ne mutlu bana ki; içinizde gizli bu güzel cümleleri dışarı dökmenize vesile oldum.
Site içindeki eleştirileriniz gerçekten çok kıymetli. Eğriye eğri doğruya doğru deyişiniz daima takdire şayan. İnsan karşısındaki yazara hatalarını ve başarılarını açık yüreklilikle söyleyebilmeli. Siz bunu başarıyorsunuz. Kendi adıma teşekkür ederim bir kere daha.
Eklemiş olduğunuz resme hayran kalmamak mümkün mü? Bu ne güzel bir yetenektir böyle, maşallah. Düşünüyorum da, ne büyük yetenekler gölge gibi kalıyor işe yaramaz devlerin arasında...
Birilerinin ktabınızı sizden habersiz bastığını söylemişsiniz; ne kadar ilginç. İnsan sevinse mi, üzülse mi bu duruma? Elif Şafak 5 TIR dolusu korsan kitabının ele geçirildiği gün "Bir yazarın başarısını korsan satışlar belirler" demişti. Ne yapalım, siz de bu mantıkla bakın duruma ve teselli olsun:) Ama dilerim en kısa zamanda, korsan olmayan kitabınızı alıp okumak nasip olur bizlere. Anılarınızdan derlenmiş bir kitap mesela...Anılarınızı son derece etkili bir şekilde kaleme alıyorsunuz. İnsan tanımadığı bir insanın dünyasına kolayca adapte olabiliyor anlatımınızla. Doğrusu ben böyle bir kitabınızı okumayı çok isterdim.
Ben kesinlikle edebiyatdefteri.com dışında hiçbir yerde yazmıyorum. Google'da çıkanlar tamamen alıntı ve çalıntı paylaşımlar. Burası bana yetiyor. Allah'tan daha ne isteyeyim, sizler gibi değerlerimiz varken, bizi okuyorken...
Size bir kere dada can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Sesime hoş bir sedayla eşlik ettiğiniz için. Öykümün felsefi boyutunu kaleme aldığınız için...
Saygı ve selamlarımla hocam...
Aynur Engindeniz tarafından 2/5/2013 11:03:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Entellektüel-41
Olgun ve dolu insanı mütevazı olması gösterir...
Bazen kendinize haksızlık etmeyiniz...
Alçak gönüllülüğü erbapları anlar, boşlar da tevazunuzu "işe yaramaz birisi" şeklinde algılar...
Kibir haram olduğu halde, kibirliye tekebbür etmek lazımdır der dinimiz...
Benim uğraşlarım hobi, asli görevim yetiyor bana...
Sizler farklısınız, kaybolmamanız gerek...
Benim on binlerce öğretmenim var, kıskanmayı sevmem, her yetenekliye teşvik oldum, öğrenim görmesini, bir şeyler yapmasını sağladım, çok güzel yerlere geldiler...
Günümüzdeki bir çok ünlünün de nasıl medya şişirmesi ile ayakta durduklarını bilirim. Çoğu sizin elinize su dökemez... O yüzden Türk edebiyatı adına bir şeyler yapmak mesuliyetindesiniz...
Bu hususta vebal var bilesiniz, mutlaka farklı hamleler yapın...
Keşke size takdirlerimin dışında somut bir katkım olabilseydi...
Yolunuz açık olsun...
saygılarımla efendim...