DEĞİŞİR MİSİN?
DEĞİŞİR MİSİN?
Ne büyük bir acıdır bilir misiniz; şair ruhlu bir insanın yazamaması ya da tam ilhamı gelmişken, duygularını yüklenecek bir parça kâğıt bulamaması, en kötüsü de yüreğindeki sevgiyi jelâtinli sigara kâğıtlarına hapsetmesinin verdiği acıyı hissedebilir misiniz? Ne güzeldir oysa sevdiğini söyleyebilmek umuduyla yüreğinin nehirlerini akıtıp mısralara, duygu seliyle ıslanmak bir sonbahar yağmuruyla ıslanmışlık tadında...
Sefaletine, bir bedende can taşıyan bir aşkı dâhil edememek ne zordur. İlahi bir aşka âşık olmak ve onu bir bedende barındıramamak ya da onun bir bedende bütünleştirememek sonucunda tek dost sanılan kâlem ve kâğıda sarılıp yazmak, yazabilmek ne kadar rahatlatır insanı... İşte hepsi bir kelimede buluyor yüzünün suya yansıyan aksini, bir kelimeyle ifade ediyor kendini içimdeki kör kuyular ve ben kendimi o kelimeyi söylerken gün görmemiş sevdaları yaşıyorum, sevda değil bahsettiğim kelime...
Ne mi? Yalnızlık. Gözlerim gülüyor sanıyorsun ya da gözlerime bakanlar bir ışık huzmesi görüyor belki de ama içimden ağlamalarımı duymuyorsun, gemilerimin yandığını ve o yangının tam ortasına aşkla yazılan mısraları ateşe verdiğimi, yüreğimdeki şehirlerin sönmüş ışıklarını gözbebeklerimin çaldığını göremiyorsun. Bu körlük canımı acıtıyor. Çok şey istedim sizlerden biliyorum. Hayatıma giren tüm karakterler; sıcaklığı güneş kadar etkili olan ve içimi ısıtan kocaman bir gülümseme, arada sırada hatırlanmak bir dostane ruh tarafından ya da Allah’ın selamını esirgememeniz isteğim fazla geldi, zor göründü belki sizlere değil mi? Oysa maddiyata dayansaydı isteklerim, karşılık bulurdu belki bu fani dünyada. Kusura bakma insanoğlu, maddiyatçı olamadığım için sefil bir ruhum karşında ama çok mutluyum biliyor musun?
Şükrediyorum aldığım her nefeste, her insanın kolayca sahip olabileceği bir servete sahip yüreğini yani seviyorum yaratılanı, dağı, taşı, canlıyı cansızı, insanı, var olanı ve yokluğunu yaşadığım her şeyi sevebiliyorum.
Engin bir deryada kendini bulan ve paylaşıldıkça okyanusa dönüşen sevgi, sence de en büyük servet değil midir? Zor değil senin içinde bu saydıklarım, sende yaklaş yüreğindeki engin denizlerin sahiline, sevgi denizine kocaman bir gülümseme yerleştirerek bak daha bir damlasını paylaşmadan ve gülümseyen aksini göreceksin. Sonra paylaş sevgini, sevdiklerinin yüreğindeki sevgi denizi için bir damla ol ki kendini mutlu ve zengin hissetmenin tadına var. Değeri ölçülebilir mi; sevmenin, sevginin? Yaratılan ne varsa yaratandan ötürü sevmenin parasal değeri var mı ey insanoğlu!
Sevginin yüceliğinin farkına var.
En zengin insanoğlu o zaman sensin.
Vaat etseler sana, çil çil altınlar,
Değişir misin?
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
dilencilik yapan bir kadin Allah icin bir sadaka su fakire der,bunu duyan yasli amca derki bana parmagini ver sana sukadar altin vereyim ,ya da bir gozunu ver ,ya da bir ayagini ver su kadar altin
vereyim.Kadin sasir hayir der ..Bak gordunmu sen fakir degilsin,vucudunun butun azalari ne kadar
altin ediyor misali.. Sevginin en buyuk servet oldugunu bilseydik,bunu orda burda surda degil,kalbimizin en derinliklerinde arardik sanirim.Sevmeyi bilen ve sevgiyi yasayan ve yasatan
dunyanin en buyuk servetine sahipdir.Birgun gec olmadan bunun farkina varabiliriz insallah sayin Bakican ..Selam ve dua ile...