- 3235 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
UZAK BİR YER
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çok uzağa gidelim, dedi kadın. Erkek başını salladı. Üzerlerine bir rakkas eli gibi uzanıp nazikçe burulan çiçekli dal titredi. “Fakat” dedi erkek. “Uzağın bir tanımı olsun.” Düşündüler. Bacaklarını sarkıttıkları surların altında hapis olan, dokuz yüzyılın ölüleri de düşündü. Uzak, pamuklu beyaz bir kumaşın üzerine dökülmüş şalgam gibi, gittikçe genişleyen ve şekli önceden tasavvur edilemeyecek bir leke gibi büyüdü içlerinde.
***
Oya, önlüğünün cebindeki çekirdekleri sıktı avucunda. Niye böyle yaptığını o da bilmiyordu. Samet Bey, dikkatle süzdü kızı. Saçları her zamanki gibi kırmızı yün iplik dolanarak örülmüştü. Aynı iplikten bir parça, el örgüsü yakalığını iliklemek için kullanılmıştı.
“Kızım, bir kere daha soruyorum: Uzak ne demektir?”
Rüzgar, ince duvarın arkasındaki beton bahçede birkaç kuru yaprağı sürükledi seslice. Ne güzel bir sesti o. Acı ve uyutucu. Kaldırıp başını duvara baktı Oya. O zaman bir tutam saç düşüverdi burnunun üzerine. Bütün ressamların hayal ettiği, başı bir yana devrik, hüznü kendinden bir kız portresi…Gözleri yeşil bir cenaze örtüsü. Böyle puslu havada, rüzgarın kuru yaprak kovaladığı bir anda, sessizlik ve cevapsızlık içinde durağan, şaşkın, baygın ve efkarlı bakan bir çift çocuk gözü kadar ilham verici ne var? Bir kere daha cebinin üzerinden, babasının verdiği çekirdekleri sıktı. Sonra ağladı. Onun uzağı, ölümle alakalıydı. Fakat bunu anlatacak kelimeleri sıralamasına imkan yoktu.
***
Dirsekleri pervazda, gözleri uykulu bir kadın, karşı evlerin çatılarına konan kuşları izliyordu. Sırtı sobaya dayanmış. Odada sade bir kumaş hışırtısı ve ibrik horlaması. Odada ıhlamur ve haşlanmış balkabağı kokusu. Zembereğinden kopup tabana abanmış bir zaman var odada. Ölü.
Kış bütün evhamlarını döktü sokağa. Damlara, kuşlara, ağaç dallarına, çöp kutularına. Üst kattakinin oğlu yine flüt çalıyordu. Kış babayı cicim, çok sevdiğim için…Kim öğretiyor bu ağlak şarkıları sabilere?
Puslu bir aşağılanmış kent resmi, derinden içli bir melodi, sıcak ve evham… “Şimdi herkes ne görüyor baktığı yerde” diye geçirdi içinden. Yaşlı kaynanası sobanın arkasındaki divanında, yorganını çitiliyordu mahsusçuktan. O, gece gündüz uyumaz yorgan çarşaf çitiler kendi kendine. Hışırtı bundan. Bir şey var bir türlü paklayamadığı. Kimse bilmiyor.
Pencerenin kenarındaki bardağından bir yudum içip, yeniden dirseklerini pervaza dayadı kadın. Hırkası titredi, gömleğinin yakası aralandı. Göğsünün bir kenarı göründü azıcık. “Alsam gitsem başımı” dedi bu sefer seslice. “Kimsenin gördüğü bir yerde olmasam. Çok uzağa kaçmalı, çok uzağa…”
Yaşlı kadın boynunu uzatıp, bir yanı soba borusunun arkasında kalan gelinine baktı. “Muammer bulur getirir seni” dedi gülerek. Sonra yeniden yorganına döndü.
Muammer’in de bilmediği uzak bir yer hayal etti kadın. Çayı buz oldu bardakta. Kocakarı uyudu kaldı duvara yaslı. Elinde bir tutam çarşaf. O kadar çok zaman geçti işte. Muammer sokağın uzak başında görününce usulca perdeyi çekti kadın. Kuşlar topluca havalanıp gözden kayboldular. Uzağa gittiler.
***
“Niye bu kadar uzağım her şeye” dedi usta. “Hanem nerde, ben kimin hanesinde?” İki tuğlayı yan yana koyup üzerlerine ceketini serdi. Tam oturacağı sırada bir gürültü işitti birinci kattan. Eğilip baktı. Bir genç merdivenden kaymış; yırtılan avcuna bakıp küfrediyor.
Kendi kendine söylendi genç, uzun bir müddet. “Lanet olsun bu yere, bu hayata, bu binaya. Uzağa gideceğim, öldürseler de gideceğim.”
Biraz daha aşağı sarktı usta. Yanakları ağrıyıncaya kadar. “Hey, genç!” dedi. “B.. var uzakta koş git, durma.” Sonra gitti, yerine oturdu. Bir sigara yaktı ufka nazır. Karşıda alçak evler, rüzgarlanan çamaşırlar ve okulun gıcırdayarak titreyen çıplak bayrak direği.
***
“Uzak içinden geçilebilen saydam bir duvar çıktı. Çok gittim, oradan biliyorum. Bir adım atıyorsun, ötesi hep tanıdık. İnsan hızla kolonileşen bir yaratık. Uzak diye bir yer yok o yüzden. İçi var insanın. Ve dışarı attıkları, sıvadıkları, boyadıkları. İçinde bıraktıkları…”
“Mirim” dedi ihtiyar adam. “Bu kahve senin kadar dolambaçlı konuşan bir adam daha görmedi.”
Hep bir ağızdan güldü kahve ahalisi. “Doğru” dediler. “Doğru!” Sonra televizyona baktılar. Uzak bir memleketin hayvanları, birbirlerini boğazlıyordu. Dehşetle izleyip, çaylarını içtiler.
***
Uzak, sessizce uzaklaştı…Yola düşmüş bir sakız gibi. Basıp basıp öteye götürdü onu insanlar. Kendileriyle birlikte.
ENGİNDENİZ
YORUMLAR
Ne zamandır giremiyordum siteye...
Ben de kendimce uzaklara gitmiştim. Sizin yazılarınızı özlemişim ve görüyorum ki soyadınız gibi engin bir deniz olan duygu dünyanızdan taşanlar sizi okuyabilme lüksüne sahip bizleri de alıp götürüyor bir yerlere...
Çok değişik duygular içerisindeyim, öykü için fazla söze ne hacet. Zaten müdavimi olduğunuz günün seçkisi köşesinde hak etmiş olduğu yeri almış. Sizi okurken büyük keyif almakla beraber kıskanıyorumda... Yazmayı planladığım bazı şeylerden vazgeçmem bundan. Sahi sizin bir roman çalışmanız vardı. Tamamladınız mı? Nereden temin edebilirim, lütfedip bilgi verirseniz çok memnun olurum. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız.
Saygılarımla,
Aynur Engindeniz
İlginize çok teşekkür ederim. Evet uzun zamandır yoktunuz, gözler aradı sizi. Yazmayı planladıklrınızı lütfen ertelemeyin.
Güzel sözleriniz için çok teşekkürler Varol Bey.
Saygı ve selamlarımla.
Uzak üzerine çeşitlemelere girişmeyeceğim; yeterince girilmiş zaten. Ben öyküye dönmek istiyorum.
Sayın Engindeniz'in anlatımında hemen her zaman domino taşlarından oluşan bir (ya da birden fazla) paragraf vardır. Burada da var:
Muammer’in de bilmediği uzak bir yer hayal etti kadın. Çayı buz oldu bardakta. Kocakarı uyudu kaldı duvara yaslı. Elinde bir tutam çarşaf. O kadar çok zaman geçti işte. Muammer sokağın uzak başında görününce usulca perdeyi çekti kadın. Kuşlar topluca havalanıp gözden kayboldular. Uzağa gittiler.
Bir seri sahne gözünüzün önünden, hızlıca geçiriliverir. Ben severim bu bölümleri. Zamanı tek bir noktada toplarken mekanı çok yere yaymak. Bu sefer öykünün geneli bu havaya bürünmüş (Bir çok mekan ama zaman tek bir nokta olmaktan çok bir 'geniş', herkes için geçerli bir zaman olmuş. Girişteki çiftin benzer bir sahneyi, belki başka kişilerle defalarca yaşamayacağını kim garanti edebilir?) Öykü gayet dengeli bu açıdan; alt hikayelerden orada figüran gibi duranı pek yok. Tebrik ederimç
Saygılarımla.
Kalemi,her zaman kavi olan kardeşim,sen yazdıkça bizlere güç veriyorsun. Bir gün kitabını elime alacam günler de olacak.
Saygılarımla...
Aynur Engindeniz
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Okuyucusunu oradan oraya sürükleyen, 'sahi benim uzağım neresi' dedirten yüklü, zengin bir yazı. Öyle kuvvetli betimlemelerle süslenmiş ki, kaleminize bir kez daha hayran oldum.
Gönülden tebrik ederim.
Aynur Engindeniz
Ne kadar uzağa gitse de insan ,kendinden uzaklaşamıyor...Bu mümkün olsaydı her yer uzaktı...
Kutluyorum güne gelen yazınızı...
Aynur Engindeniz
Teşekür ederim sevgili Canan Hanım.
Sevgilerimle.
Aynur' cuğum
durum öyküsünün en başarılı örneklerinden biriydi yazdığın öykü istisnasız.
Ben pek yazı okumuyorum, ama seni, Laci' yi ve Sema ile Davidoff' u günde görünce mutlaka bakıyorum ne yazdılar diye.
Durum öyküsünün olmazsa olmazı betimlemeler de çok parlaktı. Bir an kendi kendime konuşuyorum sandım. O derece sardı beni sözler.
ve
"Uzak diye bir yer yok o yüzden. İçi var insanın. Ve dışarı attıkları, sıvadıkları, boyadıkları. İçinde bıraktıkları…”"
harikulâde tespitler, bu alıntıladığım yer gibi.
....
Kutluyorum tüm kalbimle...
NebihaMuradî tarafından 2/5/2013 12:21:33 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Beğenmene çok sevindim. Okumada önceliklerin arasına girebildiğim için biraz şımardım bile:)
Teşekkürler.
Sevgilerimle.
Kalimera.
Nesir yazmıyorum epeydir evet.:( İlla işi mizaha döktüğüm için çok çalışmam gerek, çok.
gittiğim o yerlerde gözlerimin daldığı her an aklımın bir kıyısında hep vardın.
ufacık tebessümlerle özledim seni.
özlendiğimi bilerek(.
emeğini hak ettiği yerde görmek mutluluk verici.
sevgimle meleğim...
Aynur Engindeniz
İyi varsın.
Sevgilerimle.
Bende bazen gitmek isterim o uzaklara
Sonra beni o çok gitmek istediğim uzaklar korkutur
Sonra vazgeçerim
Ya da gizlice giderim, kimse bilmez...
Sevgiyle canımcazım
Öpüyorum gül kokulu göynünden
Aynur Engindeniz
Ben de senin güzel gözlerinden öpüyorum canım Sultanım.
Sevgilerimle.
Aynur Hanım,
Kurdeleyi hak eden güzel yazınızı mutluluk duyarak okudum .
Birinin uzağı öbürünün yakınıdır. Uzak ancak geçmişi, sevgiyi ,yuvayı barındırıyorsa vardır,
Hiç ümidin, olmadığı yer uzak olsa ne olur, yakın olsa ne?
Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımla değerli yazar.
Aynur Engindeniz
SEVGİLERİMLE.
Sizi okumayı ne kadar çok özlemişim
ilk bunu farkettim..
Sonra
sonrası
benim de ara ara depreşen uzak arzum var
hiç kimsenin tanımadığı bir yerde
sadece kendi sıcaklığımla kendimi kavuranlarla
yürümek,, yürümek,, yürümek
hepimizin var
neden
çünkü eskiyen anıların dehlizlerinden sıyrılıp savrulmayı arzulamak çok insani.
Anlatım öyle içine çekiyor ki
okuyucu kendi uzağında yürürken
kalemin çakıl taşlarında, bir patikada çıkardığı hışırtıyı duyuyor..
Tebrik ederim Aynur hanımcım
.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle.
Uzak yakın ne farkeder, onu hissedebilmek . Bazen çok uzak sandığın hemen yanıbaşındadır.
Güzel anlamlı bir yazı ile hoşgeldiniz. Tebrik ve sevgilerimle...
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle.
Seni okumayı öyle özlemişim ki...
Sanki ruhuma girip içimdeki anlam denizinde dalgalamalar yaratıyorsun ve fırtınalar ve derin derin boşluklar bırakıyorsun hiç dolmasını istemediğim.
Hayatım boyunca beni en derinden etkilemiş kelimelerden ve hatta kavramlardan biridir "uzak" Ve bir gün şiirini yazabilmeyi umut ettiğim...
Ve sen benim güzel yazarım öyle bir anlatmışsın ki yine tam onikiden vurdun beni.
Yok.işte yok. Yok senin kadar doyuran beni.
Angie
Derin bir sevgiyle beraber hayranlığımı bırakİyorum.
Aynur Engindeniz
Hep dediğim gibi ne mutlu bana. Layık olmadığım bir şairim var. Ben hemen hemen hiçbir zaman kendimi güzel şeylere layık göremem. Mela anneme, mesala anneliğe...Sen çok güzelsin maşallah. Binlerce kere maşallah. Yüzbin okuyanım olacağına, bir Sema Enci beni okusun ve sevsin kafi.
Gidip gelip bulduğuma hep sevindiğim şükrettiğim güzel şairim...
Sevgimle.
Aynur Engindeniz
Alnından öperim.
site geç açılıyor benim nettede sorun var kaçırmadım yetiştim.... bu aralar izindeydin galiba özlemişiz sayfanı saygılar kavi kalem hoşgeldin
Aynur Engindeniz
Okuduğun ve selam verdiğin için teşekkür ederim Tacettin Abi.
Sevgilerimle.
Merhaba Aynur hanım,
Yorum yazmak için başladım, fakat sonra vaz geçtim. Burada kısa yazmak istemedim...Yazınızı bir yazımla süslemek istedim... Tamaladığımda sayfama atacağım...
saygılarımla...
Aynur Engindeniz
Çok teşekkürler ve saygılar hocam.
Bilir misin Engindeniz ?
İnsanın uzağı da, yakını da yüreğindedir.
Dokunabileceğin kadar yakın olur da, uzak gelir.
Ama çok uzaklardadır... Kokusu gelir.
Yani uzakla yakın arasındaki mesafeyi ancak sen koyabilirsin. Bir ip ve boncukları gibi. Ya ipi iyi bağlamalısın, ya da boncuklarını iyi seçmelisin. Yoksa ip kopar, mesafeler hep açık kalır.
Sevgiyle.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim bu güzel katılım için.
Sevgimle Davidof.
"İçi var insanın. Ve dışarı attıkları, sıvadıkları, boyadıkları. İçinde bıraktıkları…”
Okumak lazım sizi, hani farklı ilham kulvarlarını yakalamak için.
Tebrikler usta kalem.
Aynur Engindeniz
Saygılarımla.
Değerli Arkadaşım.
Sanırım İstanbul'u bilirsiniz...Unkapanı'ndan Eyüp'e giderken Cibali'den başlayıp Ayvansaray'a kadar uzanan o semtlerde yaşanan hayatlara benziyor aynen bu yazdıklarınız..Sanki oralara gittiniz ya da oralarda yaşadınız ve çok müthiş bir gözlem yaparak kaleme aldınız tüm bunları.
Ben işte o semtlerin bir evladı olarak hep ''Uzaklara, çok uzaklara gitmek lazım buralardan'' dedim...Sonra Yurdun dört bir tarafında görev yaptım ve her gittiğim yerde '' Uzaklara, çok uzaklara gitmek lazım'' buralardan dedim.
Sonuç ne mi oldu: Aynen dediğiniz gibi : '' Uzak diye bir yer yok o yüzden. İçi var insanın. Ve dışarı attıkları, sıvadıkları, boyadıkları. İçinde bıraktıkları…”
Ellerinize, gönlünüze sağlık.
Sizi okumak bir ayrıcalık. Çok teşekkürlerimle birlikte selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum güzel sözleriniz için. Sizi okumak da her zaman koca bir tebessüm.
Saygılarımla.
sami biberoğulları
Yazınıza yorumda yazmamıştım ama inanın tahmin ediyordum bu yazının günün yazısı seçileceğini. Yanılmadığıma sevindim..Bir kez daha kutlarım
Selam ve sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Saygılarımla.