- 458 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KUTSAL EMANET*
Karacabey ve arkadaşlarının etrafı düşman tarafından kuşatılmıştı.
Silah arkadaşlarının bazıları yaralı bazıları da çoktan şahadet şerbetini içmişti...
Bir ara Asım çavuşla Karacabey gözgöze geldiler Asım çavuş sanki bakışlarıyla
"Herşey buraya kadarmış yapacak başka birşey kalmadı" der gibiydi.
Karacabey bakışlarını ümitsizce yere indirdi. Aslında çavuş haklıydı ellerinden geleni yapmışlardı ama maalesef olmamıştı işte.
Madem ki burdan sağ çıkılmayacak o zaman taşıdığı kutsal emanetini namerde teslim etmeycekti.
İlginç bir fikir geldi o an aklına.Telaşla elindeki bayrağı,cebinden çıkardığı çakısıyla küçük
parçalara ayırmaya başladı Onu meraklı gözlerle izleyen Hasan dayanamayıp kısık bir sesle
-Karaca sen ne yapıyorsun Allah aşkına dedi
Karacabey arkadaşına şöyle bir baktıktan sonra işine devam etti.
-Kutsal emaneti ne hale getirdin?Yakıştımı sana bu hareket biz ne için buradayız ne için savaşıyoruz dedi Hasan ve devam etti. O bayrak için anlıyormusun o ay yıldızlı bayrak için tüm bunlar.
Karacabey öfkeyle ayağa kalktı
-Bende biliyorum bu bayrağın uğruna nelerin verildiğini dedi.Ve küçük parçalara ayırdığı bayrağı aceleyle ağzına atmaya başladı.
Hasan şaşkın gözlerle öylece izliyordu. Karacabeyin yaptıklarına bir anlam veremiyordu. Karacabey ağzındaki son bayrak parçalarınıda yuttuktan sonra tekrar Hasana döndü
-Bana emanet edileni bu kahpe döllerinin ayakakları altında çiğnetmem dedi hiddetle
Hasanın toza toprağa bulanmış yanaklarından ılık ılık gözyaşları süzülüyordu…
Son bir hamle ile düşman kuşatması bozulmak istenmişti.Asım çavuş ve askerleri savunmaya geçmişlerdi.Bir süre sonra
ortalıktaki toz duman çekildiğinde Karacabey yaralanmış bir kenarda yatıyordu hemen yanı başında ise sol gögsünden vurulmuş Hasanın cansız bedeni vardı, gözleri açıktı, sanki gülümsüyordu Hasan
Bölgeye gelen takviye Türk birlikleriyle kuşatma bozulmuştu.Sıhhiyeler yaralıları sedyelerle bir kenara topluyor yapılabilecek ilk yardımı yapıyorlardı.
Yüzbaşı Mahmut yaralılar içinde yatan Karacabeyi tanıdı ve yanına yaklaşarak
-Sen alemdar değilmisin?
-Evet komutanım
-Peki bayrak nerede asker? Ben etrafta bayrak göremiyorum dedi.
Yarasının acısı, yüzünden okunuyordu.Karacabeyin feri kesilmekte olan gözlerini komutanın gözlerine sabitledikten sonra
-Bayrağı yuttum komutanım dedi.
Komutan şaşkın bir ifadeyle
-Ne yuttun mu, Neden?
Karacabey gülümseyerek
-Düşmanın eline geçmesin diye komutanım
Komutan bu duruma inanmamış boş bakışlarla Karacabeyi süzüyordu Karacabeyde yüzbaşının kendisine inanmadığının farkındaydı.
Bugüne kadar dürüstlükten ve yiğitlikten ödün vermemişti vermesine de komutanın bu hali çok zoruna gitmişti Karacabeyin
Kendini toparladı ve kemerinden çıkardığı keskin palasıyla gözünü kırpmadan bir çırpıda karnını yarıverdi bu gözü kara adam.Yuttuğu bayrak parçalarıda dışarıya akmaya başladı al kan içinde…
Sonra yüzbaşıya dönerek
-Komutanım benim mezarımdan hiç bir zaman bayrağımı eksik etmeyin dedive kelimei şehadet getirip gözlerini kapattı
Karacabey...
*Bu hikaye Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde türbesi bulunan(Bayraklı Baba ) Şehit
Karacabey in hikayesidir
Hikayeleştiren: ADEM YAZAR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.